Sorumlusu kim?
Dünyanın en deneyimli kadrosunun olduğu bir hastanesinde dünyanın en iyi cerrahlarından birine ameliyat olabilirsiniz. Ameliyatınız başarılı geçmiş de olabilir. Ameliyathanede/yoğun bakımda/serviste ya da hastanenin tamamında var olan hastane enfeksiyonu nedeniyle ölüm kalım savaşı veriyor olabilirsiniz.
İbrahim KARA*
Dünyanın en deneyimli kadrosunun olduğu bir hastanesinde dünyanın en iyi cerrahlarından birine ameliyat olabilirsiniz. Ameliyatınız başarılı geçmiş de olabilir. Ameliyathanede/yoğun bakımda/serviste ya da hastanenin tamamında var olan hastane enfeksiyonu nedeniyle ölüm kalım savaşı veriyor olabilirsiniz.
Bu yaşadığınız durumun sorumlusu kim olabilir ?
Her türlü hakarete ve tehdide maruz kalarak asgari ücretle yaşamaya çalışan ve “bu malzemeleri kullanacaksın”, “böyle temizlik yapacaksın”ın dışında hiçbir eğitim almayan taşeron sağlık işçisi mi?
21. yüzyılın köle tacirliğine soyunan ve her şeyden kar elde etmeyi düşünen taşeron şirket sahibi mi?
Ya da taşeron çalıştırmayı yasal güvence altına alan, kendi sorumluluğunu taşeron şirketlere devreden ve bu taşeron şirketleri denetlemeyen Sağlık Bakanlığı ve siyasi iktidar mı ?
Yanıtlarınızı duyar gibiyim.
Yanılıyorsunuz, hepsi, hepimiz…
Bir sağlık ve sosyal hizmetler alanında hizmet sunan bir emekçi olarak önce kendimden başlayayım. Sağlık ve sosyal hizmetler alanında özellikle temizlik, yemek ve hastabakıcılık görevini üstlenen emekçilerin emeklilik, tayin vb. sebeplerle kamu sağlık kurumlarından ayrılıyor olması ve yerlerine yeni alımların yapılmaması sonucunda Maliye Bakanlığı’nın önerisi ile boşalan yerlere hizmet alımı yoluyla taşeron işçi alınmasına kendi çıkarlarım için ses çıkarmamak…
Taşeron sağlık işçisi ise iş güvencesi olmadığı için düşük ücrete, fazla çalışmaya, haklarının gaspına karşı mücadeleden uzak durması ve verilen her türlü işi (kişilerin özel işlerini yapmak da) sorgulamadan yapması…
Gözünü kar bürümüş taşeron şirket sahibi, sağlık alanında hiçbir uzmanlığı olmayan, verdiği hizmeti insan hayatını üzerine değil kar zarar hesabına göre yapması nedeniyle maliyeti düşürmek için piyasadaki en kalitesiz ürünlerin kullanılması, az işçi çok iş mantığıyla hareket etmesi ve iş eğitimi vermemesi…
Sağlık Bakanlığı ve hastane yönetimleri de ihaleyi açıp denetlemekten aciz bir tutumun içerisinde olması, işçilerin yaşadığı sorunları (fazla çalışma/angarya, ücretlerini geç almaları, hakaretlere maruz kalmaları vb.) görmezden gelerek iş yasasından doğan haklarını dahi bilmemeleri…
Sağlık hizmetini alanlar ise sağlık alanında uygulanan piyasalaştırma politikalarının sorumlusu olarak sağlık emekçilerini görerek hedefi küçültmesi…
Hepimizin ama hepimizin sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin iş güvencesinden yoksun, esnek ve kuralsız çalıştırılmasında az da olsa katkımız var.
Siyasi iktidarın katkısı ise azımsanamayacak kadar fazla.
Uluslararası sermayeye verdikleri sözleri bir bir yerine getirirken emekçilerin taleplerine kulakların tıkamış gözlerine kapatarak yanıtlamayı tercih etmektedir.
Ülkemizde son 10 yılda 300 bin civarlarındaki taşeron işçi sayısı 1 milyon 600 binlere ulaşmıştır. Taşeron işçilerin yarıdan fazlası kamuda çalışırken Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu sağlık kurumlarında ise taşeronlaştırma ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde sağlık ve sosyal hizmetler alanında taşeron sağlık işçisinin sayısı neredeyse 200 binlere ulaşmaktadır.
Sağlık ve sosyal hizmetler alanında taşeron çalıştırma biçimi halkın sağlık ve sosyal hizmetlere ulaşımını da doğrudan etkilemektedir.
Çünkü kamusal hizmet olan sağlık ve sosyal hizmetler alanı aynı zamanda bir ekip hizmetidir. Özellikle yani asıl iş bölünüp, parçalanamaz veya bir kısmı taşerona devredileme denmekte ise de bu uygulama sağlık alanında göz ardı edilmektedir.
Sağlık ve sosyal hizmetler alanında bulunan sendikalar, dernekler ve odalar olarak yıllardır özellikle sağlık alanındaki taşeron çalıştırma biçimine karşı mücadele yürüttük ve yürütmeye de devam ediyoruz. Bu mücadelenin ana sloganlarının başında ise “sağlıkta taşeron ölüm demektir” gelmektedir.
Neden mi?
İnsan sağlığının maliyet hesabının içerisinde yer aldığı,
İşçi sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmemesi ve bunun uygulanıp uygulanmadığının denetlenmediği,
Kadrolu kadrosuz ayrımı yapılarak taşeron sağlık işçilerinin haklarının gasp edildiği,
İş ve ücret güvencesinin olmadığı,
İş kazalarının olduğu ve ilk ölenlerin taşeron sağlık işçileri olduğu,
bir sisteme halkın sağlığı emanet edilmektedir. Bu sistem içerisinde hizmet alan ve hizmet verenlerin yaşam hakkı var mıdır ?
Yukarıda tekrarladığımız soruyu bir kez daha tekrarlayalım.
Sorumlu kim?
* SES MYK Üyesi