‘Denetim yapmayan devletten de şikayetçiyim’
Kabataş’ta bir İETT otobüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yaşanan kazada yaralanan, bacakları dikilen ama hala kesilme ihtimali olan Üniversite Öğrencisi Kübra Dere’nin annesi Emine Dere, “Bu kazayı yapan sürücüden de, onu denetlemeyen devletten de şikayetçiyim” diye tepki gösterdi. Anne Dere, “Benim hayat dolu kızım artık eskisi gibi olur mu?” diye isyan etti.
Eda YILDIRIM
İstanbul
Kabataş’ta bir İETT otobüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yaşanan kazada yaralanan, bacakları dikilen ama hala kesilme ihtimali olan Üniversite Öğrencisi Kübra Dere’nin annesi Emine Dere, “Bu kazayı yapan sürücüden de, onu denetlemeyen devletten de şikayetçiyim” diye tepki gösterdi. Anne Dere, “Benim hayat dolu kızım artık eskisi gibi olur mu?” diye isyan etti.
1 Ağustos 2014 tarihinde yaşanan kazada Kağıthane-Kabataş hattında çalışan bir İETT otobüsünün şoförü, Kabataş’ta direksiyon hakimiyetini kaybetti. Otobüs önce Bursa Deniz Otobüsleri İşletmesi’nin giriş kısmına çarptı. Daha sonra Kabataş Vapur İskelesi’ne çarparak devam etti ve iskele karşısında bulunan büfeye girdi. Otobüs yoldan çıkmasıyla önünde bulunan bir ticari taksiyi de sürüklemeye başladı. Bu esnada Adalar’a gitmek için vapur bekleyen muhasebe bölümü 2’inci sınıf öğrencisi 19 yaşındaki Kübra Dere ticari aracın altında sürüklenmeye başladı. Sıkışma nedeniyle bacağı kopan Dere, hemen Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı. Kopan bacağı dikilen Dere hayati tehlikeyi atlattı ama bacağının kesilme ihtimali var. Öte yandan kaza sonrası adliyeye sevk edilen otobüs sürücüsü, ifadesinde gaz pedalının sıkıştığını bu nedenle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini söyledi.
Dere’yi görmek için hastaneye gidiyoruz. Ancak sadece yakınlarıyla kısa süreli görüşmesine izin verildiği için tedavi gördüğü acil ünitesi önünde bekleyen annesiyle konuşuyoruz. Gazetemize konuşan anne Dere, Son dönemde artan otobüs kazalarına rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını söyleyerek “Gerekli denetimler neden yapılmıyor. Neden bakımlar yapılmıyor. Bu devlet nerede” diye soruyor.
‘OTOBÜSE BİNMEYELİM Mİ?’
“İçimde bir ateş yanıyor” diyor anne Dere, “Kızım bayramda yeni taşındığımız evin temizliğiyle uğraştı. Abisi de bana, kızlar çok yoruldu. Ben onları Adalar’a götürüp biraz gezdireyim’ dedi. Sonra kazanın olduğunu duyduk. Yani çocuklarımızı dışarıya çıkarmayalım mı?” diye öfkeleniyor. “Biz zengin insanlar değiliz” diyor anne Dere, bu yüzden otobüse binmek zorunda olduklarını belirterek şöyle devam ediyor: “Mecbur yine otobüse bineceğiz. Bu gezmek için, yarın işe gitmek için. Kaldırım ve duraklarda da mecbur duracağız. Peki güven içinde, kaza korkusu olmadan nasıl bineceğiz bu otobüslere.” Anne Dere’yle konuşurken konuşmamıza kulak misafiri olan bir hasta yakını da, “Kızım televizyonlarda söylüyorlar günlerdir. Ucuz bir yağ kullanıyorlarmış. Bakımı da taşeron şirketlere yaptırıyorlarmış.” diyor. Anne Dere de, “Yakıta bu kadar zam yapılırsa ne olacak şoförler de ucuz yakıt kullanarak kaçış yolu arayacak. Ne güne duruyor bu devlet, Biz devlete güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz” diyor.
‘TEK HAYALİ OKUMAK’
Anne Dere’yle Kübra’yı konuşuyoruz. “Çocuğum okuma sevgisiyle dolu” diyor anne Dere. Dere ailesi emekli aylığıyla geçiniyor. Kübra’da burs alarak okuyor. Anne Dere, “Şu an okuduğu bölümü bitirdikten sonra yeniden üniversite sınavlarına girecekti. Hayali oydu” diye anlatıyor. Kendisinin okuyamadığını bu nedenle çocuklarının okuması için yıllarca dindiğini anlatıyor anne Dere şu sözleriyle: “Ben okumadığım için çok çile çektim. Bu nedenle çocuklarım okusun istedim. Yani derler ya yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Çocuklarım okusun diye her şeyi yaptım.” Anne Dere, tek isteklerinin kızlarının bir an önce iyileşmesi ve hastaneden yürüyerek çıkması olduğunu da söyledi.