İzmir’den Şengal’e dayanışma ağı
Bu çalışma içerisinde gördük ki, kadınlarımızın ortak sözü: “Savaşlar ve katliamlar dursun, barış olsun”
Günlerdir izlediğimiz kanallarda ve okuduğumuz gazetelerde sıkça duyduğumuz, gördüğümüz ve okuduğumuz haberler, yazılar var. Birtakım güçlerin bu bölgedeki çıkarları için masum bir halkı katledip, insanlık dışı yaşama mahkum ettiğini görüyoruz. Üstelik ülkemizin de buna destek verdiğini...
Bir insan olarak bunları görüp kayıtsız kalmak imkansız. Bizler de bu bağlamda, İzmir’deki sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek başlattıkları kapsamındaki çalışmalara dahil olduk.
Bayraklı İlçesi’nde bazı mahallelerde bildiri dağıtımı ve kadınlarla kampanya konusunda görüşmeler yaptık. Daha çok ayrımcılığa karşı tepkileri olduğunu dile getirdiler. Yamanlar Mahallesi’nden bir ablamız, hükümetin bu konudaki ayrımcılığına bir anlam veremediğini, savaştan etkilenenlerin dine, dile ve ırka göre ayrılamayacağını; Suriyelilere kapılar açılırken Ezidilere kapanmasını doğru bulmadığını dile getirdi. Görüştüğümüz bir başka kişi ise, “Savaş mağduru insanlardan pasaport sorulması niye?”diye sordu ve ekledi: “Bizim ülkemizde çoğumuzun pasaportu yok, demek ki bizim de aynı şeyleri yaşamamız mümkün. Ben bir anneyim, anne-çocuk ayrılmaz. Anne buraya gelmiş, çocuk kalmış, bu durumda anne kurtulmuş mu sayılır?”
Ev emekçisi bir başka kadın ise hükümetin Ezidilerin normal yollarla ülkeye alınmamasını ve yardımdan kaçınmasına tepkisini “IŞİD’den ne farkımız kaldı?” diyerek ortaya koydu.
Bu çalışma içerisinde gördük ki, kadınlarımızın ortak sözü: “Savaşlar ve katliamlar dursun, barış olsun”
Melahat BALKAYA- Sibel ÇINAR TAŞPINAR / Bayraklı - İZMİR