13 Temmuz 2014 15:21
/
Güncelleme: 7 Şubat 2024 16:04

Elazığ Genç Hayat Grubu

Ülkemizde öğrencilerin yükseköğretim kurumları için seçilmesi ve yerleştirilmesiyle görevli olan ÖSYM bu amaçla bir takım sınavlar uygulamakta ve bunların değerlendirilmesi sonucuyla bir yerleştirme yapmaktadır. Son 5 yıldır bu sınav sistemi YGS ve LYS şeklinde iki aşamalı oluyor. Ancak uygulanan bu sistem gerek öğrenci psikolojisine kattıkları gerekse ne denli sağlıklı bir ‘seçme’ ve ‘yerleştirme’  yaptığı konusundaki soru işaretleri nedeniyle çok tartışılıyor. Biz de Elazığ Genç Hayat grubu olarak hayatımızın merkezi haline getirilmiş olan bu sınav sistemi hakkında öğrencilerle röportaj yaptık.
HİÇBİRİ EĞİTİMCİ DEĞİL
Elazığ 75. Yıl Anadolu Lisesi öğrencisi bir öğrenciye göre bu sorun sistemden çok, sistemin başına getirilen şahıslardan kaynaklanıyor. Sistemle doğrudan alakalı bakanları işaret ediyor. “Milli Eğitim Bakanlarımızdan kaçı eğitimcilik sıfatıyla alakalı işler yapmış? Nimet Çubukçu mu? Ömer Dinçer mi? Nabi Avcı mı? diye soruyor. Sorusuna kendisi cevap veriyor: “Bir tahlil yapalım. Ömer Dinçer işletme mezunu. 2005’te YÖK tarafından üniversite öğretim görevliliğinden atılmış biri. Peki Nabi Avcı? Televizyonculuk yapmış bir iletişim uzmanı. Ama gelin görün ki milli eğitim bakanı olmuşlar.” Son olarak sistem yerine şahısları eleştirmenin doğru olacağını söyleyen öğrenci, sorunun bu mesele üzerinden bakıldığında çözülebileceğine inandığını ifade ediyor.
SINAV AMAÇ HALİNE GELDİ
Elazığ Çubukbey Anadolu Lisesi’nden Kübra, uygulanan sistemin dar gelirli ailelerin çocuklarının nitelikli okullara gitmesine imkan vermediğine değiniyor.
Mehmet Akif Ersoy Lisesi’nden bir öğrenci eleştirisini; sınavın amaç eğitimin araç haline getirilmesi üzerinden yapıyor. Sistemin, sınav başarısına katkı sağlamayacağı düşüncesiyle güzel sanatlar eğitimi, spor faaliyetleri, deneyler, projeler yapma, araştırma gibi eğitim aktivitelerini göz ardı ettiğini vurguluyor.
Atatürk Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Hasan Köse, sınavın öğrenciyi robotlaştırdığını, tek tip insan haline getirdiğini söyleyerek başlıyor sözlerine. Artık sosyalleşme kavramının dahi dershane hayatıyla sınırlı olduğuna dikkat çekiyor. Köse, bu sistemin ancak ve ancak sosyalizm parolasıyla hareket edildiğinde değişebileceğini belirtiyor.


BU İŞ BÖYLE OLMAZ
Dershane öğrencisi olan Sacid Buğday sürekli yapılan sınavların, öğrencilerin psikolojisini bozduğu ve bir türlü sınava konstantre olamadıkları tespitini yapıyor. Okullarda verilen eğitimin yetersiz olmasından dolayı öğrencilerin dershanelere yönlendiğine ve dershanelerin de kapatılacağına değiniyor. İlkokuldan beri öğrencilerin sınava endekslenmiş olduğunu, üniversiteyi kazanan bir gencin ise sonunda KPSS’ye gireceğini hatırlatıyor. Kendi çözümünü de şöyle: “Ya sürekli değişmeyen bir sınav sistemi uygulanmalıdır ya da sınavlar kaldırılarak öğrencilerin yeteneklerine göre üniversiteye yerleşmesi sağlanmalıdır.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et