'Ortadoğu kıyameti' ve Türkiye
Dokuzuncusu gerçekleştirilen Karaburun Bilim Kongresinin son gününde oturum başkanlığını Zafer Yörük’ün yaptığı “Ortadoğu kıyameti ve Türkiye: tarih, siyasal dinamikler ve gelecek” adlı oturum gerçekleşti. İrfan Aktan, Erhan Keleşoğlu ve Zuhal Okuyan da oturumda sunumlar yaptı.
Eda AKTAŞ
İzmir
Dokuzuncusu gerçekleştirilen Karaburun Bilim Kongresinin son gününde oturum başkanlığını Zafer Yörük’ün yaptığı “Ortadoğu kıyameti ve Türkiye: tarih, siyasal dinamikler ve gelecek” adlı oturum gerçekleşti. İrfan Aktan, Erhan Keleşoğlu ve Zuhal Okuyan da oturumda sunumlar yaptı.
“Gazze savaşlarının tarihsel arka planı ve Filistin İsrail çatışmasının dinamikleri” adlı sunumuyla Erhan Keleşoğlu, İsrail’in Filistin halkı üzerinde yaptığının yerli halkın yaşam alanının işgali olduğunu belirterek başladı. İsrail devletinin ilanından sonra Arap devletlerinin de araya girmesiyle Filistin’in parçalandığını dile getirerek “Filistin şu an hayaletler devleti. 500'e yakın köy yok edildi. Bugün yaşanan Gazze savaşında Filistinliler mülteci konumunda kendi topraklarında savaşıyor. 750 bin Filistinli mülteci olarak ortaya çıkıyor. İsrail etnik temizlik uygulamak zorunda olduğu gibi bir algısı olmasından dolayı saldırılarına hala devam ediyor “ dedi. Filistin’in gerilla savunmasını kimlik kazanımını elde etmek için başlattığını ve Oslo sürecini hatırlatan Keleşoğlu, “1988 yılında iki devletli çözüm politikasını Filistin ve İsrail anlaşmalı imzalamasına rağmen İsrail yapılan anlaşmayı hiç kabul etmemiş gibi davranarak çözümsüzlüğe giden süreçte savaşı devam ettirdi” dedi. Savaşın asıl meselesinin toprak sorunu üzerinden yaşandığına dikkat çeken Keleşoğlu, Filistinlilere ait 4 bin dönümlük toprağın İsrail tarafından istimlak edilmeye çalışıldığını belirtti.
Zuhal Okuyan ise “Filistin-İsrail: Demokratik güçlerin durumu” sunumuyla Ortadoğu’da bir çözümsüzlüğün yaşandığını, insanların birbirinden kopmuş bir durumda olduğunu, duvarın bu konuda etkilerinin olduğunu ifade ederek sunumuna başladı. Okuyan, Gazze’ye müdahale olduğunda eskiden demokratik kitle örgütlerinden çok daha fazla destek olduğunu ama son zamanlarda bu desteğin azaldığına dikkat çekerek savaş halinin alışılagelmiş bir durum haline geldiğini belirtti. Okuyan, Filistin halkının eskiden daha demokratik bir şekilde mücadele ettiğini son zamanlarda rejim değişikliliğinden dolayı kadınların artık erkeklerden ayrı yürüyerek eylem yapıp direniş gösterdiklerini dile getirdi. Filistin’de bulunan kamplara değinen Okuyan, “Kamp dediğimiz zaman aklımıza çadır alanları geliyor ama Filistin’de bu şekilde değil. 30 yıldır kurulu olan kamp alanları var ve bunlar binalarla dolu gettolar halindedir. Kamplarda İslami örgütlerin gücü daha fazla hissedilse de köylerde daha farklı bir hava esmektedir” dedi.
“Büyük güçler, bölgesel güçler ve Türkiye” sunumuyla Zafer Yörük ABD’nin 2003 yılında Irak devletine saldırmasıyla bölgede bazı rejimlerin yıkılmaya başladığını belirterek sunumuna başladı. Arap Baharı denilen sürecin Tunus’ta başlayarak Mısır'a kadar devam ettiğini hatırlatan Yörük, “Libya’yla beraber Arap Baharı iç savaşa dönüşmüş durumdadır. Suriye’de aynı şekilde iç savaşı yaşamaktadır” dedi. Suriye yaşanan iç savaşta güç olan Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) ABD ile İran arasında yapılan anlaşma ile değişim gösterdiğine dikkat çeken Yörük, “El Nusra’nın cepheye atılması ÖSO ‘nun güç olduğu yerleri ele geçirmesine neden oldu, en çok da Rojava yani kuzey Suriye’de gücünü gösterdi El Nusra. IŞİD’in 2000’li yıllarda yavaş yavaş ortaya çıktığını, ele geçirdiği bölgelerde rejimi değiştirip devlet kurarak ilerlediğini ifade eden Yörük örgütün ağır silahlar barındırdığını belirtti. Yörük “Bölgesel güçler Katar, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır olarak ayrılıyor, karşılarında İran görülmektedir. Türkiye Kuzey Irak'ta bölgesel Kürt yönetimiyle arası bozuk gibi görünse de ticari anlamda ortaklık yaparak yatırımlarının çoğunu bölgeye yaptı. Ama bu durum Türkiye için İran’ın oyuna girmesiyle uzun sürmeyecek ve Türkiye İran arasında çatışmalar olacak gibi görünüyor” dedi.
“Suriye, Irak ve Türkiye: Kürt meselesinde yeni dönemin dinamikleri” adlı sunumuyla İrfan Aktan çözüm sürecinin gidişatından öte hali hazırdaki durumun konuşulması gerektiğini ifade ederek başladığı sunumunda PYD’nin kuruluşundan bu yana yaşanan süreci anlattı. Aktan, Araplardan önce 2004 yılında Esad rejiminin PYD tarafında örgütlendikleri için Suriyeli Kürtlere yönelik katliam gerçekleştirdiğini hatırlattı. El Nusra’nın zekice bir taktikle Rojava’ya yöneldiğini anlatan Aktan “Kürtleri baskı altına almak isteyen batı ülkelerinin ve Türkiye’nin desteğini aldı” dedi. IŞİD’in Musul ve Şengal’e kolaylıkla ulaşması sebebinin Güney Kürdistan’ın devletleşme süreci olduğuna vurgu yapan Aktan, “Devletleşmek Kürtler için bir kurtuluş olmayabilir. Şu an için bu durumda en büyük örnek Güney Kürdistan’dır. Örgütlü olunmadan Ortadoğu’da yaşayabilmenin mümkün olmadığını Kürtler bu süreçte anladı” dedi.