Savaşın gölgesindeki Donetsk’te gündelik hayat
DOSYA: UKRAYNA'NIN DOĞUSUNDA NELER OLUYOR?
Hazırlayan: Okay DEPREM
Dosyamızın ilk sayısında Ukrayna’nın doğusunda çatışmalar tüm hızıyla sürerken, Donetsk’e, gitmek üzere yola koyuluyoruz. Tren yolculuğu sırasında çatışmalardan dolayı tren yolu üzerindeki yüksek gerilim hatlarının zarar gördüğünü görüyoruz. Şehirde bir sessizlik hakim fakat havanın aydınlanmasıyla silahlı milisler ortaya çıkıyor.
Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yaşanan sivil darbe sonrası ülke idaresinin fiilen ABD ve NATO yanlısı kliklerin eline geçmesinden sonra; en sert ve kitlesel tepki önce Kırım’dan gelmişti. Bu reaksiyonu kısa sürede tam bağımsızlığa taşıyan Kırım Otonom Cumhuriyeti’ni hızla “Donbass” ismiyle adıyla Lugansk ve Donetsk bölgeleri takip etti. Mart ve nisan aylarındaki barışçıl mitingler sürecinde, en başta federal statü olmak üzere dile getirilen siyasi ve sosyal taleplere yeni Kiev yönetiminin kulak tıkaması, uzlaşmaz ve sekter bir tutum takınması sonucu ülkenin doğusundaki halk ivedi şekilde merkezden idari, politik ve askeri olarak kopmaya başlamıştı. Zaman içinde her iki bölgedeki tüm kamu binaları ve idari kurumlar Halk Savunma Güçleri tarafından işgal edilmiş ve ülkenin söz konusu iki vilayetinde Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ilan edilmişti. Yine bu iki vilayette, mayıs ayında referandum düzenlenmek suretiyle facto özerklik durumu halkın takdirine sunulmuş ve yüksek katılımlı bir seçim sonucunda oyların önemli bir oranı çiçeği burnunda halk cumhuriyetleri lehine kullanılmıştı. Kiev yönetimi ise nisanın sonuna doğru bölgeyle arasındaki gerilimi iyice tırmandırmış, ipler önce kopma noktasına gelmiş ardından da ordunun bu eyaletlere müdahalesinin başlaması ile Ukrayna’da iç savaşın fitili çekilmişti. Haftalar haftaları, aylar ayları kovaladı ve savaş eski Donetsk ve Lugansk vilayetlerinin hudutları dahilinde neredeyse her yere yayıldı. Bir tarafta bölgeye giderek daha fazla asker ve ağır silah gücü yığan düzenli Ukrayna ordusu, diğer tarafta ise bölge halkının düzenli ve sürekli katılımı ile giderek büyüyen ve başta Rusya’nın sağladığı askeri ve lojistik destek ve de bölgenin zengin kaynaklarının da denetimini ellerinde bulundurmaları sayesinde ciddi bir gerilla ordusu konumuna gelen direniş kuvvetleri…
DONETSK’E GARDAN İLK MANZARALAR
Savaş bölgesinde çatışmalar tüm hızıyla sürerken; Donetsk’e, nam-ı değer Donetsk Halk Cumhuriyeti’ne (DNR) gitmek üzere yola koyuluyorum. Normal şartlarda 16 saat süren Lugansk Treni, sabah erken saatlerde Donetsk’e en yakın konumdaki Yasinovataya İstasyonu’ndan bir önceki durak Krasnoarmeysk’de (Kızıl ordu) uzun süreli duruyor. Az ilerideki çatışmalardan dolayı tren yolu üzerindeki yüksek gerilim hatlarının zarar gördüğünü öğreniyoruz ve gerisin geri diğer hatları izleyerek tam 17 saat gecikmeli olarak Donetsk’e gece yarısı varıyorum. Henüz birkaç gün önce bazı çatışmaların odak noktası olan tren garı ve çevresi, nispeten sakin gözüküyor. Saat 23.00’te sokağa çıkma yasağının başladığı kenti süreli veya süresiz terk edenlerin oluşturduğu kalabalık, istasyon binası civarında bekleşiyor. Gardan henüz çıkmadan dikkatimi ilk çeken, duvarlardaki ‘direnişçi ordusuna’ çağrı afişleri oluyor. Sol tarafında “Anayurt seni çağırıyor – Herkes vatan toprağını savunmaya!” başlıklı Nazi işgalinin başlarındaki ünlü Sovyet posteri birebir boy gösterirken, sağdaki bilgiler kısmında ise “Rus Ortodoks Ordusu” başlığının altında; “Toprağının, halkının ve yaşam hakkının savunucularının yanında yerini almak üzere orduya yazıl!..” çağrısı yazılı. Devamında ise “Geleceği nasıl inşa edeceğimize karar vermek ve kendi kararımızı kendimiz vermek için!..” ibaresi görülüyor. Milisler Ordusu’na kayıt için adres ve telefon bilgilerinin aşağısında ise şunlar yazılmış: “Rus Ortodoks Ordusu’nun karargahında eğitim, beslenme, üniforma ve silah temin edilmektedir…”
TERK EDİLMİŞ ŞEHRİN SOKAKLARINDA MİLİSLER
Gece kalacağım yere doğru giderken, eskinin 1 milyonluk şehrinde o saatte açık sadece bir iki ufak bakkal olduğunu, onların da kapıyı açmaksızın ancak pencereden mal verdiklerini öğreniyorum… Beni gardan alan taksici Roman’a ilk sorum: “DNR’i destekliyor musun?” biçiminde oldu. …Evet, kesinlikle!.. Peki zafere inanıyor musun?.. Yüzde yüz eminiz… Savaşmayı hiç düşündünüz mü?.. Eşim ve ufak çocuğum olmasa çoktan katılmıştım….” Ertesi gün öğlen dışarı çıktığımda, aylar sonra kenti gündüz vakti görmüş oluyorum. Pazar günü olmasına rağmen gene de açık alanlar olağanüstü tenha ve sessiz. Doğru dürüst aracın dahi geçmediği büyük cadde ve bulvarların etrafındaki kilometrelerce karelik alanlarda, ancak birkaç kişi seçiliyor. Az sonra otomatik silahlı, Kalaşnikov tüfekli milisler, kent merkezinin farklı noktalarında boy göstermeye başlıyor. Selam verdiğinizde son derece kibar ve mesafeli olarak yanıt veriyorlar. Elbette onlarla diyaloga geçmek ve özellikle de onların fotoğrafını çekmek kesinlikle yasak. Havalimanını şehir merkezine bağlayan Artyom Caddesi’ne doğru ilerlerken; her köşe başında, duvarlarda ve reklam panolarında yeni rejimin bayrak, flama ve propaganda afiş ve posterlerini görmekte gecikmiyorum.
YÜZ BİNLER KENTİ TERK ETMİŞ
Seyrek de olsa hâlâ işleyen troleybüslerden birine atlıyorum. Bavul için ek ücret ödemediğim için az sonra araca binen görevliler bana ceza kesiyorlar. Daha evvel defalarca geldiğim şehirde böyle bir şey hatırlamadığım için, olumlu bir tebessümle karşılayıp, “Yeni sosyal-halk ekonomisi gerçekten de bu disiplin temellerinde yükselecekse, bu cezayı vermekten ancak memnun olurum” diyorum… Gençlerin çoğu ve orta yaşlıların da hatırı sayılır bir kısmı yüz binler halinde kenti terk etmişler. Doğal olarak daha çok yaşlılardan oluşan otobüste bir hanımefendiye doğru eğilip, “Hayrola, gençler sizi bırakıp gittiler mi?” dememle, “Hayır, bizden hiç kimse henüz gitmedi, buradayız ve direniyoruz…” cevabını alıyorum.
“Rus Ortodoks Ordusu” karargahında Üniversite Caddesi ile Leninskiy Prospekt arasındaki merkezi meydanda iniyorum. Düne kadar bu sanayi şehrinin bir dolu alışveriş merkezinden ikisine ev sahipliği yapan meydandakilerden bir tanesi Zalotoye Kaltso (Altın Yüzük) tamamen kapanmış. Mc Donald’s ise haftalar önce kapısına kilit vurup çoktan terk etmiş şehri. ‘Ne de olsa her şeyde bir hayır vardır’ diyorum içimden… Bir başka devasa AVM olan Kontinent’in alt katındaki 3M büyüklüğündeki süpermarketin bütünüyle kapandığını görünce, ekonomik durumun ciddiyetini daha iyi anlamaya başlıyorum. Binaya girdiğimde ise yüzlerce dükkanın yarısından çoğunun kapısına kilit vurmuş olduğunu, kalanların ise yüzde 50’den 70’lere varan indirimler ile kalan malları bir an evvel elden çıkarmanın gayreti içinde olduklarına şahit oluyorum. Meydanda DNR bilgilendirme stantlarını fark ediyorum. “DNR bir ülkedir, DNR bir halktır, DNR özgürlüktür” sloganının yazılı olduğu çadırın hemen altında ise halk milislerinin Rusya kökenli lideri İgor İvanoviç Strelkov’un ve etrafında savaşçılarının resmedildiği bir savaş filmini andıran afiş duruyor… Hemen köşede duran birkaç milise yanaşıp taktiksel olarak, “Orduya yazılmak istiyorum, asker alım noktası neresidir?” diye soruyorum. Tarifi aldıktan sonra tramvaya atlayarak, Lenin Caddesi üzerinden “Rus Ortodoks Ordusu” merkezi karargahına gidiyorum. Yokuşu çıkarken dev bir panoda ise şunları okuyorum: “Rus Halkının Kaderi – Vatan toprağını savunarak babalarımızın kahramanlığı tekrarlanıyor / 1918 / 1941 / 2014. Donetsk Cumhuriyeti Halk Ordusu’na katıl!..” Karargahın bizzat şehir televizyon merkezinde olduğunu anlıyorum. Birkaç aşamalı barikatları geçtikten sonra çoğunun üzerinde SSCB haritasının basılı olduğu t-shirtleri giyen askerler beni karşılıyor. Aralarından psikiyatr olduğunu söyleyen yetkili birisi, şu an için asker ihtiyaçları pek olmadığını söyleyip beni başbakanlıktaki (eskinin vilayet binası) enformasyon bakanlığına yönlendiriyor: Kağıda DNR yazdıktan sonra hemen yanına da “Novorossiya” (YENİ RUSYA) diye eklemeyi ihmal etmiyor. Bölgenin ve komşu eyaletlerin uzun erimli siyasi geleceğine dair kuvvetli emareler almaya başlıyorum…
DONETSK, BAYRAĞINI ÇOKTAN BELİRLEMİŞ
DONETSK Halk Cumhuriyeti (DNR) bayrağını çoktan belirlemiş: Yukarıdan aşağıya, yatay olarak sırasıyla siyah, mavi ve kırmızı renkler. Kırmızı ve mavi renkler Rus bayrağından alınırken, siyah renk ise ağır sanayi ve kömür rezervleri sahası olması dolayısıyla seçilmiş. Henüz oluşum sürecindeki bu genç devletin amblemi ise Rusya Federasyonu’nun resmi sembolünün neredeyse aynısı: Çift başlı kartal, üzerinde haçlı taç ve ortasında kırmızı çerçeve içerisinde baş melek Mihail’in resmi… Ana caddelerin birinin üzerindeki dev panoda oldukça iddialı bir slogan dikkati çekiyor: “Oligarksız (para babası) ve Yolsuzluğun Olmadığı Halk Cumhuriyeti Ekonomisi…” DNR’in sosyal karakteri elbette zaman içinde belli olacak ancak kesin olan bir şey var ki, o da bu topraklarda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı…
Belli başlı kamu binalarında Rusya ve DNR bayrakları yan yana, birlikte dalgalanıyor. Öte yandan “Yeni Rusya” (Novorossiya) hareketinin ve siyasi yapılanmasının tarihi bayrak ve flamaları ise neredeyse her yerde. “Yeni Rusya”, Ekim Devrimi öncesinde Çarlık Rusyası devrinde eskinin Ukraynasının güney ve doğu topraklarını kapsayan eyalete verilen isimdi. Henüz ilk bakışta dahi anlaşılan o ki, hedef DNR ve LNR (Lugansk Halk Cumhuriyeti)’nin de facto bağımsızlığını, muhtemel bir askeri zaferden sonra sağlamlaştırıp kalıcılaştırmak ve bu isim altında yeni bir devletçik ortaya çıkartmak suretiyle, fiilen 3’e bölünmüş eski Ukrayna’nın güney doğusunda kalan diğer illerle de birleşerek 3. bağımsız Rus devletini kurmak (Rusya – Beyaz Rusya – Yeni Rusya).
Yarın: Başbakanlıktan ve Devlet Güvenlik Servisinden gözlemler…
Evrensel'i Takip Et