Sennur Sezer’e mektup
Değerli dost merhaba, Günlük Evrensel’ de bana yazdığınız 25Eylül 2014 tarihli mektubunuzda, “… Gençlerin güçlerine deneylerimizi katabildiğimizde biraz daha yararlı olabiliriz…” demiştiniz, anımsadınız mı?
Tacim ÇİÇEK
DEĞERLİ dost merhaba,
Günlük Evrensel’ de bana yazdığınız 25Eylül 2014 tarihli mektubunuzda, “… Gençlerin güçlerine deneylerimizi katabildiğimizde biraz daha yararlı olabiliriz…” demiştiniz, anımsadınız mı? Aslında bir yanıttan çok düşüncelerimi bu biçimde bile paylaşmayacaktım. Sizin de bildiğiniz üzere, Suphi Nejat Ağırnaslı’nın Kobanê’de kendini yoldaşlarına siper edişini şu birkaç gündür gazetelerde okumasaydım. Her dış uyaranın kendine benzeyen şeyi anımsattığı gibi, Gezi Direnişi’nin birbirinden güzel yiğit ve çocuk direnişçilerini ve yine Kobanê’de öldürülen Emek Gençliği’nden Selahattin Adın’ı anımsamasaydım…
Mektubunuzda genelleşen düşüncelerin aslında sizin de belirttiğiniz gibi, 12 Eylül’ün yarattığı ortamın sonucunda paraya, köşe dönmeye, uyuşturucu tuzaklarına kapılanlara yol açmanın, tehlikeleri anlatmanın, onları kendileri olmaya çabalamanın güçlükleri sayılamayacak denli çok. Yine de olanaksız değil. İşte siz ve sizin gibi güzel insanlar gençlerin güçlerine deneyimlerinizi katabildiğiniz için azımsanmayacak denli bir güç ve umut olarak yaşamda varlar. Yetinmiyorlar, yaşamı güzelleştirme yolunda yapabildikleri her şeyi yapıyorlar. Nejat, Ethem, Ali İsmail gibi… Çünkü o gençlerdeki aydınlık, merak, ilgi ve öğrenme, sorgulama, hesap sorma gibi güzelliklerin sentezi sonuçlar olarak çıkıyor karşımıza diye düşünüyorum.
Dediğiniz gibi, deneyimlerini soğurdukları güzel insanlarla güçleniyorlar ve gençliklerinin aydınlığıyla da sağlam ilkeler ediniyorlar. Yetmiyor, pratikte gösteriyorlar.
Bugün Kobané’de yaşanan tam bir insanlık dramı. İnsanlık dışı bir trajedi yani… Buna tüm dünya tanık ne yazık ki… Bu insanlık suçuna göz yummayanların başında ise halkların gençleri geliyor en başta. Bu sürece güç/destek olmak için dünyanın dört bir yanından devrimci genç ve genç düşünen kadın/erkek akıyor. Çünkü dünyanın gözünde barbar bir örgüt olarak bilinen/tanınan ISİD, kimseye zararı olmayan Kürt halkı ve bu halkla yaşayan öteki halklara ölüm yağdırıyor.
Yıllarca sömürülmüş, doğuştan gelen hakları bile yok sayılmış, kendi yurdunda yurtsuz yaşayan, çile, işkence ve ayrımcılık gören bu halk kendi sistemini kurmaya, kalıcılaştır maya çalışıyor. Bu yüzden birilerinin bunu hazmedemediği gibi yok etmeye, ezmeye çalışıyor olması karşısında en çok duyarlılık gösterip ayağa kalkanlar gençler oldu, bizde ve dünyanın birçok ülkesinde… Yeni bir Şengal’in yaşanmaması başta Kürt gençlerinden oluşan savaşçılar ile onlara destek veren halkların gençleri sayesindedir. Kobanê’de, Suruç’ta çarpışan ve çalışan gönüllü gençleri hiç unutmamalıyız. Çünkü yaşamı güzelleştirmek isteyen bu gençler enternasyonalist devrimcilerin çok önce Bolivya’da, İspanya’da, daha dün sayılabilecek bir zamanda Filistin’de ( listeyi uzatmak olası ) yaptıkları gibi bugün Kobanê’de aynı ruh ve anlayışla varlar. Burayı savunmanın sosyalistlerin/komünistlerin görevi olarak görüyorlar. Bir tür enternasyonalizmin kalbi olarak bildikleri Kobané’ye akış tüm güzelliklerin savunulması ve yaşatılmasına olan sonsuz bağlılıklarının sonucudur aslında.
Öteden beri sizin gibi güzel insanların eylemleri / yazdıkları ile genç düşünenlerin / gençlerin çabası kardeşçe bir hayatın hüküm süreceği kardeşçe bir ülke ve kardeşçe bir dünya içindi. İşte bu düşünce bayrağının koşucuları ve taşıyıcıları yine en öndeler:
Umut onlarda, onlar da yollarda, alanlarda, barikatlarda, dağlarda!