Sahaflar: Bu iş tutkuyla yapılır
Mısra BELGE
İstanbul
Bu sene sekizincisi düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali 17 Eylül’de başladı. Tepebaşı’da TRT binasının otopark alanında düzenlenen festivalin sekizinci yılına 70 sahaf katılıyor. Binlerce kitabın yanı sıra, eski dergiler, kartpostallar, afişler, posterler ve kitaplar, levhalar ve mektuplar gibi sayısız örnek bulmak mümkün festivalde. Alanda ilerlerken kitapların büyüsüne kapılma hakkımızı saklı tutarak, bu işi yapan, hayatını kitaplara adamış sahaflarla festivale ve Türkiye’de sahaf kültürüne ilişkin sohbet ettik. Sahaflar arasında en net ortak yargı, bu işin bir gönül işi olduğu; “Derdiniz paraysa, bu işte o yok!”
PLAK VE POSTERLER DAHA ZOR BULUNUYOR
Aslıhan Pasajı’ında bulunan Doğa Kitap’tan Selma Güner, öğretmen kökenli olduğunu ve hayatının hep kitaplar arasında geçtiğini anlatıyor. Eskiye kıyasla plakların, posterlerin daha güç bulunduğunu ama bu yönde olan ilginin hâlâ devam ettiğini söylüyor.
KİTAP AŞKI OLMAZSA AYAKTA KALAMAYIZ
Cevat Besi ise, yine Aslıhan Pasajı’nda Senan Sahaf’tan. Besi 17 yıldır kitapların içinde olduğunu, 10 yıldır da sahaf olduğunu söylüyor. “10 yıldır İstiklal Caddesi’nde ondan fazla kitabevi kapandı. Sahaflar da benzer şekilde büyük zorluklar yaşıyor. “Kitap aşkı olmasa ayakta kalamayız. Ancak inatla ayakta kalıyoruz. Görüşmüşsünüzdür, çoğu sahaf birçok dil bilir. Birikimlerini satmaya kalkarlarsa çok da rahat yaşarlar. Ama bunu tercih etmiyorlar. Sahaflık tutkuyla yapılabilen bir iş. Bu nedenle devletin ve toplumun desteklemesi gerekiyor sahafları.” diye anlatıyor. Beyoğlu Sahaf Festivali’nin kendilerine “nefes aldıracağını” söylüyor: “Dükkanda bir satıyorsak, burada iki, üç satıyoruz. Bu da bizim üç beş aylık dükkan kirasını kapatmamıza yarayacak. Bize nefes aldıracak, belki bizi bir sene daha ayakta tutacak.” diyor.
KALABALIĞA AŞİNA DEĞİLİZ
Orhan Cevdet, sohbet ettiğimiz diğer sahaflar gibi Aslıhan Pasajı’nda yer alıyor. 25 yıldır kitapların arasında olduğunu söylüyor Orhan Cevdet. Bu işe ilk olarak Beyazıt’ta kitap satarak başlamış. 25 yıl içinde insanların sahaflara yönelik ilgisinin dönüşümünü şu sözlerle aktarıyor bize: “Tabii eskiden beri insanların çok fazla ilgisini çeken bir meslek yapmıyoruz. Eskiden de kitaba yönelim azdı, şimdi de öyle. Ama eskiden biraz daha fazla, meraklı, koleksiyoncu gibi insanlar vardı. Örneğin şu yayınevinin kitaplarını toplayayım, ya da şu dergiyi takım yapayım derdine düşebiliyorlardı. Şimdilerde bazı şairlerin kitaplarının ilk baskılarını aramaya başladılar. Özetle her dönem kendine göre bir takım şeyler üretiyor.”
SERMAYE ESKİ KİTAP İŞİNE GİRMEZ
Beyoğlu’da son zamanlarda kapanan kitapçı ve yayınevlerinden sohbet ederken, bunu sermaye sahiplerinin rant kavgası olarak görüyor Orhan Cevdet. Sermayenin yeni kitap satan dükkanlara el atmasının çok daha kolay olduğundan bahsediyor bize: “O piyasa başka bir şeye dönüştü. Üretim yapan bir fabrika gibiler, zincir kitapevleri gibi. Bu müdahaleyi yeni kitap satan yayınevlerine yapması mümkün sermaye sahiplerinin. Ama eski kitap işine giremezler. Çünkü bu 10 kişiyi görevlendirip ‘Hadi şurada büyük bir mağaza açıyoruz’ diyerek yapabileceğiniz bir iş değil.”
Öte yandan yeni kitap satan yayınevlerinin kapatılmasını “Kurunun yanında yaş da yanar” diyerek özetliyor Cevdet. Zira ona göre, bu kitapçılara yönelik bir tutumdan ziyade sistemin sorunu ve bu küçük esnafı vuruyor. “Kitapçıların yanında diğer ufak tefek esnaflar da kayboldu çünkü. Eskiden Beyoğlu’da sadece kravat satan dükkanlar vardı. Onlar da kayboldu. Yani böyle bir rant dönüşümü mevcut. Ferhan Şensoy’un “Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı” diye bir oyunu vardı. Aynen o durumdayız bizler de.
Yalnızca kitap sevgisiyle ve kitapla bir arada olarak huzur duyan bir meslek kolu olan sahaflar, Beyoğlu Sahaf Festival’i kapsamında 7 Ekim’e dek kitapseverleri bekliyor.
Evrensel'i Takip Et