Êzidilik, arka planı ve dini adetleri
Musa ATAÇ
Ortadoğu’nun en kadim halklarından olan, kökenleri 4 bin yıl öncesine kadar dayanan Êzidilerin haksızlığa, zulmün en katmerlisi ve jenositlerin en acımasızına maruz kalmalarının sebebi “alışılmadık” inançları ve yaşam tarzları sebebiyle onlara yapılan yanlış yakıştırmalar ve yaftalamalardır.
Êzidiler Melek Tavus’a yükledikleri anlam ve ibadetlerini Melek Tavus heykelcikleri önünde gerçekleştirdiklerinden Müslüman komşuları tarafından şeytana tapanlar olarak görülmüşlerdir. Hem Ortadoğu’da hem de Batı’da Êzidiler büyük ölçüde “Şeytan’a tapanlar” olarak algılanmıştır. Êzidiliği bu şekilde hatalı bir biçimde nitelemek, Êzidiliğin yanlış anlaşılmasını ve tanımlanmasını derinden etkilemiştir. Ezelden beri Êzidilerin karşı karşıya kaldıkları kıyımların arka planında da bu düşünce yatmaktadır.
Mezopotamya’nın en köklü geleneklerini barındıran Êzidiler hakkında yalan-yanlış bilgilerin çokluğu, onları sürekli hedef haline getirmiştir. Peki Êzidileri ne kadar tanıyoruz, dinlerini, geleneklerini, yaşam biçimlerini ve sosyal organizasyonları hakkında ne kadar bilgiye sahibiz?
ÊZİDİLERLE İLGİLİ KAYNAKLAR SINIRLI…
Êzidilere dair eldeki kaynakların sayısı çok azdır. Êzidilik inancı ve Êzidilik hakkında Türkçe ve Kürtçe yazılmış kaynakların sınırlı olması farklı dillerde yazılı kaynakların çevrilmesini zaruri kılmıştır. Kürtler, Zerdüştlük, Êzidilik ve İran Kültürü üzerine birçok çalışması bulunan Philip G. Kreyenbroek’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “Êzidilik Arka Planı, Dinî Âdetleri ve Metinsel Geleneği” kitabı Kürt kültürü, Zerdüştlük, Êzidilik ve Ehl-i Hak inancına dair geniş çaplı bir tartışmaya ışık tutmaktadır.
Philip G. Kreyenbroek’ün Êzidi tarihi ve kültürel yapısı hakkındaki karşılaştırmalı analizlerini ve dini metinlere ait çözümlemelerini içeren çalışma, kitapta yer alan Kürtçe ve Türkçe dualarla birlikte, Êzidilerle ilgili önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Amed Gökçen ve Damla Tanla’nın çevirmenliğini yaptığı kitap, bu topraklarda var olmuş ve zaman içerisinde belli özelliklerini kaybetmiş Êzidiler hakkında, hakkıyla yazılmış ender kitaplar arasında sayılabilir.
ŞEYH ADİ, MISHEFA REŞ, MELEK TAVUS, LALEŞ…
Êzidilik birçok dinden etkilenmiştir ancak hiçbir dinin tüm özelliklerini taşımamaktadır. Êzidi inancının mitolojisini anlatan, Şeyh Adi’nin yazdığı Mıshefa Reş (Kara Kitap) ve Êzidi öğretisinin temellendirildiği Kitab-ul Cilwe Êzidilerin en kutsallardır. Zekat verirler, hacca giderler, oruç tutarlar. Ezdiler hac ziyaretini Laleş Vadisi’ndeki Şeyh Adi mabedini ziyaret ederek yerine getirirler. Êzidiler, her yılın aralık ayında üç gün oruç tutarlar. Ayrıca senede iki kez olmak üzere 40’ar günlük oruç tutarlar. 40 günlük orucu daha çok şeyhler, pirler ve Baba Şeyhler tutar. Zerdüşt geleneğine benzer şekilde zamanın sonunda denizlerin ve dağların olmadığı yeryüzünün pürüzsüz bir hal alacağına inanırlar.
ÊZİDİ İNANCI KAST SİSTEMİNE GÖRE ŞEKİLLENMEKTEDİR
Êzidi inancı kast sistemine göre şekillenmekte, ve bu, ruhban sınıfta ayrı sosyal sınıfta ayrıdır. Ruhban sınıfının en tepesinde oturan kişi Baba Şeyh’tir. Din işlerini Baba Şeyh ve hemen sonra alt kademesindekiler yürütürken, devlet ve sosyal işlerde en üst kademe Mir’lerdir. Mirlik babadan oğla aktarılır ve yapılan evlilikler bu kademeden insanlarla gerçekleşir. Mir geleneksel olarak Şeyh Adi ve Melek Tavus’un vekili kabul edilir ve kutsal bir varlıktır. Güçleri neredeyse sınırsızdır, Mir görevlerinden uzaklaştırılamaz ve istediğinde her inançlı Êzidi’yi aforoz etme hakkına sahiptir. Ruhani meselelerde Baba Şeyh’in otoritesinin kıdem olarak Mir’den daha aşağıda olduğu tartışılabilir; fakat buna rağmen Êzidilerin çoğu Baba Şeyh’e bir inanç lideri olarak saygı gösterirler. Mir tarafından belirlenen Baba Çawuş, Şeyh Adi ve Baba Şeyh’in kapı görevlisi ve hizmetkarıdır.
Her Êzidi şeyh ve pirlerin de kendileri de dahil bir şeyh ve pire sahiptir. Feqirler uzun süre oruç tutarlar, sigara ve içkiden uzak dururlar, sert yataklarda yatar, kalın yünlü elbiseler giyerler. Toplumda barışçıl insan rolünü oynarlar. Herhangi kavgacı bir davranışa asla müsamaha göstermezler. Feqirlere diğer Êzidiler tarafından saygıyla riayet edilir. Kendilerine en ufak bir hatada bulunan bir kişinin öteki dünyadaki kaderini tehlikeye attığına inanılır ve eğer bir feqir başka bir Êzidi’ye saldıracak olursa, bu kişiler kendini savunmak için bir şey yapmazlar. Koçekler, Şeyh Adi’nin ev dışındaki hizmetkarlarıdır. Toplum kahinleri, keramet ve vizyon sahipleri Koçekler grubundan kimselerdir. Êzidi inancında bir şeyh ailesinden “ahiret kardeşi” seçmek her Êzidi’nin beş yükümlülüğünden biridir. Bu seçim ergenlik zamanında ya da daha sonraki zamanlarda Laleş Vadisi’ndeki Cumai Bayram sırasında düzenlenen bir törenle tamamlanır.
SONRADAN ÊZİDİLİK DİNİNE GEÇİŞ YOK
Êzidiler sonradan Êzidilik dinine geçilemeyeceğine ve doğuştan Êzidi olunabileceğine inandıkları için dışardan evlilik yapmazlar. Evlilikte katı bir kast sitemi vardır. Her sınıf kendi sınıfından birini eş seçmek zorundadır. Aşık olmadan önce bu gerçeği yüreklerine anlatmaları gerekir insanların. Yoksa sonu aforoz ve yaşadıkları yerden sürgüne kadar varabilir.
Êzidi geleneği Yedi Kutsal Varlığın dördünü, dört element (hava-su-ateş-toprak) ilişkilendirdiğinden; toprağa tükürmeyi ve tekme atmayı, suyun içine ve ateşe tükürmeyi yasak kılar. Êzidi inancı, marul, lahana, bamya, balık ve ceylan etini yasak kılar. Bir bilinen başka tabu da mavi elbise giyme yasağıdır.
BİRÇOK BAYRAM VE ÖZEL GÜNLERİ VAR
Êzidilerin de birçok dini pratiği, bayramları, özel günleri, düğünleri ve festivalleri vardır. Önemli günlerde kutsal mekanları ziyaret eder ve günlük ibadetler ederler. En çok bilinen Êzidi bayramı Kürtlerin Çarşema Sor olarak adlandırdığı Kızıl Çarşamba’dır. Her sene nisan ayının ilk çarşambasında kutlanır. Êzidi inancına göre Allah her sene bu vakitlerde, insanlar arasında iyiliği yaymak ve kötülükleri ortadan kaldırmak için yeryüzüne bir melek gönderir.
Êzidi yeni yılı (seresal) nisan ayının ilk çarşambası kutlanır, bu günde geceleri ateşler yakılır, aileler kurban verir, çocuklar için yumurtalar boyanır, evler birbirinden güzel çiçeklerle süslenir. Cumai Bayram Êzidi dini yılının en önemli ve merkezi olayıdır. Yedi gün sürer. Her sene 23-30 Eylül tarihleri Laleş’te bir araya gelerek kutlanır. Ermenistan Êzidilerinin de baharda kutladığı kendilerine has Saint Sergius bayramları vardır.
Çocuklar için hem vaftiz hem de sünnet geleneği vardır. Vefat eden kişinin bedeni şeyhi veya piri tarafından ahiret kardeşi huzurunda yıkanır. Dramatik bir ölüm söz konusu olduğunda hanede yaşayan kadınlar daha sonra mezarın üzerine asmak üzere saç örgülerini keserler.
Ötekilerin de ötekisine dönüştürülmüş, sofralarında yemek yemenin bile haram olduğu iddia edilen, tarifsiz kıyımlardan geçmiş Êzidilerin kaderlerinin 21. yy’da da pek değişmediğine üzülerek tanıklık ediyoruz. Yaşadıkları topraklarda rahat yüzü görmemiş Êzidiler bu sefer de radikal islamcı IŞİD terör örgütünün hedefindeler. IŞID’in zulmünden yaşadıkları yurtları terk etme zorunda kaldılar.
Êzidilerin çıralarını yakarken mırıldandığı “ Ya Xwuda ya Tavus-i Melek.. Sen doğuda, batıda, kuzey ve güneyde bulunan tüm insanlara ve sonra biz Êzidilere iyilik, barış, hayır ve huzur ihsan et” diyen bu kadim insanlar, bu mazlum inanç, bir kez daha yok olmayla karşı karşıya.
Evrensel'i Takip Et