7 Eylül 2014 11:45

Halil İMREK

Turan Fevzi Kazıcı, 47 yaşında. Kocaeli’de Üniversitesi’nde okuyan büyük oğlu babasının yaptığı eylem ve direnişlerin içinde büyümüş. Kızı lisede, bir de ilkokulda okuyan oğlu var. Kazıcı, 1994 yılında İSDEMİR’de taşeron firmada işe başlamış. O dönem İsdemir’de taşeronda çalışan 6 bin işçi varmış. Fabrikanın toplam mevcudu 12 binmiş. Öz Çelik-İş Sendikası (şu anki Çelik-İş) taşeron işçileri sendikaya üye yapmaya karar vermiş. Artık taşeron işçileri de kadrolu işçilerin haklarından faydalanacakmış. Sendikanın şu an genel başkanı olan Cengiz Gül, henüz işyeri temsilci, sendika delegesiymiş.

Öz Çelik-İş, işçilerle toplantıların ardından işyerine noteri getirerek taşeron işçileri üye yapmış. O dönem İSDEMİR halen devlet kurumu.

Kazıcı, o dönemi şöyle anlatıyor: “Bize ‘Sendikaya üye olmayın, atarız’ diyorlardı. Sendika da “Atamazlar” diyordu. Sendikalar iki dakikada işten atılan işçiyi geri aldırıyordu. O zaman sendika çok güçlü bizi iyi savunuyor. Şube başkanı Nihat Kıymacı vardı. Taşeron şirketin biri geliyor biri gidiyordu ama biz çalışmaya devam ediyorduk. Sendikanın Genel Başkanı Ferudun Tankut vardı. 6 binin üzerinde taşeron işçi toplandık. Sendika başkanı ‘Mücadele verdik kazandık, bize sahip çıkın. Bu dava bizim namusumuz dönmeyiz’ dedi. Biz işçiler de sendikanın yanında durduk sonuçta bizim çıkarımızı temsil ediyorlardı. Ancak sonra ne olduysa sendika döndü. 2002 yılında İSDEMİR özelleşecekti bunun için sendika vazgeçti.” İşçiyi düşünen sendika bir anda işçiyi sokağa atılmasına seyirci kaldı.

İsdemir’in özelleştirmesi başlayınca işler birden değişir. İsdemir’in özelleştiği devir günü fabrika mevcudu 10 bin 657 işçidir. Sendika taşeronları örgütlemekten cayar. Fabrika özelleşme sürecinde aynı sendika başkanı gelip toplantı yapar ve “Arkadaşlar davadan çekiliyoruz” der.

Ankara’dan iki avukat gelir. İşçiler, bunun sendika tarafından getirildiğini öğrenir. Kazıcı, bu avukatlar için, “Avukatların kurnazları, ‘bu iş bitmiştir’ dediler. Meğer avukatlarla anlaşılmış. Avukatlar sonra gelip doğruyu söylemek zorunda kaldı. Çünkü işçiler davadan vazgeçince avukatlar da kazanamayacaktı.” diyor.

6 bin taşeron işçisinin önemli bir bölümü davadan vazgeçer. Çünkü sendika ve işveren baskı yapar. Ancak 1300 işçi her şeyi göze alır ve geriye dönük dava açar. İşçiler bütün alacakları için davayı sürdürür.

Turan Kazıcı bu dava sürecinde bir çok mücadele deneyi biriktirir. Eylem ve direnişin içinde pişer. Yaptıkça öğrenir, öğrendikçe yeni hak alma mücadeleleri geliştirir. Bu süre zarfında dostunu da düşmanını da tanır. Sürekli yanlarında Evrensel Gazetesi, Eğitim Sen ve Emek Partisi olur. Şu an Emek Partisi Dörtyol İlçe Başkanı olan Bekir Soylu, o dönem Eğitim Sen Dörtyol Temsilcilik Başkanıdır. İşçilerin aynı zamanda öğretmeni, eli-ayağıdır. Kazıcı, bir çok şeyi Bekir Hoca’dan öğrenir. Onun aracılığı ile Emek Partisi’ne üye olur.

İŞTEN ÇIKINCA SUDAN ÇIKMIŞ BALIĞA DÖNDÜK

Dava açmaktan vazgeçmeyen işçilerden önce 23 kişi ardından 54 kişi çıkarırlar. İkinci grubun içinde Turan Kazıcı da vardır. Sonuç olarak İSDEMİR’e dava açan 1200 işçinin hepsi işten çıkarılır. İşten atılmayı Kazıcı şöyle anlatıyor: “İşten çıkınca sudan çıkmış balığa döndük. İsdemir özelleşirken biz davadan vazgeçmediğimiz için bizi attılar. Çünkü taşerona ‘At imzayı çalış’ diyorlardı. Biz imza atsak geriye dönük hiçbir hak iddia edemezdik. Sonuçta biz o imzayı atmadık ama geriye dönük bütün haklarımızı aldık. Ben o zaman bundan 10 yıl önce 42 bin lira para aldım. Hakkımızı son kuruşuna kadar aldık. Ama alamayan işçi çok oldu. Çünkü örgütlü davranmadılar, mücadele etmediler.”

1200 işçinin açtığı dava 2004 yılında sonuçlanır. Ve 1200 işçi geriye dönük bütün alacaklarını İsdemir işçisinin sahip olduğu haklara uygun olarak alır. Kötü niyet, kıdem, ihbar, mesai bütün haklarını...

Davadan vazgeçen diğer taşeron işçiler, özelleştirmeden sonra peyder pey işten atılır. Kriterimize uymuyorsun diye çıkarılırlar. “Ne kadar çalışmışsın, 2 yıl, al 2 yıllık tazminatını git” denir. İmza atıp çalıştıkları için geriye dönük haklarını alamazlar.

Dava açmayıp işten çıkarılan bir çok işçi Kazıcı ve arkadaşlarını bulur. Dava açtırdıkları olur, davaları emsal olur.

YAPMADIĞIMIZ EYLEM KALMADI

Kazıcı, işten atılan işçiler olarak bir taratan hukuk mücadelesi verdiklerini diğer taraftan eylemler yaptıklarını söylüyor. “Evrensel sayesinde sendikalar hep geldi. Adana’dan geldi. Eğitim Sen Dörtyol İlçe Başkanı Bekir Soylu hep bizimleydi. Bir de Emek Partisi İskenderun İlçe Başkanı Cavidan Alçın, Emek Partisi Merkez Yöneticisi Ercüment Akdeniz vardı. O dönem EMEP Genel Başkanı olan Levent Tüzel Dörtyol’a geldi direnişimize destek oldu.”

İŞSİZ KALDIĞIN GÜN ACI ÇEKTİĞİN GÜNDÜR

“Bir insanın en kötü günü, acı çektiği günü hangisi diyordum. İşsiz kaldığı gün. Çünkü vanayı kapatırsan su biter. Bizi işten atmakla suyumuzu bitirdiler. Bundan kötü ne olabilirdi ki. İşçi arkadaşlarıma bunu anlattım. Havuzu yeniden doldurmamız lazım dedim ve başladık mücadele etmeye. Gece üç dört defa polisler beni evde aldı. Ben sözcüydüm. İşçileri benim kışkırttığımı düşünüyorlardı. Başta korkuyorduk, çekiniyorduk. Emniyetle çok sorun yaşadık engelliyorlardı. Mücadele ettikçe haklarımızı öğrendik. Haklarımızı öğrendikçe korkumuzu yendik. Artık, emniyet, gözaltı bizim için fasa fiso oldu.”

‘NİYE GİZLİ OKUYORSUN’ DİYE KIZDIM

“Ben Fabrikada taşeron işçisiydim. Sonradan Emek Partili olduğunu öğrendiğim bir işçi arkadaş vardı. Fabrikaya gazete getiriyordu. Gizili gizli okuyordu. Niye gizli okuyon diye kızardım. Bu yasal bir gazete, kim ne diyecek kanuni bir gazete dedim. İşçilerin haklarını yazıyordu. Sonra ben de gazete okumaya başladım. Haklarımız için mücadele edince yanımızda olan bize yol ve yöntem gösteren, hakkımızı almayı öğreten Emek Partililer olunca ben de partiye üye oldum. Çünkü ilk eylemlere başlayınca Bekir hoca ile tanıştık. O dönem Bekir Soylu Eğitim Sen Dörtyol Şube Başkanıydı. İçimizden 5 kişiyi komite olarak belirledi. Mücadele, sohbet derken biz de partiye üye olduk. Mücadele ettiğimiz o yıllarda neler oldu diyeceksin çok şey oldu. Bize terörist dediler.
Bekir hoca bizimle bir yıl boyunca gece gündüz yatıp kalktı. Yazışmalar, basın açıklamaları bunları, hep Bekir hoca bize yardımcı olduğu için yaptık.”

Evrensel'i Takip Et