Göçmen kızkardeşlerimizi rahat bırakın!
Her gün Kumkapı sokaklarında ve genel olarak Türkiye çapında, iş yerlerinde, evlerde göçmen kadınlar tacize, şiddete ve hatta tecavüze uğruyor...
Emel COŞKUN
Her gün Kumkapı sokaklarında ve genel olarak Türkiye çapında, iş yerlerinde, evlerde göçmen kadınlar tacize, şiddete ve hatta tecavüze uğruyor. Bildiğiniz gibi çoğu göçmen kadın evini, yurdunu bırakıp Türkiye’ye çalışmaya ya da kendine daha iyi bir hayat kurmak için geliyor. Göçmenlere uygulanan kısıtlayıcı çalışma ve oturma yasalarından dolayı çoğu göçmen izinsiz çalışmak zorunda kalıyor. Medyanın diliyle “kaçak” olarak adlandırılan bu “kâğıtsız” olma durumu, çoğu işveren, esnaf ve ev sahibi tarafından fırsat bilinip kadınlardan ve genel olarak göçmenlerden faydalanmak için kullanılıyor. Kamusal alanda neredeyse görünmez olan göçmen kadınlar, emek sömürüsü bir yana, özellikle cinsel şiddete maruz kalıyorlar.
Beyazıt- Laleli- Kumkapı hattında karakolda, işyerlerinde, sokakta ve evlerde göçmen kadınların uğradığı cinsel taciz ve şiddet artık görmezden gelemeyeceğimiz yakıcılığı ile karşımızda duruyor. Bu taciz ve şiddete karşı kadınlar olarak neler yapabiliriz, göçmen kadınlarla nasıl dayanışabilirizi konuşmak için 29 Haziran’da Sosyalist Feminist Kolektif’in mekanında yaklaşık 40 kadın, Sınır Tanımayan Kadınlar Grubu’ndan kadınlar ve göçmen arkadaşların katılımıyla yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerimizi tartıştık.
KAĞITSIZLIK SAVUNMASIZLIK DEMEK
Toplantıdaki önemli tespitlerden biri çoğu göçmen kadının oturma, çalışma ve hatta pasaportunun olmamasının onları emek sömürüsüne ve cinsel şiddete karşı savunmasız bıraktığı oldu. Özellikle Afrikalı kadınların çalışma izni almaları mevcut yasalardan dolayı neredeyse imkansız. Çoğu kağıtsız olan ya da sığınmacı konumunda bulunan göçmen kadınlar yoğun olarak esnaf, işveren, ev sahibi ve sokaktaki erkeklerin tacizine uğruyor. Tüm göçmen kadınların fuhuş yaptığı varsayılıyor. Kiralar aşırı pahalı, bir odayı 6 kişiye kiralıyorlar, yatak başına 150 liraya kiraya veriyorlar.
ÇARESİZLİĞİN YARATTIĞI SÖMÜRÜ
Yerli işgücünden daha ucuza çalıştırılıyorlar. Haftalık ücretler atölyelerde yerli işgücü için 350 TL civarında iken göçmenlere 150- 200 TL’ye kadar düşüyor. Ayrıca çalıştıktan sonra para alamama riski de yüksek. Bazı işlerlerinin göçmen işçilere hiç para vermeyerek her hafta çalışanlarını değiştirdiklerini biliyoruz. Kadın göçmenler, paralarını alamama riski bir yana, işverenlerin cinsel tacizine ve hatta tecavüzüne de maruz kalıyorlar. Tecavüz için bazı iş yerlerinde özel oda ayıran patronların olduğunu dahi duyduk. Çaresizlikten ya da bilgi eksikliğinden bu işyerlerinde çalışan göçmenlerin sayısı çok fazla. Çok farklı etnik gruplar olduğu için ve farklı diller konuştukları için bu tür bilgilerin kendi aralarında paylaşımı da kısıtlı kalıyor.
KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEKSİN?
Sadece emek sömürüsü değil, cinsel taciz de hem Türk Ceza Kanunu’nda hem de CEDAW gibi Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde bir suç olsa da göçmenler tüm bu haksızlığa karşı polise başvurmuyorlar, çünkü sınır dışı edilmekten korkuyorlar. Ayrıca polisin de ciddi istismar hikayelerini duyuyoruz, keyfi gözaltı ve bırakma, taciz ve hatta tecavüz. Dolayısıyla kadınların ve genel olarak göçmenlerin haksızlığa uğradıklarında başvurabilecekleri güvenecekleri bir kurum yok.
Kötü çalışma koşulları ve taciz bazı göçmen kadınları seks satmaya kadar itiyor. Zaten parasını alamadığını ve tacize uğradığını düşünen kadınlar para kazanmak için seks satmaya başlayabiliyor. Bu alanda da erkeklerin şiddetine ve polisin kötü muamelesine maruz kalıyorlar.
Tüm bu yaşanan zulme karşı 12 Temmuz’da Beyazıt’ta bir eylem ile basın açıklaması yapmayı ve esnafı/işyerlerini ziyaret etmeyi düşünüyoruz. İstedikleri tek şey çalışmak ve ailelerine para göndermek olan göçmen kız kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bağıracağız. Göçmen kadınların maruz kaldığı cinsel şiddetin takipçisi olacağımızı ve bunu yapan iş yeri sahibi erkekleri deşifre edeceğimizi söyleyeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması!
SURİYELİ KADINLARIN İTİLDİĞİ KARANLIK
Göçmen kadınlar deyince akla gelen ilk kesim Suriyeli göçmenler. MAZLUMDER Kadın Çalışmaları Grubu’nun hazırladığı “Kamp Dışında Yaşayan Suriyeli Kadın Sığınmacılar” raporu görünenin arkasındaki çok çarpıcı “gösterilmeyenleri” ortaya çıkarıyor:
- Suriyeli kadın sığınmacılar, bulundukları her yerde fuhuş sektörü için ucuz iş gücü olarak kullanılıyor, fuhşa zorlanan Suriyeli sığınmacıların yaşı 13’e kadar düşüyor.
- Suriyeli kadınların Türkiyeli erkeklerle çoğu kez ikinci, üçüncü eş olarak evlendirilmesini ticarete dönüştüren kişiler ortaya çıktı. Bu kişiler, Suriyeli kadınlarla evlenmek isteyenlere 250- 500 TL arası komisyon karşılığı aracılık yapıyor. Ailelere de ortalama 2 bin ile 5 bin TL arası başlık parası veriliyor.
- Özellikle kaçak geçişlerin yapıldığı ve konteynır kentlerin bulunduğu sınır illerinde kadın sığınmacıların, insan tacirleri tarafından cinsel köle haline getirilmesi de dahil olmak üzere ileri düzeyde istismara maruz kaldıkları yönünde ciddi iddia, haber ve adli bulgular bulunuyor. Özellikle pasaportu olmadığı için kaçak geçiş yapanlar ile yalnız kaçmak zorunda kalan kadınlar bu çetelerin ağına düşme riski taşıyor.
- Savcılık tarafından yapılan telefon dinlemeleri ve ulaşılan diğer bilgilere göre fuhuş sektöründe 20 TL ve 50 TL gibi rakamlarla bu kız çocuklarına fuhuş yaptırılıyor. Hatta bazen para dışında yardım, yemek gibi vaatlerle de çocukların kandırıldığı durumlar söz konusu.
- Suriyeli kadın sığınmacılar ucuz işgücü olarak da istismar ediliyor. Rapora göre, normalde piyasası ortalama 75- 100 TL olan gündelik ev temizlik hizmetini Suriyeli kadınlar 10- 15 TL karşılığında yapıyor. Tekstil sektörü de bu sömürünün en yoğun yapıldığı sektörlerden biri.