Aile içi cinsel istismar: Ensest
22 yaşında canlı, neşe dolu, genç bir kız, gülümseyerek odama girdi. Üniversiteyi bitirip, doğduğu şehre döndüğünden beri bulduğu işlerin hiçbirinde birkaç aydan fazla kalamadığı için gelmişti.
Müberra YENİŞAR*
22 yaşında canlı, neşe dolu, genç bir kız, gülümseyerek odama girdi. Üniversiteyi bitirip, doğduğu şehre döndüğünden beri bulduğu işlerin hiçbirinde birkaç aydan fazla kalamadığı için gelmişti. İş yaşamı ile birlikte iç sıkıntısı, kaygı şikâyetleri artarken, çalıştığı iş ortamında ağlama krizleri yaşıyor, dikkatini veremediğini söylüyordu. Terapiye başladıktan sonra canlı, neşeli görüntünün sadece makyaj olduğuna, bu genç kızın içinde büyük bir acı barındırdığına tanık oldum. Terapi ilerledikçe babasının on yaşından üniversiteye gidene dek ona tacizde bulunduğunu, tam bir cinsel ilişki olmasa da sürekli rahatsız ettiğini anlattı. Bu konuyu annesi ile paylaşamamış, annesinden alacağı tepkiden korkmuştu. Kardeşi zaten ondan dört yaş küçüktü, ona hiç anlatamamıştı.
Üniversiteyi şehir dışında kazanmak ona iyi gelmiş, babasına diklenmiş, bir daha kendisine dokunursa onu rezil edeceğini söylemişti. Baba da bir daha herhangi bir teşebbüste bulunamamıştı. Üniversite bitince okuduğu bu şehirde kendine uygun iş bulamayınca, ailenin yanına dönmüş ve endişeleri başlamıştı ‘acaba baba kardeşine de tacizde bulunmuş muydu?’. Kardeşi o üniversitede olduğu sürede değişmiş, içine kapanmıştı, ablasına saldırgan davranışlarda bulunuyor, onu kendini terk etmekle suçluyordu. Genç kadın kardeşi ile ilgili endişelerde haklıydı, çoğu zaman büyük çocuklar ile başlanan ensest olayı diğer çocuklar ile devam eder.
TÜRKİYE’DE TABU
Ensest olayı çocuğun temel güven duygusunu elinden almakla kalmaz, çocukta suçluluk, utanç, yalnızlık, yalıtılmışlığa da neden olur. Çocuğun enseste bağlı yaşadığı duygular onun çocukluğunu, umut, merak, güven, sevgi duyguları yaşamasına engel olur. Oysa suçluluk, utanç, yalnızlık, güvensizlik bir çocuğun duygusal olarak serpilip büyüyebilmesi, olgunlaşabilmesinin önünde en büyük engellerdir.
Ülkemizde ensest konusunda sayı vermek çok mümkün değil, bu konuda yapılmış araştırmalar yetersiz, zaten ensesti dile getirebilmemiz bile son yıllarda olabilmekte. Bu yüzden ensest olguları ile ilgili sayıları ABD’de de yapılan çalışmalardan vereceğim. Erkeklerin yüzde 30’u, kadınların yüzde 40’ı çocukken cinsel istismara maruz kalıyor ve yarısı aile bireyleri tarafından gerçekleştiriliyor, diğer yarısını çocukların yakından tanıdıkları, evde yaşayan diğer kişiler, bakıcılar, aile dostları ve komşular oluşturuyor. ABD’de de 1981 yılında yapılan bir araştırmaya göre şiddet suçları içinde en hızlı artış gösteren suç türü tecavüz. Kurbanların büyük bölümünün çocuk olduğu biliniyor.
SANDIĞIMIZDAN DAHA YAYGIN
Hekimlik yaptığım yıllarda kimse aile içinde cinsel istismara uğradığını anlatmadı, belki de anlatamadı, ben de sormayı bilemedim. Böyle bir düşünce yapım bile yoktu, olayın farkında değildim. Aldığım psikoterapi eğitimimden ve gördüğüm danışanlardan sonra bizdeki oranın ABD’den farklı olmadığını fark ettim. Psikolojik sorunu olan genç kadınlar ile yaptığım görüşmelerde, gerginlik, sinirlilik, umutsuzluk, boşluk duyguları ile gelen kadınların bir kısmında çocuk ve gençliklerinde taciz, tecavüz olayları dinledim. Bu konuda hiç erkek danışanım olmadı, erkekler için çocukken tacize uğradıklarını söylemek çok daha zor.
Çocukların cinsel istismarı ender yaşanan bir olay değil, gizlenmesine karşın çok sık yaşanır. Ensest insanların ruhlarını hastalaştırır, ensest mağduru erkek bireylerin ileride kendi çocuklarına aynını yapma olasılığı çok büyükken, kız çocuk bilinçdışı süreçler ile kendine bunu yapan babaya benzeri birini seçer ve öğrenilmiş çaresizlik duyguları ile kendi çocuklarını koruyamaz. Ensest açığa çıkmaz, bu konuda gerekli psikolojik tedavi yapılamazsa nesiller boyu aktarılır. Burada anneden kıza aktarılan aciz olma, saldırgana karşı koyamama, çekingenlik duygusudur.
Ensest sorununda toplumsal bir duruşumuz olmalı. Bu olaya sosyal merak, ‘aaa dünyada neler oluyormuş ne ilginç’ diyerek değil, bunun toplumsal bir sorun olduğunun bilinci ile yaklaşmalıyız. Çoğu zaman ensest mağdurları olay ortaya çıktıktan sonra toplumun yaklaşımı yüzünden travmatize olmakta, birçoğu da bu travmayı yaşamamak için duruma katlanmakta, dile getirememektedir. Aslında bu şekilde yaparak ensest uygulayıcısına yardım etmiş, olayın sürmesine katkı sağlamış oluyoruz. Ensest toplumun her katmanında ve en sakin ve saygılı, eğitimli, inançlı dediğimiz ailelerde de olabilir. Önemli olan bu olaylarda toplum olarak mağdurun haklarını korumak ve hak ettiği insanca yaşam koşullarını ona verebilmek.
NOT: Burada yazılan örnek psikoterapi danışanlarımdan birisinin değiştirilmiş hikâyesidir, özüne sadık kalınarak, kişinin bilgileri değiştirilmiştir.
Kaynakça; Prof.Dr. Oğuz POLAT’ın kitabı Ensest; Aile İçi Cinsel Tecavüz; Psikoterapi Enstitüsü Yayınları.
ENSEST NEDİR?
Ensest, aile üyeleri (anne, baba, kardeş, hala, amca, teyze, dede, büyükanne, kuzen vb) tarafından çocuğa ve gence yönelik yapılan her türlü cinsel eylemdir. Ensest ilişkide temel kavram kan bağından ziyade çocuğun karşısındaki erişkini nasıl algıladığı ve onu hangi konuma koyarak değerlendirdiğidir. Yakın bildiği, tanıdığı komşu, öğretmen, bakkal vb’nin cinsel yaklaşımı da çocukta ensest etkisi yaratabilir. Burada önemli olan çocuğun güven duyduğu yetişkinden güven duygusunu yıkan davranış görmesidir.
AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMAR GİZLENİYOR
Çocuk aile dışında cinsel istismara uğradığında aile bireyleri genellikle çocuklarını korumak için maddi ve manevi tüm güçlerini birleştirerek, çocuğun yanında olduklarını hissettirirken, aile içi cinsel istismarda olay saklanmakta, yetişkini korumak bahasına çocuk kurban edilmektedir.
Anne o kadar çaresizdir ki, bunu bilse bile bir şey yapamayabilir. Nereye gideriz, bize kim bakar, sokakta kalırız endişeleri, her şeye baskın gelmekte, anne diğer çocukları da düşünerek olayı görmezden gelmek zorunda kalmaktadır. ‘Kızım o senin kocan, döver de sever de’, ‘kızım o senin baban’, ‘elalem ne der, konu komşuya ne deriz’... İşte aile içi cinsel istismarda çoğu zaman bu endişeler çocuğun yaşadıklarının önüne geçer. Bazen de annenin zayıflığı, acizliği yüzünden çocuk yaşadıklarını sırf anneyi koruyabilmek adına söyleyemez.
* Aile Hekimi ve Psikoterapist
muberrayenisar@hotmail.com