Söylem ‘sol’ ama içerikte yeni bir şey yok
Fatih Polat'ın kaleminden CHP Kurultayı: Muharrem İnce, kendisini alternatif olarak gösterirken, söylemin önüne geçip, mevcut CHP politikalarına göre yeni bir vizyon ortaya koyamadı. Kılıçdaroğlu ise, Türkiye’nin şu an en önemli sorunu 'İşsizlik ve Kürt sorunu' dedi ama 'özgürlük ve demokrasi' yönünde yaptığı vurgunun içini doldurmadı.
Fatih POLAT
CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultayı’na eksen tartışması damgasını vurdu. Muharrem İnce, kendisini alternatif olarak gösterirken, söylemin önüne geçip, mevcut CHP politikalarına göre yeni bir vizyon ortaya koyamadı. Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’nin en önemli sorunu olarak “İşsizlik ve Kürt sorunu”na vurgu yapması önemliydi ancak bu konuda öncesinden esasta ayrılan yeni şeyler söylemedi.
Bilindiği gibi CHP bu kurultaya parti içinden ve dışından gelen ‘sağa kayma’ tartışmaları altında gitti. Bunun etkisi de kurultaya çok boyutlu olarak yansıdı.
177 delegenin desteğiyle aday olan Muharrem İnce, güçlü bir belagat farkı ile Kılıçdaroğlu’yu sarsmaya çalışırken, onun parti içindeki ağırlığını da dikkate alan bir konuşma yaptı. Bir yandan Kılıçdaroğlu’yu başarısız olmak, ‘sağ’ adaylarla büyüme stratejisi gibi noktalarda eleştirirken diğer yandan “Kemal Kılıçdaroğlu’nun namuslu bir adam olduğundan hiç kuşkum yok” gibi vurguları da bunun bir göstergesiydi. O konuşurken, delegelerin “Başbakan Kemal” sloganları atması zaten İnce’ye bu ağırlığı dikkate almasını hatırlatan bir örgüt baskısı gibiydi. İnce’nin delegelerden en çok alkışı alan vurgusunun “Ben 3. grup başkan vekilinden biri olarak cumhurbaşkanı adayımızın kim olduğunu televizyondan öğrendim” cümlesi olması, hem bu adayın belirlenme biçimi, hem de aday konusunda delegelerdeki rahatsızlığın açık bir göstergesiydi.
İnce, ekonomik politikalar ya da ülkenin temel demokrasi sorunları gibi konularda, mevcut CHP yönetimiyle hangi noktalarda ayrıştığı ve Türkiye’nin hangi tıkanan sorunlarının çözümüne aday olduğuna dair somut şeyler söylemezken, şiirlerle desteklediği konuşmasıyla delegenin desteğini yakalamaya çalıştı.
Tüm bunlara ek olarak Muharrem İnce’nin, kurultayı kaybetmesi durumda bir arada siyasete devam etmeyi mümkün kılacak bir üslup dengesinin varlığı da dikkati çekiyordu. Yani karşımızdaki Baykal-Sarıgül kongresinden epey farklı bir kongreydi bu açıdan.
Roboskîli ailelerin, Gezi direnişi ve Soma madenci katliamında yaşamını yitirenlerin ailelerinin kurultayda davetli olarak yer alması da Kılıçdaroğlu’nun söylemi de yine CHP’nin ‘sağa savrulduğu’ yönündeki eleştirilere bir yanıt anlamındaydı.
Kemal Kılıçdaroğlu, 944 delegenin desteğiyle aday olmuş olmanın ve kazanacağına dair bir risk taşımamanın öz güveni ile konuştu. Çok sık olarak ‘Bu mu sağcılık’ diye ifade ettiği çeşitli cümlelerle CHP’nin aslında ‘solcu’, ‘sosyal demokrat’ bir parti olduğuna kanıtlamaya yönelik söylemler kullandı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin şu an en önemli sorununu “İşsizlik ve Kürt sorunu” olarak tarif etti. Bu tarif önemliydi. Ancak, ne bu vurgularını ne de “özgürlük ve demokrasi” yönünde yaptığı vurgunun içini dolduran bir konuşma yaptı Kılıçdaroğlu. “CHP iktidarında yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğim” dedi, KCK operasyonlarında belediye başkanlarının tutuklanmasını eleştirdi, ancak örneğin “ana dilde eğitim” gibi sembolik önemi de büyük olan bir konuda yeni bir şey söylemedi. Müzakere süreci ve Kürt sorununun demokratik çözümüne dair partisinin nasıl bir yol izleyeceğine dair bir şey söylemedi.
İşsizlik konusunda da, aile sigortası dışında yeni bir vurgusu yoktu. Örneğin Soma sürecinde de sıkça vurgulanan taşeronlaştırmaya karşı bir cümle kurmadı. İzmir ve İstanbul’daki CHP belediyelerinde işçilerin haklarını alamadıkları için gerçekleştirdikleri eylemler de, Kılıçdaroğlu’nun ‘işçi hakları’ ile ilgili söylemlerini anında pratik olarak tekzip eden gerçeklikler durumundaydı.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin “sağa kaymadığını” uzun uzun anlatmaya çalıştığı kurultayda, Kürt sorunu ve emek meselelerine dair vurgularını bunun bir kanıtı ve ‘sol’ politikanın göstergeleri gibi sundu. Ancak kurultayda bunun içi dolmadı, bundan sonraki süreçte dolacak mı, onu da zaman içinde göreceğiz.
CHP'nin 18. Olağanüstü Kurultayı'nda 'sağa kayma' tartışması