‘Sanat özgürlükle yapılacak bir olgudur’
Devlet Tiyatroları Oyuncusu ve Kültür Sanat Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Tazebaş ile DT’deki sansür iddialarını, TÜSAK’ı ve istifasının ardından Mustafa Kurt’a yöneltilen suçlamaları konuştuk.
Elif Ekin SALTIK
Ankara
Devlet Tiyatrolarında yaşanan sansür, Mustafa Kurt’un istifası ve TÜSAK’ı destekleyen Nejat Birecik’in DT’ye genel müdür vekili olarak atanmasının yankıları tazeliğini koruyor. Diğer yandan TÜSAK yasa tasarısının Nejat Birecik döneminde hayata geçirileceği söylentileri gündemi meşgul ediyor. Mustafa Kurt’un istifasında bardağı taşıran son damlanın İstanbul DT’de oynanan “Güneş Batarken Daha Büyük” oyununun Bakanlıkça sansürlenmek istenmesi olduğu ifade edilmiş, Kurt’un Bakanlığın ortaya koyduğu TÜSAK yasa tasarısına karşı çıkmasından kaynaklı hedefe konulduğu konuşulmuştu. Nejat Birecik de henüz DT Genel Müdürlüğü koltuğuna oturmamışken bir araya geldiğimiz Devlet Tiyatroları Oyuncusu ve Kültür Sanat Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Tazebaş ile DT’deki sansür iddialarını, TÜSAK’ı ve istifasının ardından Mustafa Kurt’a yöneltilen suçlamaları konuştuk.
BU KURUMDAHİÇBİR SANATÇI TÜSAK’I KABUL ETMEZ
DT’deki oyunlara uzanan hatta provalara kadar indiği öne sürülen sansür ve baskı haberleri var. Sansür söylentileri için ne diyeceksiniz?
Kültür ve Turizm Bakanlığının içinde gerçekten bir edebi kurul oluşturuldu mu, hangi kıstaslar var bilgi edindirmeden bunu soracağız önce. Ayrıca zaten Devlet Tiyatrolarının bir edebi kurulu var. Oynanan bütün oyunlar kurula sunulur, o kuruldan geçtikten sonra oynanır. Sansür olayı başlı başına bir sorun ki, neye göre, kime göre ve nasıl şekillenir bilmiyoruz. Oyunların neden sansürlendiğine dair Bakanlıktan bir açıklama da yok. Bakanlık sansür haberlerini ne reddediyor ne de kabul ediyor.
Hükümete yakın basın organlarında Mustafa Kurt’un bir taciz olayı nedeniyle istifa ettiği söylendi. Bir taraftan da Kurt’un TÜSAK’a karşı çıktığı için üzerinin Bakanlık tarafından çizildiği konuşuluyordu. TÜSAK’ın tam olarak ne olduğuna dair hâlâ bir belirlilik yok...
Mustafa Kurt’un istifası taciz olayı diye adlandırıldı ama bu böyle değil anladığımız kadarıyla. Mustafa Kurt’un TÜSAK’a karşı çıkışından kaynaklı zaten görevden alınacağına dair söylentileri değerlendirdiğimizde de bu kurumda çalışıp da TÜSAK’ı kabul edecek sanatçı bulamazsınız. Olmamalıdır da. TÜSAK’ın ne olduğunu kimse bilmiyor. Bakanlık yalnızca bir mail adresi verdi görüş bildirmek için. Belirsizlikler var.
‘İLERİ DEMOKRASİ’DE DEMOKRASİ YOK
Mustafa Kurt’un gitme süreci, bu olayların çıkışı biraz manidar. uzun yıllar bu kurumlarda çalışmış, bu kurumlara emek vermiş insanları tacizci, kaçakçı diye nitelendirmek kişiyi rencide edeci bir hal alıyor ne yazık ki. Bizler sanat yapmaya çalışıyoruz. Beğenilir, beğenilmez kriterleri vardır ama sansür o kadar ilginç ki sizin görüşünüzden olmayanları reddediyorsunuz. Fazıl Say’ın eserleri hangi gerekçeyle repertuvardan çıkartılıyor belli değil. Fazıl Say iktidarı eleştiriyor, muhalif bir duruşu var evet ama bu mudur gerekçe? Eserlerinin çıkartılışı ile ilgili net bir açıklama yok.
Oyun provalarından dahi görüntü istendiğine dair neler diyeceksiniz?
Biz zaten provalardan görüntüler alırız. Yani Devlet Tiyatroları her mekanizmayı kendi içerisinde barındıran bir kurum. Ben artık para vererek aldığım bir kanalda bile sansür görüyorum. Devlete ait olmayan kurumlar da kendi mekanizmalarını kurmaya başladılar. Çünkü ileri demokrasi denilen bu yapı içinde demokrasi yok.
SANAT SANSÜR KALDIRMAZ
Türkiye’de sanat yapmanın zorlukları neler?
Sanat kurumları zor bir dönemden geçiyor, Türkiye’de sanat yapmak zaten zor. Getirmeye çalıştıkları sistemle de herkesi sindirmeye çalışıyorlar. Ben hem sendikacı hem bu kurumun çalışanı olarak biliyorum ki Türkiye’nin her yerine turne yapar. Kolay şartlarda büyük paralarla çalışmazsınız. Çok zor şartlarda sanat yapar sanat getirir. Siz de her şeyi denetleyeceğim baskısıyla ortaya çıkarsanız bu sanat için geçerli olmaz. Sanatı da denetlemeyin deriz. Sanat zaten insanların kendilerini özgür hissettikleri şekilde yaptıkları bir şeydir. Özgür bir ortamda çıkar sanat denen şey. Sanata da her şeyi denetleyeceğim düşüncesiyle yaklaşmamak gerek. Bu kurumların kendi mekanizmaları işlesin, buna izin verin. Bu yapılar hassas yapılardır ve dağıldı mı toparlamak çok kolay olmaz.
‘DEMOKRASİ DEĞİLMİYDİ AMAÇ?’
Özel tiyatroların birçoğu da Gezi’ye destek verdiklerinden dolayı zaten çok güdük olan devlet yardımını alamadı. Daha çok demokrasi değil miydi amaç, o insanlar gerçekten demokrasi istiyorlardı.TÜSAK bu yapıları mahvedip, yok edecek. Bakanlık her ne kadar bunu kabul etmese de bu kurumların tiyatro icra edilen bu binaların, salonların nasıl kullanılacağı hiç belli olmayan bir yapıya gidecek. Antalya Film Festivalinde yaşanan sansür, heykeli kaldırtmak, resmi kaldırtmak... her şeyin sahibi ben gibi davranırsan bu; demokrasi, özgürlük olmuyor düpedüz sansür oluyor ve sansürle sanat kavramları yan yana gelmez. Bir sendikacı olarak söyleyeceğim de; sansüre bu baskıcı tutma karşı mücadelemiz sürecektir.