Sebep farklı, sonuç tek: Kadına şiddet
Erkekler futbol oynarken, eğitim alırken, seçim yaparken, savaşırken ve hatta oruç tutarken kadına düşen daha fazla cinsel saldırı oluyor...
Özge KURU
Erkekler futbol oynarken, eğitim alırken, seçim yaparken, savaşırken ve hatta oruç tutarken kadına düşen daha fazla cinsel saldırı oluyor. Nasıl oluyor da komşu bile olmayan ülkelerde toplumsal hayatta yaşanan her gelişme o ülkenin kadınlarına yönelik tacizin, tecavüzün artması anlamına geliyor? Derlediğimiz kadar değinmediğimiz ülkenin kalması, derlenip toparlanması gerekenin kadının kendisine haram ilan edilen cinselliğinin erkek tarafından zorla, kaba kuvvetle elinden alındığı ataerkil dünya olduğunu gösteriyor.
ERKEK FUTBOL OYNARKEN…
Aslında oynarken demek doğru değil. Ülkesinde milletler arası ya da yerel lig maçları yapılırken, stadyumda ya da televizyon karşısında futbol maçlarını izlerken kadına yönelik şiddet artıyor. Seks turizmi haberlerini artık ezberlediniz sanırım. Bunun yanı sıra “aile içi şiddette” de yüzde 26-38 arası bir artış yaşandığı belirtiliyor. Öyle dünya kupası falan da aramıyor şiddetin sinsi yüzü ortaya çıkmak için. Yeni Zelanda’nın Rugby kupasında olduğu gibi yerel liglerde bile kadınlar hükmen yenik. Hatta bazı ülkelerde karşılaşmalar başlamadan önce aile içi şiddeti önlemek için kampanyalar düzenleniyor. Afişlerle kadınlara yönelik şiddetin ve cinsel saldırının artabileceği uyarısında bulunurken nasıl yardım alabilecekleri de duyuruluyor.
Mesele bir afişle çözülecek kadar basit olsa keşke. Karşılaşmaların milli meselelere dönüştürülmesi, futbolun alkolle birlikte pazarlanması benzeri sebeplerle İngiltere gibi “medeni” bir ülkede kadınlar futbol karşılaşmaları sırasında üçte bir oranında daha fazla şiddet görüyor. Takımları kaybeden erkeklerin anlık histerisi mi dediniz? Tuttukları takım yenince şiddet uygulama eğilimi erkekler arasında yüzde 25 artıyor. Şiddet, moral bozukluğu bahanesine bile ihtiyaç duymuyor kısacası. Genel olarak şiddet deyince meselenin ciddiyeti gözden kaçabilir. Son dünya kupasında eşinden gördüğü şiddet nedeniyle hastaneye başvurmak zorunda kalan kadınların sayısında yüzde 37.5 artış olmuş. Futbolla seksin tuhaf çakışmasının başka bir örneği de doğum oranları. Katalonya’da 2009 şampiyonlar liginde Andrés Iniesta’nın golünden yaklaşık 9 ay sonra doğumlarda yüzde 45 artış olduğu hafif bir tebessümle açıklansa da meselenin iç yüzünü bilemiyoruz.
ERKEKLER SEÇİMİ KUTLARKEN…
Mısır hükümeti, ellerinde siteyi kapatacak teknoloji bulunmadığından sanırım, Youtube’dan son bir haftada 1,5 milyondan fazla izlenen bir videoyu kaldırmasını istiyor. Söz konusu video filmi, Mısırlı 19 yaşında bir genç kadının Tahrir Meydanı’nda kalabalığın ortasında bir grup erkek tarafından soyulup nasıl cinsel saldırıya uğradığını gösteriyor. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi'nin görevi devralmasının kutlandığı Pazar gecesi yaşanan tek saldırı bu değil. Mısır İnsan Hakları Örgütü’nün açıklamasına göre o gece en az 5 kadın saldırıya uğradı ve bunlardan 4’ü tıbbi desteğe ihtiyaç duyacak kadar ciddi yaralar aldı. 30 yaşında bir kadına kızlarının gözü önünde vahşice tecavüz edilirken, saldırıya uğrayan diğer bir kadının hamile olduğu bildirildi.
Mısır’da cinsel saldırıya uğrayan kadın oranı gerçekten korkutucu: Yüzde 99.3. Cinsel saldırı o denli “normalleşmiş” ki rapor edilmeyenlerle oranın yüzde 100’ü geçeceğini, matematiğin rasyonelliğinin bile kifayetsiz kalacağını söyleyebiliriz. Ülkenin sınırlarını aşan tecavüz skandalını aktaran kadın muhabirin kahkaha eşliğinde grubun saldırıyı “mutluluktan” yaptığını söylediğini aktarmak fikir verecektir durumun vahameti hakkında. Kadın hakları savunucuları, cinsel saldırıyı cezalandırmak üzere yeni bir yasa kabul edilmişken ve uluslararası kamuoyunda bir tepki doğmaya başlarken Ramazan ayının başlamasıyla konunun halının altına süpürülmesinden endişeli. Zira Ramazan, cinsellikten, cinsel saldırıdan ya da günahlardan bahsetmenin uygun görülmeyeceği bir ay. Mesela cami vaazlarında, Cuma hutbelerinde kadına yönelik saldırılara karşı tek bir kelime duymak mümkün olmuyor. Ülkede Ramazan ayında gün boyu hafifleyen sokak saldırıları iftar saatiyle artmaya başlıyor. Hatta Ramazan Bayramı’nda da yıllardır saldırı vakaları rapor ediliyor. Kadın hakları örgütleri, bu konunun yaşanan bir iki vakayla sınırlı olmadığını ve çok daha kapsamlı ve kararlı bir şekilde ele alınması gerektiğini ısrarla belirtiyor.
ERKEKLER SAVAŞIRKEN …
Boko Haram’ın Nijerya’da kız çocuklarını “karıları” yapmak adıyla tecavüz etmek için kaçırmalarının bir benzeri komşu topraklarda yaşanıyor. IŞİD’in denetiminde bulunan bölgelerde Iraklı kadınlar tecavüze uğruyor, tecavüz tehdidiyle evliliğe ya da örgütün saflarına katılmaya zorlanıyor. Musul’da yüz binlerce insan evlerini terk ederken can güvenliklerini sağladıktan hemen sonra işte bu tecavüz tehdidinden kaçmaya çalışıyor.
ERKEKLER ÜNİVERSİTEDE OKURKEN…
Siz gazetede bir tecavüz haberini okumayı bitirmeden (6.2 dakikada bir) başka bir kadın ya da kız çocuğunun tecavüze uğradığı ABD’de üniversitelerdeki tecavüz olayları ABD Başkanı Obama’nın gündemine gelecek kadar arttı. 11, 14 ya da 16 yaşındaki kız çocuklarının sokaklarda, otobüste ya da çeteler tarafından tecavüze uğradığı ülkede her beş kadından biri tecavüz mağduru. Kampüslerdeki cinsel saldırı oranı ise son on yılda yüzde 50 arttı. Üstelik vakaların yüzde 60’ının bildirilmediği tahmin ediliyor. Yetkililer tarafından mesele “parti, içki, uyuşturucu” kültürüne indirgenmek istenirken geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırma cinsel saldırı mağdurlarının yalnızca yüzde 2’sinin uyuşturucu etkisi altında olduğuna dikkat çekmişti. Dikkat çekici başka bir rakam ise fiziksel saldırıya maruz kalanların yalnızca yüzde 13’ü bunu bildiriyor. #YesAllWomen sloganıyla meydanlara çıkan kadınlar, “safercampus” gibi hareketlerle cinsel saldırıdan arınmış üniversiteler için kolları sıvıyor.