Laik ve demokratik eğitim için mücadeleye
Eğitimdeki anti-laik uygulamalar, ilköğretimde başörtüsü, imam-hatip okulları/sınıflarına yönelik bir yazı yazmak üzere klavyemin başına oturduğumda sokaktan geçen bir anonsla irkildim. “… düğün salonunda akşam sekiz ila gece on bir arasında tüm bay ve bayanlara” yapılan bir davet; ardından da bir ilahi ile anons yapan aracın uzaklaşması. Kur’an hediye edilecek, ilahiler okunacak bu etkinliğin konusu “Aile Saadeti ve Tasavvuf”muş. Balçova’nın oldukça yabancı olduğu bir sahne doğrusu. Balkon ve pencerelerde benim gibi şaşkın birkaç komşuyla göz göze geldik.
Bazen gereğinden fazla iyimser olabiliyor insan. İzmir’in merkezinde yaşamanın verdiği bir duygu olsa gerek; ülke gerçeklerini bilsek de hükümet politikalarını izlesek de yanı başımızda hissetmeyince ne kadar bilincinde olsak da uzağında kalabiliyoruz demek ki.
“Şaşkın” dedim kendi kendime. Siyasi kadrolaşma almış başını gitmiş; Eğitim-Sen’e üye tüm idareciler görevden alınmış; Balçova’nın bir ilköğretimine dahi imam-hatip sınıfı açılmış ve üstelik buna karşı imza toplayan (ÖVDER adına izin alındığı halde) velilere İmam Hatip Dernekler Başkanı, İmam Hatip Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürü müdahale etmiş… Sen bunları bilmez misin ki şaşırıyorsun… Yıllardır yürütülen mezhepçilik, IŞİD’in beslenmesi, kadın-erkek öğrencilerin yurtlarının ayrılması, öğrenci evlerine yapılan kızlı-erkekli baskıları, ilköğretim ve lise kitaplarındaki İslamcı-milliyetçi içerikler vs… bunları bilmez misin de şaşarsın?
Aslında şaşkınlık değil de korku ve kaygıların artması demeliyiz bu duruma. Çok ciddi tehditlerle karşı karşıyayız. Tüm kapitalist ekonomi politikaları, tüm toplum üzerindeki faşizan baskı ve uygulamalar yanında kadın olmak, kız çocuğu olmak, kız çocuğu sahibi olmak ayrı ayrı çok zor gerçekten. Şimdi benim kızlarım başörtüsü takmadığı için etiketlenme/dışlanma durumuyla karşı karşıya kalacak; bu nasıl bir zihniyet ki küçücük kız çocuklarını erkeklere karşı tahrik unsuru olarak kapatma gereği duymakta ve ondan ötesi geleceğini dini ideoloji ile belirlemekte. Genç zihinleri örgütlemekte...
Evet, onlar da bizim kadar biliyorlar ki gençlik gelecektir; kadın örgütlenmeden toplum örgütlenemez…Bunun içindir ki politikaları kadınlar ve gençler üzerine. Oysa ki kapitalist sistemin kadınlara ve gençlere işsizlik, yoksulluk, baskı ve şiddetten başka verebileceği hiçbir şey yok. Kadınları yoksulluğa, şiddete, katliama, baskılara karşı dayanışmasını sağlayacak; gençleri laik-demokratik eğitim talepleri etrafında birleştirecek bir mücadele yolunu örgütlemek bugün çok daha acil bir görev.
Günseli Uğur- İzmir
Evrensel'i Takip Et