Kırmızı gül giderayak sende
Mehmet Said AYDIN*
Başlık eksik. Konu Metin Altıok olunca, bendeki en belirgin duygu belki bu olduğundan. Eksik. Ben o şiire ilk tesadüf ettiğim zamanı hiç unutmadım. O türküyle dizenin birbirine nasıl ulandığını, bir kelimeyle nelerin değişebileceğini. Ve elbette zihinden hoyrat bir makasla bile kesilmesinin mümkün olmadığı o merdiven fotoğrafı. Oradaki o derin şaşkınlık, inanmazlık, hayret. En çok hayret. Metin Altıok bu dünyaya bir hayret bırakıp gitti, Sivas’tan.
Çok sık söyledim, bir daha diyeyim. Ahmet Erhan’ın “Behçet…” yazısını da hiç unutmadım. Bir güney kentinden, Ali İsmail’in memleketinde bir yazdı. Derginin başlarında olduğunu anımsıyorum yazının. Ahmet Erhan imzasını taşıyordu ve her kelimesinin üzerinde tüten bir şey vardı. O türkü gibi, çamlığın başında tüten tütün gibi. Tuhaf, can yakıcı, unutulmaz, yakaya yapışan bir yazıydı. Şimdi, “gül yanlış kokarsa tuz yakaya takılır” diyen Orhan Alkaya’yla anlar içinde bir an. “Kavaklar” söyleniyor, Mihri Belli’nin 90. yaşı kutlanmış, sahnenin hemen eşiğine çöküyoruz: “Bu şiir buradan dinlenir.”
Anadolu Müzik’ten “Ankâ – Metin Altıok Şiirlerinden Şarkılar” isimli bir albüm çıktı. Şair Metin Altıok’un daha bestelenmiş eser miktarda şiirinin yanında, yepyeni besteler yapılmış. Albümün yükünü şairin kızı Zeynep Altıok Akatlı üstlenmiş, sanat yönetmenliği de Çiğdem Erken’e ait. “Ankâ” malum, kuş olan, kendini külünden yaratan. Birçok halkın mitolojisini başka başka isimlerle dolaşan efsanevi kuş. Varlığı yokluğu kendinden menkul. Simurg, Phoenix, Tuğrul kuşu, hümâ ilanihaye. Yani aslında şu dizeler: “Ömrümce kendimi hep sözde buldum;/ Söz cehennemdi yanıp kavruldum./ Yeniden doğdum kendi külümden,/ Ben Ankâ’ydım konuşuldum.”
Gülten Kaya, bir Ahmet Kaya belgeselinde “Albümleri Ahmet Kaya’nın adını gündemde tutmak, onu yaşatmaya devam etmek için yaptım,” demişti. İlk dinlediğimde anlamamışım, şimdi anlıyorum daha iyi. Evet, albüm çıkalı beri mesela, Metin Altıok adı geçiyor, şarkılar yorumlanıyor, seven seviyor sevmeyen sevmiyor, şiirlerden alıntılar yapılıyor, eleştiriler yöneltiliyor ama konuşuluyor. Metin Altıok daha çok hanede anılıyor, daha çok odada şiiri söyleniyor birçok yetkin ses tarafından. Bu albümün bir başarısı da bu. Ki, “saygı albümleri”nin asıl başarısı bana kalırsa bu.
İlk bakışta “bu kadar isim, bu kadar insan, bu kadar müzik nasıl yan yana?” sorusu. Bunun bir risk olduğu açık, bir yamalı bohça hissiyatı yaratma ihtimali. Bu handikap aşılmış. Nasıl aşılmış bilmiyorum ama albümün tamamını (iki CD, 27 şarkı) dinleyip şöyle bir bekleyince, tuhaf bir samimiyetin bakiyesini hissettim. Birçok usûl, birçok deneme, birçok enstrüman ve elbette birçok ses; kimine daha az aşina olduğum, kimine daha mesafeli olduğum, kimini geçmişten bu yana çok hevesle dinlediğim. Hepsinin ortak duygusu, ortak bakiyesi bende kalan; samimiyet. Akmaz kokmaz, neyi ima ettiği belirsiz, aslında hüküm bildiren bir sıfat değil bu ama elim başka şey demeye de gitmiyor.
Dönüp dönüp dinleyeceğim şarkıları kaydedeyim; Candan Erçetin “Tamah”, Kardeş Türküler “Merdê Bêkamiyê”, Hilmi Yarayıcı-Yasemin Göksu “Hançerin Sapı”, Fazıl Say-Serenad Bağcan “Bu Kekre Dünyada”, Mirady “Miriyên Bênasname”, Güneş Duru “Sis” ve Nevzat Karakış “Zor Zamanda Gazel”. Bunlar ilk izlenimlerle, epey subjektif mimler, elbette. Denebilir, albüm çok az su sızdırıyor.
Benim için albümün sürprizi Muhteber Cihaner. Profesyonel olarak müzikle uğraşan bir isim değil bildiğim kadarıyla Cihaner. “Zor Zamanda Gazel”i bestelemiş ve söylemiş; aranjesi Saki Çimen’e ait. Kemanı Elif Nayman çalmış, curayı Mazlum Çimen. Şiir, Altıok’un çok sevilen şiirlerinden, içinde bir ritmi olan, klasik geleneği nispeten bozup bir yanıyla oraya dayanan bir denemesidir. Uyar’ın “Divan”da yaptıklarına benzer ve akılda kalıcı, çarpıcı bir şiirdir. Muhteber Cihaner, enteresan bir yorumla, ritmi akılda kalıcı bir beste yapmış. Buradan enteresan lügatteki olumlu yanıyla var. Sevdim, şaşırdım da biraz. Yeni isme çok sık rastlamıyor insan.
3 Bas gibi şaşırtıcı denemeler, Üç Anadolu gibi tanıdık yenilikler, Sezen Aksu, Mazlum Çimen, Umay Umay gibi sık başvurulan sesler var albümde. Metin Altıok’un giderken orta yere bıraktığı hayretin aksisedası gibi. Niyet halis, heves baki.
Son söz, kartonete dair olsun. Şiir alıntılarının, albümün sonunda yer alan metinlerin daha dikkatli bir redaksiyondan geçmesini dilerdim doğrusu. Şiir başlıkları da dahil. Nispeten irice bir nazarlık olsun diyelim, şarkıları dinleyelim. İçimizin taşlığı yıkansın diye. Canlarına değsin diye gidenlerimizin. Kalanlarımızın canına sağlık olsun diye.
*Şair
Evrensel'i Takip Et