Kriptonlular
Adını Superman yazıp Süpermen okuduğumuz, yakışıklı ama içe kapanık delikanlıyı tanırsınız. Süper kahramanların harman olduğu topraklardan, Kripton’dan gelir. Jor-El’in oğlu Kal-El’dir asıl adı. Kendini ABD bayrağına sarmış, göğsüne de Amerikan polis rozetinin amblemini işlemiş (kesin bilgi), saçında Yiğit Bulut’u kıskandıracak kadar jöle, öylece süzülür semada.
Özge KURU
Adını Superman yazıp Süpermen okuduğumuz, yakışıklı ama içe kapanık delikanlıyı tanırsınız. Süper kahramanların harman olduğu topraklardan, Kripton’dan gelir. Jor-El’in oğlu Kal-El’dir asıl adı. Kendini ABD bayrağına sarmış, göğsüne de Amerikan polis rozetinin amblemini işlemiş (kesin bilgi), saçında Yiğit Bulut’u kıskandıracak kadar jöle, öylece süzülür semada. Hani bir maraz çıksa da “Bizim elimiz armut mu topluyor” desem hesabı. Aslında kendi çöplüğünde barınamadığından hayat koşulları onu kahraman olmaya zorlamıştır. Onun da yazısı budur. Gözlerinden lazer ışını çıkartacak, adı üzerinde süper nefesi, süper işitmesi olacak. Oysaki Kripton sağlam kalsa belki 9-5 bir iş bulacak, aşık olacak, 3 de çocuk yapacaktı. Dedik ya yazıdan hep kahramanlığı.
BİZİM SÜPERLER
Ama bizim süperler öyle mi. Memleketin yerli malları. Yakından görmüşlüğümüz, tanımışlığımız yok, haşa! Kripton’da basılan gazetelerden, Kripton’dan yayın yapan televizyonlardan ne okuyorsak, duyuyorsak o. Yetenekleri de süper sahici. Mesela Süper Leydi’nin Süpermen’i kıskandıracak bir süper rica yeteneği vardır. Bu rica yeteneğiyle Süper Leydi, tonluk dozerleri elini kolunu bile kıpırdatmadan hareket ettirebilmekte, tek bir süper nefesle Kısırkaya plajına gönderebilmekte ve hatta hatta işletmeleri tek tek yıkabilmektedir. Süpermen’in annesi Lara da evde börek açsın. Üstelik bunu da süper bir yardımseverlikten yapmaktadır. Zira süper yufka kalbi, gelip kendisinden ricada bulunan arkadaşının iflas ihtimaline dayanamaz. Sizin çocuklarınızla yüzmeye gittiğiniz, kafa dinlediğiniz, para ayarlayıp tatile gidemediğiniz sevgilinizle el ele yürüdüğünüz bu plajda boğulmalar da vardır zaten. Bir taşla iki süperlik.
BU BAKAN SÜPER!
Bir de yeni SüperBakanımız var. Onun da ilk yeteneği süper talimat verebilmek. Kripton’un Sesi gazetesine bakarsanız tek bir süper talimatla elektrik verilmediği için 3 gündür eylemlerin sürdüğü Kızıltepe’ye mahkemenin kararı üzerine değil, direkt SüperBakan’ın talimatıyla verilmiş elektrik. Ama tabiî ki bundan fazlası var. Ustasının el verdiği SüperBakanımız, süper konuşma yeteneğiyle donanmış. Ya ağlatıyor sizi, ya manifestolara doyuyor, ya da sözlüğe koşuyorsunuz. Kadim diyor, varoluşsal diyor, jeostratejik diyor. O konuşuyor siz kendinizden geçiyorsunuz. Filozof Süperbakan. Dahası epistemoloji kelimesini cümle içinde kullanabiliyor. Süper di mi! Buradan şimdi Amerika’daki Süpermen’e seslenesim var. Eyyyyyyy, Süpermen sen epistemoloji nedir bilir misin?
Ha bu arada bir binanın tepesinde filan mahsur kalırsanız ya da ellerinizi kollarınızı zincirle bağlayıp su dolu kasaya filan kilitlerlerse sizi, SüperBakan’ı sesleyin. Allah’tan “Bize yardım eden yok mu diyene yardım etme kudreti” isteyen SüperBakan koşar gelir.
SÜPERİN SÜPERİ VAR
Şimdi bizim memleketteler diye biraz kıyak geçtiğimiz doğrudur. Eğri oturup süper konuşalım. Süperin de süperi var. Bizim SüperBaşkan’ın terörist diyemeyip birkaç kızgın adam diye geçiştirdiği IŞİD var ya, turşuyu yasaklama yeteneğine sahip misal. Sirke ve kuruyemiş de öyle. Hah, işte! Süper talimat böyle olur. Hani kuzey ormanlarına dozer sokmak da epistemoloji de iyi numara ama adamlar turşuyu sirkeyi filan yasaklıyor yani.
Zaten Süpermen’in doğduğu olmasa da doyduğu yer bizimkinin süperliğini pek yememiş görünüyor. Bak Financial Times ne demiş: Davutoğlu, cumhurbaşkanlığına seçilen ve kendisinden sadakat isteyen Recep Tayyip Erdoğan ve bu görevi istediği anlaşılan şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gölgesindeki bir siyasi atmosferde görev yapacak.
SüperBaşkan’ın pelerinin altında kalmaktan kurtulmak kolay mı SüperBakanım? Süper Yeni Türkiye’de süper ileri demokrasiye geçtik sonuçta.
SÜPERMEN’İN HAMURU
“Özge, amma da reklam yaptın. Davutoğlu’ydu, Erdoğan’dı, süper müper dedin durdun” diye isyan eden okur, eğer buraya kadar gelebildiysen şunu da bir dinle: İlk Superman 1933 yılında yaratılmış kel bir karaktermiş. Uzaydan üstün güçleri ile gelip dünyayı istila edecek bir kötü adam olarak düşünülmüş ama kapitalizm kötüyü iyi kadar kolay satamamış. En azından tek başına. Yani kahramanımızın hamurunda aslında kötülük vardır, üstü PR’dır. (Halkla ilişkiler diyemem, epistemolojik olmaz.) Ee, teşbihte hata olmaz halkla ilişkileri en güzel kullanan bir de şu yana yatık saçlı, cimri bıyıklı diktatör vardır. Tesadüfe bakın ki; Superman de Nietzsche’nin Übermensch (üstün insan) kavramı temel alınarak yaratılmış. Bizim süper bakanlarımızın, leydilerimizin, dayanamayıp “kral da benim, sultan da benim, muhtar da benim” diyenlerimizin nesi eksik? Mavi tayt üzerine kırmızı külotu mu? Kalsın n’olur canım okurcum, hayal bile etmek istemem.