2 Ekim 2014 18:56

Elif ERGİN
İstanbul Üniversitesi


Siyaset üniversitenin karşısında değildir. Siyaset kurumu üniversite kurumuyla kopuk değildir Hiç kimse üniversitelerde düşünce özgürlüğüne sınırlama getiremez.

Bu cümleyi Başbakan Ahmet Davutoğlu 19 Mayıs Üniversitesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada kurdu.

Davutoğlu bu konuşmayı yaparken İstanbul Üniversitesi’nde de yüzleri kara peçeli IŞİD destekçisi bir çete; “Bugün sizi öldürmeye geldik” diye naralar atıyordu. Davutoğlu, ya Türkiye’nin başbakanı değil de Norveç’in başbakanı olduğunu sanıyor ya da dış politikada yapmayı sevdiği gibi inanmamızı istediği bir hayali gerçekmiş gibi anlatıyor... Oysa gerçek başka, tıpkı Ortadoğu’nun lider ülkesi Türkiye’nin ‘liderliği’ gibi.

AKP’nin iktidarı boyunca uyguladığı politikaları soktuğu kılıfın üzerinde yazanlara bakalım; Özgürlük, demokrasi vs. Eğitim sisteminin bütünüyle gericileştirildiği, burjuvazinin ağzından çıkacak her bir söz ve istek dikkate alınarak biçimlendirildiği bir dönemde hükümetin başından da bundan başka bir açıklama beklemek şaşırtıcı olurdu.

TENCERE YUVARLANMIŞ KAPAĞINI BULMUŞ

Toplumu yeniden düzenlemenin ve bunun için getirilen uygulamaların adı şimdi ‘Yeni Türkiye.’ Böylesi bir ‘Yeni Türkiye’nin üniversiteleri de başbakanın kendi deyimiyle hükümetin politikalarından bağımsız değil elbette. İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan olay topyekün bir eğitimin yeniden biçimlendirilmesinde ortaya çıkan uç bir örnek. Ne diyelim ‘Yeni Türkiye’nin üniversiteleri yuvarlanmış kapağını bulmuş; Gerici, dinci çeteler!

Ahmet Davutoğlu’nun esasında tarif ettiği üniversite de budur. Ancak o AKP iktidarının geleneği olduğu gibi gerçekte olanı süslü laflarla saklamayı ‘demokratik ve özgür üniversite’ diye sunmayı tercih ediyor. Oysa bizler bu süsleri çok basit birkaç örnekle kaldırıp çöpe atabiliriz. Madem hükümet cenahı soru sormayı çok seviyor, bizim de onlara birkaç sorumuz var.
Düşünce asla yasaklanamaz dediğiniz üniversitelerde, soruşturma açılan, fişlenen, istifa etmeye zorlanan akademisyenler sizin özgür üniversitenizin parçası değil midir? Öğrenci temsilcilik seçimleri demokratik üniversitelerde de Ak Gençlik’in eline anahtar teslim şeklinde mi verilir? Rektörler atama usulü mü gelir? YÖK yasa tasarılarıyla bilim burjuvazinin çıkarı için mi şekillendirilir? Üniversitelerde konferans salonları şirketlere kiralanırken üniversitenin kendi kulüplerine ‘yer yok’ cevabı mı verilir? Sorularımızı çoğaltabiliriz. Çoğalttıkça da karşımızda nasıl bütünlüklü bir planın olduğunu görebiliriz. Bu plan geleceğimizi ipotek altına alma ve gençliği tüm bu saldırılara karşı boynunu giyotine uzatmasını sağlama planıdır.

YÖNTEMİ BİZ BELİRLEYELİM

Ama bizim ne o giyotine girmeye ne de geleceğimize kurulan ipoteği kabul etmeye niyetimiz var. Akademisyeniyle, öğrencisiyle, emekçisiyle birlikte hareket etmeye ve parasız, bilimsel demokratik eğitim talebi etrafında olabildiğince sıkı ve hızlı örgütlenmeye, kenetlenmeye ihtiyacımız var. Bu kenetlenmekten kasıt AKP’nin yaptığı gibi kendi kitlesini mobilize etmek  olmamalıdır. Sermayenin ve hükümetinin saldırılarına karşı kullandığımız yöntem geniş gençlik kesimlerinin mücadeleye atılımının önünde engel yaratacak bir tarzda olursa bile bile lades demiş oluruz.

Görünen o ki eğitim yılının açılmasından genel seçimlere kadar geçecek sürede hükümet ‘Yeni Türkiye’ yolunda bize karşı ‘yeni’ cepheler açacak. Biz bu cepheler karşısında ne kadar güç biriktirirsek o kadar elimizi güçlendirmiş ve bu satranç tahtasında mevzi kazanmış olacağız.

Bu yazıda ‘Yeni Türkiye’nin üniversiteleri üzerine kısa bir giriş yaptık. Bundan sonra daha farklı pencerelerden tartışmalar yürütmeye devam edeceğiz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et