Kadının yükü taşeronla artıyor
Taşeron çalışma özünde kayıt altında fakat güvencesiz çalışma anlamına geliyor. Taşeron işçilerin önemli bir bölümünü de kadın işçiler oluşturuyor...
Özge YURTTAŞ / Disk Kadın Komisyonu
TBMM’ye sevk edilen torba yasa ile bir kez daha gündeme gelen taşeron çalışma son on yılda temel çalışma biçimi haline geldi. AKP iktidarı döneminde taşeron işçi sayısı neredeyse yüzde 70 oranında arttı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre 2012 itibariyle Türkiye’de 650 bini kamuda olmak üzere 1 milyon 250 binden fazla taşeron işçi var.
Başta Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlar olmak üzere kamu kurumlarında yardımcı hizmetlerin neredeyse tamamı taşeron aracılığıyla veriliyor. Taşeron işçiler kamu kurumlarında temizlik, sekreterlik, yemek, güvenlik ve teknik hizmetler başta olmak üzere hizmet sektöründe faaliyet yürütüyor. Özel sektörde ise taşeron çalışma üretim veya yardımcı hizmetler için benimsenmekle beraber çoğunlukla kadrolu çalışmaya geçiş için bir ara kademe olarak kullanılmakta.
Taşeron çalışma Türkiye’de neoliberal dönüşümün emek alanına dair somut hedefi olan güvencesizleştirme ve esnekleştirmenin sürükleyici gücü oldu. Taşeron işçi gerçeği ücret sorunundan sendika sorununa, yaşanılan iş kazalarından işçi sağlığı güvenliği sorununa kadar neredeyse her geçen gün yeni bir sorun alanıyla sınıflar mücadelesinin ana gündemi haline geldi.
KADINLAR EK İŞ YAPIYOR
Taşeron çalışma özünde kayıt altında fakat güvencesiz çalışma anlamına geliyor. Taşeron işçilerin önemli bir bölümünü de kadın işçiler oluşturuyor. Yani, taşeron çalışma kadınların hayatını iki kat zorlaştıran bir çalışma biçimi. En büyük sorun, işçinin yasal haklarının ihale değişiklikleri bahane edilerek kağıt üzerinde bırakılması ve açlık sınırının altında asgari ücrete mahkum edilmesi. Hal böyle olunca taşeron kadın işçiler için ortaya çıkan başlıca sorunlar, yasaların kadın işçi olarak kendilerine verdiği hakları kullanamama ve açlık sınırının altında bir ücretle yaşam mücadelesi verme oluşturuyor. Taşeron işçiler asgari ücretle çalıştırıldığı için taşeron çalışan kadın işçiler genelde ek işler yaparak geçim sorununu çözmeye çalışıyor. Özellikle sağlık iş kolunda pek çok kadın işçi mesai saatleri dışında ücret karşılığı hasta bakıcılık yaparak veya temizlik işinde çalışarak ek iş yapmak zorunda kalıyor. Tüm bunların yanına zaten kadına yüklenmiş olan ev işleriyle çocuk bakımı eklenince durum daha da ağırlaşıyor.
DOĞUM VE SÜT İZNİ?
Taşeron kadın işçiler için yasal hakları olan doğum izni ve süt iznini kullanmak başlı başına bir mücadele konusu. Doğum iznine ayrılan bir taşeron işçinin işe geri dönüş garantisi bulunmuyor. İşveren ihale değişikliğini bahane ederek doğum iznindeki taşeron kadın işçileri işe almayabiliyor. Öte yandan süt izninin kullanımında zorluk çıkarılıyor. Örneğin, sendikamızın örgütlü bulunduğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı bir çocuk bakımevinde bir kadın üyemiz süt iznini kullanmakta ısrar ettiği için “performans düşüklüğü” bahane edilerek 7 yıldır çalıştığı işinden çıkarıldı. Üyemiz işe iade davasını kazansa da iki yıl süren bu dava süresince yaşadığı mağduriyet ve haksız yere işinden olmasının yol açtığı sıkıntıların telafisi mümkün değil.
GÖREV TANIMI YOK
Taşeron çalışmanın temel özelliği, görev tanımını belirsiz bırakarak çok geniş bir alanı görev kapsamına sokması. Bu belirsizlik taşeron kadın işçiler açısından toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünün işyerinde de yeniden üretilmesine yol açıyor. Birçok işyerinde taşeron işçinin görev tanımı içinde yer almadığı halde çalışma alanının temizlenmesinden, çalışılan yerdeki personelin özel işlerine kadar, temizlik ve bakım işleri taşeron kadın işçinin doğal görevi olarak görülüyor. Kısacası kadın işçiye angarya iş yaptırılıyor.
İşyerlerinde sıklıkla karşılaştığımız manzaralardan biri, klinik ve polikliniklerin temizliğinden sorumlu kadın işçilerin bu servislerde çalışan personele ait bulaşıkları yıkamak zorunda kalmasından, masaların temizliğinden de sorumlu tutulmaları ve buna itiraz edenlere “evde de yapmıyor musun?” denilerek karşılık verilmesi.
KADINLARIN MÜCADELESİ ÖNEMLİ
Taşeronda çalışan kadın işçiler için durum çalıştığı işkoluna bağlı olarak elbette değişebiliyor. Ama sonuç itibarıyla taşeronda çalışan kadın işçiler için yoksullukla mücadele, temel haklardan mahrum bırakılma ve cinsiyetçi angarya işler öne çıkıyor. Dolayısıyla bu sorunların çözümü, örgütlü bir mücadeleden geçiyor. Sendikal örgütlülüğün bulunduğu işyerlerinde ilk müdahale edilen sorunlar yasal hakların kullanılması ve angarya çalışma oluyor. Elbette sendikaların bunu yapabilmesi için asıl olan, işçilerin sendikalarına sahip çıkması ve yönetimlerinde yer alması. Özellikle kadına dair haklar deyince dut yemiş bülbüle dönen yetkililer, işverenler düşünüldüğünde örgütlenmek özellikle onlar için çok daha önemli oluyor. Kadınların örgütlenmelerdeki temsiliyet oranlarının yükseltilmesi, kolektif bir mücadelenin ağlarının örülmesi önümüzdeki dönemlerde daha da yaygınlaşan bu çalışma biçimi için çok önemli.