Metal yorgunluğu ve zincirin tüm halkaları
Bursa, Türkiye ekonomisinin can damarı otomotivin üssüdür. Ana fabrikaları ve yan sanayisiyle birlikte 50 bini sendikalı, 200 bin metal işçisi çalışır. Yan sanayide çalışan işçilerin büyük kısmı güvencesiz ve örgütsüzdür.
Hakkı TALİ
Bursa, Türkiye ekonomisinin can damarı otomotivin üssüdür. Ana fabrikaları ve yan sanayisiyle birlikte 50 bini sendikalı, 200 bin metal işçisi çalışır. Yan sanayide çalışan işçilerin büyük kısmı güvencesiz ve örgütsüzdür.
Otomotivde çalışan işçiler bilir, fabrikada çalışan her bir işçiye karşılık yan sanayide en az 5 kişi çalışır. Yan sanayi için çalışan, kayıtsız işyerlerini de buna eklerseniz zincir giderek uzar. Öyle ki büyük fabrikalara üretim yapan “merdiven altı” diyebileceğimiz işyerleri bile mevcuttur. Bir fabrikadaki herhangi bir gelişmenin (üretime ara verilmesi ya da işçilerin hak aramaya girişmesi gibi...) bu zincirin tüm halkalarını bir anda etkilediğini görürsünüz.
Ücret ve çalışma koşulları ana fabriklarda belirlenip, merdiven altı işletmeye kadar gider. Bu nedenle sendikasız ve güvencesiz işçiler bile metal sözleşmelerini izler. Çünkü olan bitenden kendisine de pay düşeceğini bilir. Yani işkolundaki işçilerin yaşam ve çalışma koşulları, hatta sosyal hayatları adeta birbirine bağlıdır. Yıllık izinler bile bu bağla belirlenir. Örneğin otomotiv fabrikalarında yıllık izinler bakım zamanına denk getirilir, işçiler tatil planlarını buna göre yapmak zorundadır. Yan sanayideki işçilere de, eğer fabrika bir ay durmuşsa, önce 15 günlük izinleri kullandırılır, kalan 15 günde de ücretsiz zorunlu izin verilir.
SANİYE HESABI HASTA EDİYOR
Çalışma koşulları giderek dayanılmaz hale geliyor. Üretim teknolojisi geliştikçe sömürü de artıyor. 25 yıldır Renault fabrikasında çalışan bir işçi, 2000’li yılların başında daha fazla işçiyle saatte 20 araba üretirken, çay ve sigara içmeye, beş on dakika dinlenmeye fırsat bulabildiklerini söylüyor. Şimdi ise işçi sayısı neredeyse yarı yarıya düşmesine rağmen üretim saatte 60 arabaya yükselmiş durumda.
Bu yoğunlukta üretim, işçilerin saniyesinin bile performans hesabına tabu tutulması demek. İşten atılma korkusu da, herkesi bir koşuşturma içinde canhıraş çalışmaya itiyor. Ve durmaksızın süren bu çalışma, metal işçilerinde bel ve boyun fıtığı, çeşitli eklem rahatsızlıkları olarak kendini gösteriyor. Bursa’daki işyerlerinde fizik tedaviye gitmeyen işçi yok gibidir. Ayrıca bazı bölümlerde kullanılan kimyasallar, akciğer hastalıklarına neden oluyor. Nasıl ki hemen her gün meydana gelen irili ufaklı iş ‘kaza’ları istatistiklere giremiyorsa, bütün bu rahatsızlıklar da meslek hastalığından bile sayılmıyor. Bu arada eğer sık sık hastaneye gidiyorsanız, vay halinize! İlk çıkarılacaklar listesine çoktan girmişsiniz demektir.
İşyerlerinde yaşanan bu gerilimin eve yansımaması mümkün mü? İşçinin ne kendisinin ne de ailesinin sosyal yaşamı kalmamıştır artık. Eşlerin ve çocukların taleplerini fiziki, manevi ve maddi olarak karşılayamayan metal işçisi için fabrikadaki stresin üzerine bir de evdeki huzursuzluk eklenir.
MÜCADELE YOLU
Metal işkolunda yine bir sözleşme dönemi başlıyor. Elbette ücretlerin yanısıra çalışma koşulları ve işçi sağlığı da her zamankinden daha çok gündemde. Geçen dönem yapılan greve rağmen kapalı kapılar ardında imzalanan TİS, işçilerde halay kırıklığı yarattı. Kayıplar karşılanmadı ama işkolunda en fazla üyeye sahip Türk Metal Sendikası’nın işyerlerindeki temsilcileri, işçilere şimdiden “geçen dönem alınan zamları bir daha beklemeyin” diyor.
Metal işçisi ise hem geçim hem can derdinde. Bazı işçiler, koşullara dayanamadığı ve sendikadan da umudu olmadığı için işten ayrılıp gitmeyi tercih ediyor. Ama aslında bu bir çözüm değil. Zira hangi fabrikaya gitse karşılaştığı manzara aynı oluyor. İşçilerin önünde, “çoluğuyla çocuğuyla geçinebileceği adam gibi bir ücret, sakat kalmadan ve emekli olana kadar işten atılmadan çalışabileceği bir düzen için mücadele etmek”ten başka yol kalmıyor. Her türlü ayak oyunu ve baskıdan kurtulmanın yolu da aynı. Sadece sendikalı metal işçilerinin değil, zincirin tüm halkalarının kaderi bu yolda atılacak adımlarla belirlenecek.