Hayvanlarda antibiyotik kullanımı bizi hasta ediyor
Yakında gazete sayfalarında bir ölüm nedeni olarak bu cümle yazabilir. Dünya Sağlık Örgütüne göre, endüstriyel et üretiminde fütursuzca kullanılan antibiyotikler yüzünden bakteriler, tedavisi en basit hastalıklarda kullandığımız ilaçlar için direnç geliştirmeye başladı. İlaçlar artık hastalıklar karşısında çaresiz kalabilir ve sağlık sorunları ölümcül hale gelebilir.
Sinem UĞURLU
İstanbul
“Soğuk algınlığı nedeniyle öldü”
Yakında gazete sayfalarında bir ölüm nedeni olarak bu cümle yazabilir. Dünya Sağlık Örgütüne göre, endüstriyel et üretiminde fütursuzca kullanılan antibiyotikler yüzünden bakteriler, tedavisi en basit hastalıklarda kullandığımız ilaçlar için direnç geliştirmeye başladı. İlaçlar artık hastalıklar karşısında çaresiz kalabilir ve sağlık sorunları ölümcül hale gelebilir.
Türkçeye çevrilen ve endüstriyel et üretiminin insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen Et Atlası’nın bir bölümünde hayvanlarda kullanılan antibiyotiklere değiniyor.
Atlas da, fabrikalara kapatılıp, önlerine yem verilerek üretilen hayvanlarda neden antibiyotik kullanıldığının da cevabı veriliyor.
Birincisi; hayvanların, kesimhaneye gelene kadar geçirdikleri süreçte hayatta kalmalarını sağlamak. Diğeri ise, çabuk büyümelerine yardım etmek.
Dirençli hale gelmiş bakteriler bu hayvanlardan insanlara, fabrikalardan yayılarak toprağa, havaya ve suya karışması yöntemiyle geçebiliyor. Ama en önemlisi, doğrudan etin kendisinden gıda zinciri yoluyla geçmesi. Bakteriler kesimhanede eti ele geçirerek mutfağımıza kadar ulaşabiliyor. Hem de pek çok antibiyotiğe kaarşı güç kazanmış olan bakteriler! Artık onları durdurmak için pek çok ilaç işe yaramayabilir.
SÜPERMARKET ZİNCİRİNE MERHABA
Mahalle kasapları, neredeyse tarih oldu. Etler artık, 0-4 derece arasında soğutulmuş bir halde kesimhaneden çıkıp süpermarketlere ulaşıyor. Süpermarketteki ürünlerin taze kalmasını sağlamak için, havaları alınarak paketleniyor. Paketin içine de oksijeni artırılmış bir gaz basılarak sığır ve domuz etlerine taze bir görünüm veren kırmızı rengi almaları sağlanıyor. Bu sayede birkaç gün depoda kalmış olsalar dahi renklerini kaybetmiyorlar. Elbette etin süpermarketlerde bu kadar yaygınlaşmasıyla birlikte süpermarket zincirleri birbirleriyle de rekabete girdi. Peki bu rekabet gıda güveliğini nasıl etkiledi? Hormon kullanılarak üretilmiş ya da hatalı etiketlenmiş et skandallarına pek çok kez tanık olduk. Et Atlası’nda yer alan bilgilere göre; Güney Afrika’da dana eti yerine eşek, keçi ve su mandası, Avrupa’da ise yine dana eti etiketiyle at etinin tabaklarımıza geldiği ortaya çıktı. Hindistan’da ise kaçak kesilen sığırlar manda eti olarak etiketlenip satıldı.