Bir provokasyonun ön günü
Kobanê ile dayanışma eylemleri başlar başlamaz, ‘Kürtler mahallemizi yakacak’ söylentisi yayıldı. Hem de rastlantı olamayacak kadar çok yerde.

DOSYA: ESENYURT'TAKİ KOBANÊ VE IRKÇI PROVOKASYON
HAZIRLAYAN: ARİF KOŞAR
SUNU: Kelimenin gerçek anlamıyla Esenyurt gergin... Burası; Beşiktaş ya da Beyoğlu değil... İyi ya da kötü anlamda demiyorum... Ama değil...
Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Kobanê’ye IŞİD’in tanklarla saldırısı, dünyanın sessizliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobani düştü, düşüyor” demesi... Hepsinin bir karşılığı var burada... Kürt meselesine ilişkin her olayı; burada izleyebilirsiniz... Hiç mi göremedik; bankamatiklerdeki ‘yenilikçi’ tarza bakmak bile yeterli...
KCK operasyonları mı oluyor? Esenyurt’tan gençler gözaltına alınır, itinayla tutuklanır, Silivri’ye gönderilir. Silivri’deki Kürt gençlerine Esenyurt’tan yüzlerce mektup gelir. Başbakan Davutoğlu’nun “gerekirse 10 TOMA alacağız” sözlerindeki TOMA’lar burada tane tane sayılır.
IŞİD, burada, bildiğimiz IŞİD değildir. IŞİD aynıdır aynı olmasına da; Beşiktaş’taki gibi değildir. Kimimiz için IŞİD, katliamcı, kafa kesen, tecavüzcü, gerici ve bin tane daha benzer sıfat ekleyebileceğimiz bir güruh olabilir. Ama burada IŞİD, “kardeşini katleden”, “annesinin kafasını kesen”, “bacısına tecavüz eden”, canına, en sevdiğine, hayatına, hayatının anlamına, yaşamının amacına kastedendir... Tanımlanması zordur. Kelimelerle anlatılmaz. O yüzdendir Kürtlerin, IŞİD dendiğinde tüylerinin diken diken olması... Sesinin titremesi... Yerinde duramaması... Elindeki çayı içerken sağa sola dökmesi, yediği yemeği bile aslında yiyememesi...
Burada, ve elbette Kürdistan’ın diğer bölgelerinde, IŞİD, bizim bildiğimiz IŞİD değildir. Çok daha fazlasıdır.
Tam da bu ruh halidir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “IŞİD ile PKK bizim için aynıdır” açıklamasıyla tansiyonu kalp krizi noktasına yükselten. Ya da “Kobanê düştü düşüyor” açıklaması... Sanki çözüm sürecini IŞİD’le yürütüyormuş gibi IŞİD’i ‘gayet makul’ bir dille tarif ederken PKK, PYD, YPG, YPJ’yi düşmanlaştırması... “Sosyoloji anlamak” moda ya...
Tabi bir de; bu sosyolojinin karşınında da başka bir sosyoloji var ki; o da sonuna kadar provokasyona açık... Tıpkı Esenyurt’ta olduğu gibi...
Bu dosyada Kobanê’nin Esenyurt’taki yansımasını, ırkçı-milliyetçi saldırıları ve bir gencin yaşamını yitirmesinin ardındanki iddiaları/gerçekleri izleyeceğiz.
BİR PROVOKASYONUN ÖN GÜNÜ
Kobanê ile dayanışma eylemleri başlar başlamaz, ‘Kürtler mahallemizi yakacak’ söylentisi yayıldı. Hem de rastlantı olamayacak kadar çok yerde.
16 Eylül’den beri IŞİD kuşatması altındaki Kobanê’de 6 Ekim kritik gündü. IŞİD ağır silahlarla saldırıyor ve ilerliyordu. Kürtler neredeyse bütün illerde sokağa çıkarken Kobanê için silah yardımı ve insani koridor açılması talep ediliyordu. Esenyurt’un birçok mahallesinde sokağa çıkan Kürtler; hükümetin IŞİD karşısındaki sessizliğini IŞİD’e destek olarak okuyordu. Kürtler gerçekten politikleşmiş bir halktı ve “okuma-yazması” oldukça iyiydi. Ve bazen bilmek bedel ödetirdi. Sınırın bu yakasında bedel 42 can olmuştu.
Esenyurt’ta ise 6 kişinin kurşunla, 4 kişinin araçla ezilerek yaralandığı ve 1 gencin de yaşamını yitirdiği esas olaylar ve provokasyon süreci bir gün sonrasında, 7 Ekim’de başlıyordu. Ve üzerinden 20 gün geçtikten sonra bile zaman zaman etkili olan bir söylenti çoktan Esenyurt geneline yayılmıştı: “Kürtler okulları yakacak, mahallenizi basacak.” Ne yapılmalıydı? “Önleminizi alın.” Ve Esenyurt’ta gına getirecek kadar tekrarlanacak bir söz haline gelmişti: “Mahallenizi koruyun!”
O GÜN...
7 Ekim 2014 Salı. Bayramın son günü... Kürt’e bayram Kobanê nedeniyle zehir...
HDP, EMEP, ÖDP ve diğer sol grupların çağrısıyla saat 15’te HDP binasının önünden başlayarak Esenyurt Meydanı’na kadar yürüyüş yapılıyor. Meydanda yapılan basın açıklamasını EMEP İlçe Başkanı Murat Doğan okuyor. Açıklamada; IŞİD’e karşı Kobanê ile dayanışma çağrısı; hükümetin açıklamalarına ve Kobanê politikasına eleştiri, tepki... Gençler öfkeli... İşte o gençlerin de ısrarıyla; ‘Depo’ olarak adlandırılan, AKP’li yöneticilerin olduğu düşünülen bölgeye (kimilerine göre ise AKP İlçe Binasının önüne) gitme kararı alınıyor. 2 bine yakın insan... Polis, Depo yolu üzerinde ilerleyen kitleye Esenyurt Lisesine gelmeden TOMA ve ‘akrep’lerle saldırıyor. Hükümetle, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkili olduğunu düşünülen BİM, A101 gibi işyerleri alev alev... Yukarıda dolanan iki helikopter de gerginliği iyice artırıyor.
Polis saldırısının ardından kitle üçe bölünüyor. Bir kısmı geriye Esenyurt meydana, bir kısmı Örnek mahallesine, kalanlar da Roman mahallesine yöneliyor. Polis de onların peşinden.
BAYRAK VE ATATÜRK
Üçe bölünmüş kitleden bir grup Esenyurt Meydana geri dönüyor. Gerginlik had safhada. Yüzü kapalı bazı kişiler; meydanda bulunan iki bayrak direğine çıkıp bayrağı indirmek istiyor. “Kobanê öfkesi” mi sorumuza daha sonra HDP İlçe Başkanı Mahmut Çakan’ın cevabı “Provokasyon” oluyor. HDP İl Yöneticileri barikat oluşturup direğe çıkılmasına engel oluyor. Tabi bu, sonrasında; mahallelerde “Kürtler bayrak yaktı” söylentisi yayılmasına engel olmuyor. Az ilerde at üstündeki Atatürk heykeli ise kendini kurtaramıyor. Balyozla kırılamayan heykel yakılıyor. 4 gün sonra yerine gelen yeni Atatürk heykelinin görüntüsü daha bir öfkeli…
POMPALILARLA TOPLANDILAR
Bir gencin yaşamına mal olan gelişmeler ise, buradan yaklaşık 300 metre mesafede, geniş bir caddenin üzerinde yaşanıyordu. Özel bir hastanenin yakınında. Yolun sol tarafı Roman mahallesi... Mahalle aralarında bile jilet gibi binaların ve rantın yükseldiği Esenyurt’un belki de en bakımsız bölgesi... Romanlar daha Esenyurt yokken gelmişler bu bölgeye... Esenyurt değil sadece, Avcılar, hatta Bakırköy bile doğru düzgün yokmuş yerleştiklerinde.
Roman dernek başkanının dediği gibi ekmeğini çöpten çıkartan insanlar... “Kimseye zararı olmaz” ya da karşı görüşe göre “Malına zarar verilmesine izin vermezler”... Polis saldırısının ardından üçe bölünen kitlenin bir kısmı ana yol üzerinden ve Romanların Fatih mahallesinin yanından ilerliyor. Roman derneği başkanı ve mahallelilerden Hüseyin Makas’ın anlatımına göre; mahallede “Kürtler gelecek, buraları yakacak” söylentisi var. Romanlar toplanmış, “mahalleyi koruma refleksi”. “Romanlar çocuklarına çok düşkündür, onlara bir şey olmasın diye”. Eylemciler geçerken; bazı kişilerle tartışmalar çıkıyor. Romanlar silahlı... İki tarafın da ifadeleri eylemcilerin silahı olmadığı yönünde. Silah sesseleri. Yukarlardan insanların başına saçma yağıyor. Ve bir genç saat 8’i henüz geçerken yaşamını yitirecekti.
Emek Gençliği üyesi bir işçi genç... Mert Değirmenci... Henüz 18 yaşında... Nereden geldiğini henüz ‘belli’ olmayan bir kurşunun hedefi oldu... Sorular çok... Provokasyon iddiaları, söylenti olmanın çok ötesinde.
Yarın: Cevapsız sorular
ve önemli iddialar...
PROVOKATİF TOPLANMALAR
Esenyurt’un dört bir yanında Kobanê eylemleri olurken, “Kürtler mahallemizi yakacak” söylentileri de karşılık buldu. Atatürk heykelinin yakılması ve hiçbir yerde bayrak indirilmemesine rağmen “bayrak yakıldı” dedikodusu da etkili oldu. Çeşitli mahallelerde ellerinde pompalı silah, döner bıçağı, balta, satırlı ırkçı, milliyetçi gruplar toplandı. Kimi yerlerde bu gruplarla Kobanê eylemlerine katılanlar karşı karşıya geldi. Bu noktalardan birisi Kıraç’tı. Kıraç’ta Kobanê ile dayanışma eyleminde Ayazma caddesine kadar çıkan kalabalık karşısında eli silahlı sayıları 2 bini bulan (anlatımlarda 5 bine kadar çıkıyor) kalabalık grup karşıladı. Bu grupun bir parçası, dayanışma eylemi bittikten sonra daha yukarıda muhacirlerle birleşerek, caddeden aşağıya indi. Hedef HDP Kıraç Temsilciliğiydi. Hemen altında fotoğraf stüdyosu ve lahmacun salonu, üstünde ise Kıraç İşçi Kültür Evi vardı. En aşağıdan en yukarıya kadar bina taş yağmuruna tutulunca, başta HDP Temsilciliği olmak üzere tüm camlar kırıldı. HDP’nin içine girildi ve bürosu dağıtıldı. Apartman kapısının önündeki doğalgaz hattını parçalayıp binayı yaklamaya çalışan grup, bunda başarılı olamadı. Olabilseydi belki de büyük bir facia olacaktı. Saldırgan grupların bir diğer temas noktası ise Örnek mahallesiydi. Burada bir genç, ki bu gencin ifadesine göre, polis bu kişiyi milliyetçi gruplara verdi. Üstündeki elbiseler parçalanarak, balta, bıçak ve satırlarla saldırıya uğradı. Görüntülerde ırkçı grubun “öldü mü” diye kendi aralarında konuştukları izleniyor. Ve gencin öldüğüne kanaat getirildiğinde ambulansın girmesine karar veriliyor…
Evrensel'i Takip Et