Dikkat bu uyduruk bir tarihtir!
Bir kitabın başında “Bu kitapta okuyacaklarınızın tümü uydurmadır. Düzmecedir. Palavradır. Adlar da, tarihler de, olaylar da gerçek değildir. Düş ürünüdür. Sondaki kaynakça bile” notunu görseniz, ne düşünürsünüz? Kitabı hemen alıp okumayı mı, yoksa kitaptan uzak durmayı mı?
Sennur SEZER
Bir kitabın başında “Bu kitapta okuyacaklarınızın tümü uydurmadır. Düzmecedir. Palavradır. Adlar da, tarihler de, olaylar da gerçek değildir. Düş ürünüdür. Sondaki kaynakça bile” notunu görseniz, ne düşünürsünüz? Kitabı hemen alıp okumayı mı, yoksa kitaptan uzak durmayı mı?
Okurlarımız ilk olasılığı seçerek kitabın ilk baskısını bitirmişlerdi ben bu satırları yazarken. Ülkü Tamer’in Tarihte Yaşanmamış Olaylar kitabının ikinci baskıyı yapmasını bekliyoruz şimdi. Dilerim Can Yayınları okurlarını çok bekletmez.
Tarihte Yaşanmamış Olaylar’la ilgili ilk soruyu yanıtladık ama ikinci soruyu sormadık henüz. Ülkü Tamer bu yaşanmamış olayları neden yazmış? Şöyle yanıt veriyor:
“Tarihle ilgili öylesine ‘inanılmaz ‘ yapıtlarla karşılaştım ki , yabancı bir takma adla benzer şeyler yazmak geldi içimden. ‘Parodi’ demiyorum- zaten parodi gibiydi onlar. İkisini yazıp öyle yayımladıktan sonra bu uğraşın beni keyiflendirdiğini gördüm. Kendi adımla sürdürmeyi istedim.
Sonunda Tarihte Yaşanmamış Olaylar çıktı ortaya. Kitapçı raflarındaki kimi yapıtlara bakarsanız, bunların daha gerçek olduğunu düşünebilirsiniz.”
Ülkü Tamer, iyi bir şairdir. Düş dünyası geniştir. Ben yazdığı öykülerde yer alan anlatımlardan da, (mesela Mısırlılar kedileri neden kutsal saydılar) öykülerdeki şiirsel metinlerden de ayrı tat aldım:
“Oogna Mbuti gölün üstünde yüzerdi
Tbumjadara onu kendine kattı şimdi
Oogna Mbudi toprağı değiştirdi
Ama suyun değişmemesi için suya gitti
Oogna Mbudi artık gölün dibinde yatıyor
O da Tbumjadara oldu, ama su yüzüne çıkamayacak
Belki biz uyurken çıkacak geceleri
Esintiye karışıp saçlarımızı okşayacak”
Bu şiir bir yöreyi üç yüz otuz ay doğumu boyunca yönetmiş bir Afrikalı öndere köyün delisinin yaktığı destan. “Bu süre içinde kimseye haksızlık edilmedi, kimsenin canı alınmadı, malına el konulmadı. Küçükler sevildi; gençlere yönetimde sorumluluklar, yetkiler verildi; yaşlılar sayıldı, korundu, bakıldı. Belki dünya tarihi boyunca yaşanılan en uzun süreli huzur dönemiydi bu .”
Her köyün kendi kendini yöneteceği, erkeklerin iki eşten fazlasını alamayacağı, her köyde artık balığa çıkamayacak kadar yaşlı erkeklerle tutulan balıkları pişiremeyecek kadar yaşlı kadınların barınabileceği büyük birer kulübe yapılacağı kararları gerçekleştirilmişti o zamanlar.
Ülkü Tamer yalnızca huzur dönemlerinin masallarını anlatmamış bize. Çin Hanedanlarından birinin kurucusunu da, “yerli” bir kızın sevdasını da anlatmış. Kitap kadar “kaynakça” da keyifli. Kaynakçadaki kitapların adlarının uyduruk bir Osmanlıcayla ya da uydurukçayla yazıldığını anlayıp tercüme ettiğinizde: Kedilerin öfkesi (Gazab-ül Pisik), Zoi soslu musakka, Makineli tüfekler ve Rusça konuşan papağan ... Hele epey ciddi bir kaynak gibi görünen Rusça bir kitabın adının da uyduruk olduğunu sezdiğinizde, “Prudovski, İvan Petrov, Nyet, Nyet, Da, Nyet! (hayır, hayır evet, hayır) (Petrograd, NCCP, 1912) “
bundan sonra okuyacağınız kitapların kaynakçalarına da güveniniz kalmayacağını garanti edebilirim.
* Tarihte Yaşanmamış Olaylar,
Ülkü Tamer,
Can Yayınları, Öykü,
94 sayfa 10 TL.