13 Temmuz 2014 14:45

Ulaş Akkaya
Orta Okul 3.sınf Öğrencisi
Tekirdağ/Çorlu


Bu yıl 8. sınıf öğrencilerinin geçirdiği 2 parçalı TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) Sınavı her sınav gibi dertli, tasalı geçmiştir öğrenciler için. 2 saatlik bir sınav bir öğrencinin hayatını ne kadar değiştirebilir ki diye düşünenler vardır elbette. Veya bu sınavın olması gerektiğini ya da bir sınav sisteminin olması gerektiğini düşünenler.
Sınav neden vardır? Öğrencinin seviyesini belirlemek için mi, iyi okul, kötü okul ikileminde onu bir yere sokmak için mi? Veya kapitalizmin gerektirdiği bir sorun mudur ‘sınav sistemi’? Tabi ki kapitalizmin getirdiği bir sorundur. Olay sınavı kazanabilmek veya iyi bir not alabilmek. Peki bu ne kadar mümkün?
SUÇLU KİM?
Bir düşünün kaç tane öğrenci bugün sadece devlet okulları ile yetiniyor, dersaneye gitmeyen öğrenci kaldı mı? Çok az... Devlet eğitim sisteminde o kadar yetersiz ki öğrenciler 2 saatlik hayatlarını belirleyen sınavda başarılı olmak için koleje, dersaneye gidiyor, özel ders-ler alıyor.
Bu durum kimin suçu, suçu kimde aramalıyız? Öğretmenimizde mi? Hayır! Maddi imkanı olmadığı için koleje veya dersaneye yollayaman ailelerde mi? Hayır! Peki bu sınavı geçemediğimiz için kendimizde mi? Hayır! Suç eğitim sisteminin ta kendisinde.
Gelelim TEOG sınavının öğrencileri nasıl etkilediğine. Bir kaç kişiden sınava dair görüşlerini aldım. Onlara sınavdan önceki hayatlarını ve şimdiki yaşamlarını sordum. En fazla karşı karşıya kaldığım söylemleri sizinle paylaşayım:
SINAV İÇİN VAZGEÇİLENLER
Sınavdan önce sosyal bir yaşam sürdürenler sınavla birlikte pek çok alışkanlıklarını terk etmek zorunda kalmış. Sinema, resim, futbol ilk vazgeçilenler arasında. Vazgeçemeyenler ise ailesiyle ders çalıştı, çalışmadı kavgasına girmişler. Futbol lisansı olup da futbol yaşamını noktalamak zorunda olanlar dahi var aralarında.
Bugün eğitim sistemi eğitimden apayrı bir şey olmuş ve sistemin istediği yeni modern köleler yetiştirmek olmuş görevi. Verdiği eğitim ile tek tip öğrenci yetiştirmek istiyorlar. Biz öğrencilerin görevi kendimizi en iyi şekilde geliştirmek, sistemin verdiği ile yetinmemek olacaktır. Biz öğrenciler olarak bu kahrolası kapitalist düzene hayır diyebilmeli ve bilimsel, parasız, demokratik, ana dilinde eğitim demeliyiz.


EĞİTİMDEKİ SORUNLAR
EĞİTİMDEKİ sorun öncelikle sınavdır, sınav sistemidir. Sonra okullarda bilim ve tarihin doğru aktarılmamasıdır. Öğretmen-öğrenci ilişkisidir. Bugun ülkenin doğusu ile batısındaki eğitim eşitsizliğidir. Bireyin kendi ana dilinde eğitim görememesidir. İstediği mesleği değil de ona sistemin dayattığı mesleği seçmesi ve buna göre yaşamasıdır. Ondan sonra zorunlu din dersi gösterip din dersini sınava koymaktır. Hem de bu din dersini İslamcı politika ile yürütüp öğrencilere Sunni İslam’ın aşılanması. Laikliğin 91 yıldır hiç görülmediği memleketimde laikliğe atılan hiç bir adım yok zaten...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et