Kim ulan bu ‘Fuhşiyat’ı normalleştiren?
Erkek akıldan süzülmüş, ille de kapitalist erkek akıldan süzülmüş bu dönemde ahlak kuralları, erkeklerin “sahibi oldukları” kadınları korurken, yoksul kadınların işsizlik ve eğitimsizlikle boğuşmalarına kulak tıkıyor, kadının emeğine değer verilmemesini “ahlaksızlık” saymıyordu.
Müslime KARABATAK
Yıllar geçseydi de üstünden deseydik, dondurma reklamları fuhşiyatı yaydığı için dondurma ürünlerinden ve o dondurmaları yiyenlerden ahirette davacı olacak bir kadın vardı diye. Ahirete de bırakmazdık hani, burada henüz yaz sıcağında canımız dondurma çekerken, ya da fırsatını bulup yerken tartışırdık bu işi.
Dondurma mı suçlu yalanarak yenen bir tatlı olmasından ötürü, insanlar mı suçlu dondurmayı yedikleri için? Ya da dondurma reklamları “fuhşiyat”ı yayıyor diye hesabı dondurma yiyenlerden soracak, onu da ahirette soracak bir kadın mı haklı? Tarih sayfasıyız ya, Hoca Nasrettinlik bir soru var aklımızda: Peki, tarihte dondurma ve fuhuş/fuhşiyatın ilişkisi nedir?
Dondurmanın en eski kayıtlarının Çin’e dayandığını söylüyor kaynaklar. Tabii o zamanlar reklam yok ki fuhşiyata yol açsın. Biraz daha saralım makarayı, Victoria Dönemi’nde duralım. Hani, 19. yüzyılda şu Kraliçe Victoria’nın başta olduğu dönem. Ah ne güzel, bir kadın başta ise ülke ne de güzel yönetiliyordur diyenleriniz yoktur umarım. Zira, başta kadınlar olmak üzere toplumsal baskının çok fazla olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Katı ahlak kuralları, “en az üç çocuk, o da yetmez beş çocuk”lu ailelerin yüceltilmesi, dine katı bağlılık, erkekse aile reisliğine, kızsa ev kadınlığına sürüklenen yaşamlar… Öyle bir dönemden bahsediyoruz ki, bu ahlak seli içinde fuhuş çok yaygın. Zengin ve orta sınıflar için aile ve çocuk yetiştirme çok önemliyken, fakir halk içinde çocuk işçiliğin en yaygın olduğu dönem; aile fertlerinin fakirlik yüzünden birbirinden ayrılmak zorunda kaldığı, çalışma yerlerinde ölümcül hastalıklara yakalandığı bir dönem…
AHLAK KURALLARI AHLAKSIZSA
Bakmayın bir kadının adıyla anıldığına, erkek akıldan süzülmüş, ille de kapitalist erkek akıldan süzülmüş bu dönemde ahlak kuralları, erkeklerin “sahibi oldukları” kadınları korurken, aynı ahlak kuralları yoksul kadınların işsizlik ve eğitimsizlikle boğuşmalarına kulak tıkıyor, kadının emeğine değer verilmemesini “ahlaksızlık” saymıyordu. Zaten öğretmen ya da hizmetçi olmaktan başka bir seçeneği de yoktu kadının.
“Victoria ahlakının” en yaygın olduğu bu dönemde, dondurma reklamları mıydı acaba “fuhşiyat”ı normalleştiren? Hayır! Tam da aynı işsizlik, eğitimsizlik, yoksulluk yüzünden normalleşiyordu fuhşiyat. Egemen sınıfın erkek aklıyla dayatılan ahlak kuralları ahlaksızsa toplum ne yapsın? Ailesini geçindirebilmek, hayatta kalabilmek için bir kadın bir kere fuhuş yapmak durumunda kaldıysa, bir daha kolay kolay toplumda kabul görmezdi. Öyle ki dönemin kadın cemiyetleri tarafından bile dışlanırdı, sanki o kadını o duruma sokan kadının kendi isteğiymiş gibi.
O zamanların reklamlarında günümüz kapitalist reklam stratejilerinin henüz gelişmediğini, yani “kadın bedeninin varlığından koparılıp seks imgesi yapılarak satılacak mal ile birlikte ‘promosyon’ verilmesi tekniğinin çok da bilinmediğini varsayarsak, bu fuhşiyat nasıl normalleşmiş o dönemde? Hele, bir adamın yakalandığı cinsel hastalıklardan ancak bakire bir kadınla veya bir çocukla ilişkiye girerse kurtulabileceği gibi saçma bir inancı yayanların dondurmacılar, dondurma reklamları ya da dondurma yiyenler olmadığı da apaçıkken. Bir patron, emrinde çalışan bir hizmetçi kadına tecavüz ediyorsa, nedeni kadının o adam karşısında dondurma yalaması değil, kadının cinsiyet olarak ve ekonomik, sınıfsal olarak adamdan daha düşük seviyede oluşuydu. Adamı bu fuhşiyata yönelten ise dönemin o kadını insan yerine koymayan, adama gerekli cezayı vermeyen yasaları, ahlak kurallarıydı.
AGNES’TEN YENEBİLİR KÜLAH
Victoria Dönemi’nde dondurma reklamlarının değil belki ama reklamların fuhşiyatı normalleştirdiğine kanıt verebiliriz: Erkekler tarafından yerel gazetelere verilmiş “karımı satıyorum” ilanları. Evli kadınlar birey olarak mal sahibi olmaları şöyle dursun, kocalarının “malı” olarak görüldüğü için elbette açık arttırma ile de satılabiliyorlardı! Bu durum yasal olmamasına rağmen oldukça yaygındı ve devlet adamları buna göz yumarak ticari fuhşiyatı “normalleştiriyorlardı”.
Araştırmalarımızda karşımıza çıktı Agnes Bertha Marshall, nam-ı diğer “Buzlar Kraliçesi”. Dondurma, bilimum tatlı ve yemek tarifleri yazdığı 4 tane kitabı var. Fancy Ices (Gösterişli Buzlar) isimli kitabında kendi icadı olan “yenebilir külahın” tarifini vermiştir. Sıkı durun açıklıyoruz: dondurma ve fuhuş/fuhşiyat arasındaki o tarihi bağlantı, bu kadıncağızın dondurmalarını Victoria Dönemi’nde yapıyor ve satıyor olmasından başka bir şey değil. O zaman, soruyu tekrarlayalım: Kim ulan bu fuhşiyatı normalleştiren?