Kışkış cinler kışkış
Ben küçükken Yalova’da tek katlı bir evde otururduk, ön bahçede iki kavak ağacı, arka bahçede de elma, armut, bir de bir türlü meyve vermeyen bir fındık ve iki gül ağacı vardı...
Esen AKTAŞ
Ben küçükken Yalova’da tek katlı bir evde otururduk, ön bahçede iki kavak ağacı, arka bahçede de elma, armut, bir de bir türlü meyve vermeyen bir fındık ve iki gül ağacı vardı. Hıdrellez’de mahallenin kadınları gül ağacının dibine dileklerini yazar gömerlerdi. Ahanda itiraf ediyorum, ben kazıp çıkarırdım o kağıtları! Ama ne yazdıklarını bilmezdim, çünkü okuma yazma öğrenmemiştim henüz. Hala merak ederim acaba ne yazmışlardı diye…
Annem bahçede ağaçta karga gördüğünde panikler ve kovalardı. Karganın ötmesini uğursuzluk sayardı. Haa tabi bir de çok güldük mü mutlaka büyüklerden biri uyarırdı “bize gülmek iyi gelmez, başımıza bir şey gelir” diye. Ne çok hurafe, batıl inanç var...
Mesela bir evde ilk defa gece yatıya kalan bekar kadının yastığının altına ev sahibi anahtar koyar, gece rüyasında evleneceği kişiyi görsün diye. Ama misafir bilmemeli anahtarın konduğunu. Bunlar keyifli ve eğlenceli kısmı, günü sohbeti renklendirmek için çerezlikler diyelim hadi...
Ama bir de kadınları canından bezdiren inançlar var ki sormayın gitsin, çocuğu olmadığı için turşu bile kurdurulmayan kadınlar var mesela. Çocuğu olmayan kadının kurduğu turşunun bereketsiz olacağına inanılır çünkü. O kadın yeni doğan bebeği görmeye gidecekse bebeğe gözlerini şaşı yapıp burnunun ucuyla bakmalı...
Gece gece tırnak kesme melekleri kaçırırsın, soğan kabuğunu yakma için de melekler saklanır, gece gece toprağa sıcak su dökme melekleri yakarsın, ıslık çalma şeytan gelir, ayakkabını ters giyinirsen şeytan seni yoldan çıkarır. Arife günü dikiş dikilmez, eğer dikersen ve ölmüş çocuğun varsa onun derilerini dikersin. Gece gece sakız çiğnersen ölü eti çiğnersin. Gece ev süpürürüsen kıtlık olur, Cuma günü süpürürsen meleklerin kanadını kırarsın, güneş battıktan sonra süpürürsen uğursuzluk olur, aynayı kırarsan 7 yıl uğursuzluk demektir.
Kız çocuğun regl olduysa ona bir tokat atacan, hatta yakın tüm kadın akrabalar atacak ki yanakları al al olsun. İşin içinde kadın oldu mu şiddet olmadan olmaz olmaz arkadaş... Eee şeytanın işi gücü kadındı ne de olsa “kadın eşittir şeytan”…
Düşünsenize hurafelerin çoğu kadın üzerine, evden çıkan erkek işe giderken önüne kadın çıkarsa yandı, bütün gün işi ters gider. Eve sabah sabah kısa boylu kadın gelirse de uğursuzluk getirir, artık dua edeceniz kısa boylu tanıdık olmasın diye. İlk çocuğunu kaybeden kadın, sonraki doğacak ilk çocuğuna Satı ya da Satılmış adını verecek ve bir yatıra gidip bunu sana sattım diyecek, yoksam onu da kaybedebilir. Adet olan kadın akşam ezanından sonra turşu çıkartırsa o turşu bozulur, sebze bahçesinden de geçmemeli yoksam bahçe kururmuş. “Otur evinde çıkma bi yere yoksa dünyanın sonu bile gelebilir” demedikleri kalmış. Kız çocuğu akşam ezanında merdiven altından geçerse kısır olurmuş, aş eren kadın aş erdiğinde kime bakarsa çocuk ona benzermiş. Kısacası hekime, doktora bilime ihtiyaç yok, yan yatsan da çamura batsan da ya kısır olursun ya evde kalırsın, ya çocuğunu kaybedersin... Beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur. Olur da olur...