Eren Yılmaz
Keçiören/Ankara
Uzun, yorucu bir futbol sezonu daha sona erdi ve hepimizin dört gözle beklediği Dünya kupası geldi çattı. “Dünyanın kupasının heyecanı günden güne daha fazla hissedilirken, spor programlarında, gazetelerde kupanın kime gideceği konuşuluyor. Bu sene pek çok farklı ülke takımı önceki senelere göre daha güçlü kadrolara sahip. Brezilya, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya gibi favorilerin yanında, Kolombiya, Belçika, Uruguay gibi her an büyük sürprizlere imza atacak takımlar kupaya renk katacak gibi gözüküyor. Bu heyecanlı ve hararetli tartışmaların uzağında ama bir o kadar da yakınında, ‘Dünya Kupası çılgınlığı’ bambaşka hissediliyor. Brezilya halkı sokaklarda bu çılgınlığa karşı sesini yükseltiyor, eylemler yapıyor.
BREZİLYALILAR KUPAYA KARŞI MI?
Bu soru böyle sorulunca hakikaten komik karşılanabilir. Futbol ve futbolcular bir ürün olsaydı tartışmasız onun üretildiği en verimli tarlalar ve fabrikalar Brezilya’dadır denilirdi. Futbol tutkusu neredeyse bebek yaşta başlayan Brezilya’da, özellikle yoksul çocukların tek kurtuluş yolu futbol. Dünya kupası özelinde ise kupayı 5 kez ile en fazla kazanmış olan bir milli takımdan bahsediyoruz. Gel gelelim salt kupa karşıtlığı olarak gözler önüne sürülmeye çalışılan eylemlerde, aslında Brezilya İşçi Partisi’nin uyguladığı rantçı ve gelir eşitsizliğini daha da derinleştiren politikalarına tepkiler söz konusu. Dünya kupası için milyar dolarlar harcanırken; Brezilyalılar zengin-yoksul arasındaki gelir eşitsizliğinin giderilmesi, konut hakları, eğitim kurumları ve hastanelerin niteliklerinin arttırılması taleplerini sokaklara taşıdılar.
İŞÇİLERİN KANIYLA BÜYÜYEN STADYUMLAR
Tepkiler sadece hükümete yönelik değildi. FIFA, stadyum inşaatlarını geciktirdiği için Brezilya hükümetine müthiş bir baskı kurdu. Ardından inşaat işçileri canı pahasına çalışmak zorunda bırakıldı ve Sao Paulo’daki stadyum inşaatının çökmesi 3 işçinin canına mal oldu. Ne kadar tanıdık değil mi? 2010 yılında Türk Telekom Arena inşaatında 3 işçinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayeti aklımıza geliyor. Yeni yapılan boğaz köprüsünde, Soma’da maden ocaklarında, AVM inşaatlarında ölen, daha doğrusu katledilen işçilerimiz geliyor aklımıza. Büyük devasa yapılar bizim kanlarımızla dikiliyor işte. Brezilyalı’nın tepkisi de bizim tepkimiz de ne kupaya ne futbola, işte bu sistemin vahşetine.
Havalimanı inşaatında ölen işçilerin ardından Brezilya’nın futbol efsanesi Pele; “Ne yapalım olur böyle şeyler, bir kaza oldu, bunu hayatın bir cilvesi olarak kabul edelim. Beni endişelendiren işçilerin ölümünden çok havaalanlarının alt yapısının zamanında yetiştirilemeyecek olması.” diyerek herkesten tepki gördü. Pele’yi hep 17 yaşında Brezilya’ya dünya kupasını kazandıran ve yıllarca dünya futboluna damga vuran süper yıldız olarak hatırlardık. Bu açıklamalardan sonra her şey aynı kalmayacaktır Brezilya halkının ve bizlerin nezdinde.
HER ŞEY ALINIP SATILIR OLDU BE DOSTUM!
Dünya kupası sadece bizim heyecanla beklediğimiz bir olgu değil tabi. Büyük şirketlerin de ellerini ovuşturarak bekledikleri, kendini pazarlama planları yaptığı bir oluşum. Televizyonlarda her gün Neymar’ın, Messi’nin, Ronaldo’nun ‘marka değerleri’ etrafında şekillenen reklamlar dönüyor. Acaba bunlar ne kadar önemli bir futbol seyircisi için.
Bunların yanı sıra futbolda şike ve bahis olayları olduğu halde hala sokaklarda oynayan çocuklar için futbol her haliyle güzel. Rahmetli Metin Kurt abimizin dediği gibi ‘Futbol arsada güzeldir, borsada değil!’ Öyle tabi, bizim için hala iki taş koyup sokak ortasında ‘gol atan kaleye’ oynamak kadar güzel futbol. Kendini bir Zidane, bir Rivaldo olarak hissetmek toprak sahada frikik kullanırken. Futbol romantizmini de bir yana koyalım ve Serdar Akar’ın yönetmenliğini yaptığı 2000 yapımı ‘Dar alanda kısa paslaşmalar’ filminde, Esnafspor’un hocası Hacı’nın (Savaş Dinçel) futbolcularına söylediği tiradla yazımızı noktalayalım:
“Hayat, futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir, değişmez o da ayrı konu! Ama aynı zamanda da topla oynanan yani insanların bir takım halinde oynadığı bir oyundur. Hayat da böyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa hava gazı, mantarlarsın!”
13 Temmuz 2014 15:13
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ

İletişim-İş Genel Başkanı Gürkan Emreoğlu yazdı
Türk Telekom işçisi yoksulluğa mahkum değil

Ramis Sağlam'ın haberi
TOKİ’nin kentsel dönüşüm projesine mahalleli tepkili

Seyit Aldoğan'ın haber analizi
Yunanistan'da genel grev hükümeti sarstı

Yücel Özdemir'in haber analizi
Evrensel'i Takip Et