4 Ekim 2014 07:00

Eda YILDIRIM
İstanbul

Ankara’da 12 Eylül 1994 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin davasının; hem askeri darbenin hem de kaybedilişinin yıl dönümü olan 12 Eylül’de zaman aşımından düşürüldüğü ortaya çıktı.

Ankara Terörle Mücadele Şube (TMŞ) Müdürlüğü tarafından Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) yöneticisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Bilgin’in, işkence gördüğüne dair tanık ifadeleri bulunmasına karşın, soruşturma savcısı ne o dönem TMŞ’de görevli polisleri ifadeye çağırdı ne de haklarında herhangi bir iddianame hazırladı.

Konuyu Evrensel’e değerlendiren dava avukatlarından Kamil Tekin Sürek, yargının ve polisin soruşturma sürecinde herhangi bir çaba sarf etmediğini belirterek, “Kenan Bilgin’in gözaltına alınıp alınmadığı, kayıp olup olmadığının doğruluğunun araştırılması için savcılık polise yazı yazıyor. Polis cevap bile vermiyor. Yani polis Bilgin’in gözaltına alındığını kabul etmiyor. Fail de polis, failleri yakalayacaklar da polis olacağı için araştırma yapmak istemediler” dedi. Sürek, faili meçhul davalarının zaman aşımına uğratılmasının gelecekte yaşanabilecek katliamlara da zemin hazırladığını kaydetti.

10’DAN FAZLA TANIK İFADESİ VARDI

Kenan Bilgin davasıyla ilgili 1994 yılında başlatılan hukuki süreçten sonuç alınamayınca dava 1996 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşındı.

Üstelik AİHM güçlü delillere rağmen hâlâ faillerin bulunamaması nedeniyle Türkiye’yi mahkum etti. Sürek, AİHM’nin de Türkiye’yi mahkum etmesine neden olan delilleri şöyle anlattı: “10’dan fazla tanık ifadesi var. Gözaltına birlikte alındığı arkadaşları Kenan’ı gördüklerini, ağır işkence gördüğünü, işkence nedeniyle sağlık durumunun kötü olduğunu hatta öldürüleceğini anladığı için hücre koridorunda ‘Benim adım Kenan Bilgin. Dersimliyim. Beni burada öldürmek istiyorlar’ dediğini duymuşlar” dedi. Yine kardeşi İrfan Bilgin, Kenan’ın Gölbaşı Polis Merkezinde öldürüldüğüne ilişkin bir telefon ihbarı aldı” dedi.

AİHM heyetinin de Ankara TMŞ’ye gelerek burada tanık ifadeleri doğrultusunda incelemeler yaptığına dikkat çeken Sürek, “Bu incelemede tanıkların söylediklerinin doğruluğunu tespit etti. Mesela tanık diyor ki ‘Şu numaralı hücredeydim. Kenan da şu numaralı hücredeydi. Kapının şu aralığından görüyordum.’ Heyet belirtilen hücrelerden seslerin duyulabileceği ve yine belirtilen aralıktan koridordan geçenlerin görülebildiğini tespit etti” diye konuştu. 

‘AKP SAMİMİ DEĞİL’

AKP’nin ‘faili meçhul’ cinayetlerin faillerinin yargılanacağına ilişkin pek çok vaatte bulunduğunu hatırlatan Avukat Kamil Tekin Sürek, “AKP bu konuda samimi olsa Gölbaşı’da belli yerlerde araştırma yapabilirdi. Ergenekon davası için pek çok yeri kazdılar, silahlar buldular. Gözaltında kaybedilenlerin davalarında ise araştırma yapmadılar. Ama hükümet ve yargının bu konuda adım atma gibi bir niyeti yok” dedi.

KAYBOLDUĞUNA İNANIYORUM AMA...

AİHM yargılaması ve tanıkların ifadesiyle de Kenan Bilgin’in kaybedildiğinin teyit edildiğini ancak buna karşın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvurulardan hiçbir sonuç alınamadığını ifade eden Sürek, “Bilgin’in kaybedildiği gün Ankara Terörle Mücadele Şubesinde bulunan polislerin bilgileri Ankara Emniyetinde var. Ama gerek savcılık gerek polis failleri yargılamamakta ısrar etti.” diye tepki gösterdi. Türkiye’de sadece bir gizli tanığın verdiği ifade üzerinden büyük davalar açıldığını söyleyen Sürek, “Ama Kenan Bilgin’in olayında 10’dan fazla tanık olmasına karşın ne Kenan Bilgin’in gözaltına alındığı 12 eylül 1994 tarihinde Ankara TMŞ’de görevli polislerin ifadesi alındı. Ne de savcılık haklarında herhangi bir iddianame hazırladı” dedi.

Genel olarak bütün faili meçhul cinayetlerde zaman aşımının bir tehdit olarak uygulandığına vurgu yapan Sürek şöyle devam etti: “Ancak Kenan’ın davasında özel bir durum var. Olayı soruşturan savcı soruşturmadan çekildikten sonra AİHM’de ifade verdi. İfadesinde ‘Kenan Bilgin’in gözaltına alınıp kaybedildiğine inanıyorum. Polis onlarca insanı kaybetti’ diyor. O zaman inanıyorsan iddianameyi hazırlayacaksın. Polislerin ifadesini alacaksın.”

Sürek, bundan sonrası için ancak yeni bir delil olması durumunda davanın yeniden açılabileceğini ya da devam eden Ergenekon davasıyla bağ kurulması halinde davanın yeniden açılabileceğini söyledi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et