Karayolları taşeron işçilerinin \'taşeron işçilikle\' mücadelesi
Hasan AKTAŞ*
2010 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde yaklaşık 9 bin taşeronlarda çalışan işçi bulunmaktaydı. İşçiler; Karayolları Genel Müdürlüğünün iş programını, iş disiplinini, iş araçlarını ve hiyerarşisi ile çalışıyorlardı.
Yol-İş Sendikası Yönetim Kurulu, Başkanlar Kurulu ve uzman kadrosuyla aylar süren çok titiz çalışma yaparak, Karayollarında “taşeron işçiler” ile ilgili durumun muvazaa olduğuna kanaat getirdi. 17 ayrı bölgede işçilerle toplantılar yapıldıktan sonra örgütlenme başlatıldı.
Üyelikler başladığında baskılar da başladı. Yol-İş Sendikası üyeleri; “birimiz hepimiz, hepimiz, birimiz” şiarı ile baskıları püskürttü. Yol-İş Sendikası, her aşamada üyelerine sahip çıktı.
ÖRGÜTLENMEDEN SONRA YAŞANANLAR
Yol-İş Sendikası, üyelerinin toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaları talebi ile; Karayolları Genel Müdürlüğüne başvurdu. Ret cevabı aldı.
Sendika ilk aşamada 6400 işçi adına 9 ayrı ilde mahkemeye başvurdu. Ve açılan davaların tümünü kazandı. Karayolları Genel Müdürlüğü bu kararları da temyiz etti ve dosyalar Yargıtay’a gitti. Yargıtay tüm dosyalarda aynı kararı verdi; “ Karayolları Genel Müdürlüğü teşkilatlarında taşeron işçisi olarak çalıştırılan işçiler işbaşı yaptıkları tarihten itibaren Karayolları Genel Müdürlüğü” işçisidir.”
İşçilere kadro verilerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmalarının sağlanması ve geçmiş yıllara ait haklarının ödenmesi gerekirken, bunlar yapılmadı!
İŞLERİN ANAHTAR TESLİMİ İHALE EDİLMESİ
İdare, Karayolları Genel Müdürlüğünde tüm birimlerin işlerini yıllık olarak, anahtar teslimi ihale etmeye başladı.
Bu; taşeronda çalışan işçiler için belirsizlik, kadrolu işçiler ile makine parkının çürümeye terk edilmesi anlamına geliyordu. T. Yol-İş Sendikası; Karayolları Genel Müdürlüğü binası önünde ve Kızılay Güvenpark’ta basın toplantıları ile işyerlerinde bildirilerle ve Sayın Başbakan ile doğrudan görüşerek uygulamanın; ülke ve çalışanların menfaati ile bağdaşmadığını anlatmaya çalıştı.
Yol-İş Sendikası, tüm aşamaları üyelerin bilgisi ve katılımı ile demokratik bir işleyiş içinde sürdürdü. Tüm girişimlerini ve mücadelesinin tüm aşamalarını üyeleri ile açıklık içinde paylaştı.
T. Yol-İş Sendikası’nın mücadelesi ile herkes gördü ki; taşeron işçilik ile ilgili olarak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ve süreç devam ediyor.Yani; “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”
TAŞERON İŞÇİLİKTE ÖLÜM GERÇEĞİ …
Soma cinayeti, ülkemizde taşeron işçiliğin ölümle her an yüz yüze olarak çalışıldığı gerçeğini açığa çıkardı.
Taşeron işçilik, iş kazaları, işçi ölümleri, işsizlik, yoksulluk… Bütün bunlar emek ve sermaye çelişkinin en derin biçimde yaşandığı alanlardır.
10 Temmuz günü Soma ile ilgili Yasa Tasarısı hazırlamakla görevli Meclis Komisyonu; “madenlerde yaşam odası kurulması” önerisini ret ettiği bilgisi basına yansıdı.
Bu; madenci cinayetlerinin sürmesine onay vermek değil mi? Kanımız dondu.
Öyleyse; tüm emekçi konfederasyonları, tüm sendikalar, tüm meslek odaları, tüm bilim yuvaları, tüm uluslararası emek örgütleri, demokratik kitle örgütlerine, emeğe ve emekçilere saygı duyan tüm siyasal partiler; GÖREV BAŞINA!
(*) Yol-İş Eğitim Müdürü
Evrensel'i Takip Et