14 Eylül 2014 10:30

Arif KOŞAR

Kurtlu yemek... 

Tarihte yeri vardır. 

Korkutmalıdır kimini... Çünkü, hızla bir isyan provasına dönüşebilir... Bazen uzun ve büyük bir sahne gösterisi; bazen kısa bir skeç...

Tarih 27 Haziran 1905... 

Rusya’da...

Potemkin Zırhlısı...

“Kurtlu ve bozuk et”ten yapılmış yemeğin önlerine boca edildiği denizciler; bagajlarına subayların baskısını, yatacak-kalkacak yerlerin pisliğini, ağır çalışma koşullarını alıp; üstüne de devrimin şemsiyesini açıp ayaklandılar. En korkusuz tayfa Vakulinhucku, isyana öncülük etti. Mürettebat Potemkin Zırhlısına kızıl bayrağı çekti ve ardından işçi grevlerinin yoğun olduğu Odessa’da demirledi.

Ünlü 1905 devrimi böyle ateşlendi... Yenildi... Ama denizciler iyi oynadı... Bir dahakine yani tam 12 yıl sonra kazanmasını bildi... Sadece maçı değil komple sahayı kazandı... Oyun moyun kalmadı. Yeni bir dünya başladı...

Yani yemek önemli... 

Bozuk yemek, bazen oyunu bozar... Tabi artıları varsa...

Halkalı’daki Tema İstanbul şantiyesindeki inşaat işçilerinin yemeği de kurtlu çıktı. Ancak Potenkim denizcileri kadar bile şanslı değildiler. 109 yıl önce verilen, kurtlu da olsa etten bugün eser kalmadı... Menüde patates vardı.

Bizim işçiye eti vermek mümkün değildi. Et pahalı, kurtlanmak bir yana, kıvamı bozulmadan patronlara sunulmalıydı... Öyle de yapıldı...

İşçiye düşen et, olsa olsa kurttu.

Ama bozuk yemek yine oyunu bozdu... Ve artılarıyla....

Kurtlu yemeğe, ağır çalışma koşullarına, düşük ücrete, sigortasızlığa karşı 3 bin Tema İstanbul işçisi yol kapattı, bazı inşaat malzemelerini yaktı, yıktı...

Ve işçiler, taleplerini tek tek kabul ettirdi... Protokol imzalandı: En basitinden ve özetinden; sigorta yapılacaktı... En asgari taleplerin bile bugün, yakıp-yıkma, ama örgütlü yakıp yıkma meselesi olduğu görüldü.

***

Bilinir...

İnsan, isyan eder...

Solcu bir propaganda gereği değil...

Öyle olduğu için...

Beğenip beğenmediğimiz, karşı olup olmadığımız, nedenini bilip bilmediğimiz, abartı bulup bulmadığımız, içinde yer alıp almadığımızdan bağımsız bir şey bu...

Bir gerçeklik...

Tarih boyunca insan, hep isyan etmiş. 

Kaçınılmaz.

İdeoloji, din, korku, endişe, kuyruk, tırsık...

Tank, tüfek, TOMA, gaz, biber, kapsül, gazete, televizyon...

CİA, MİT, it, kopuk, kontrgerilla, provokasyon...

Hukuk, guguk, düdük...

Yine de... Ve... Yine de...

İnsan isyan eder...

Böyledir...

Gerçektir...

***

6 Eylül 2014 Cumartesi... Torun Center önündeki kısık sesli konuşmalardan mütevellit bir sessizlik... 10 işçinin cesedi, asansördeki alçıpanla birlikte eksi dördüncü katta... Bir işçinin haykırışı gecenin karanlığını yırtarcasına ortalığı sarıyor. “Göz göre göre öldürdüler. Biliyorlardı o asansörün bozuk olduğunu. Kırk kere söylendi.” 

Kibir kulelerine de, patrona da, taşerona da, sendikaya da, milletvekillerine de, partilere de, hükümete de... Herkese sövüyor. “Şimdiye kadar neredeydiniz” diye soruyor.

İş işten geçmişti... 

Ama işte... 

İnsan isyan eder bazen...

Başkasından yardım beklemek yerine...

Kendi derdini kendisi çözmek üzere harekete geçtiğinde...

Tarih boyunca olduğu gibi... 

Ve...

Örgütlü olunca kazanmak üzere...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et