28 Ekim 2014 19:18

‘Ülker, attığı işçileri geri alsın’

Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in örgütlü olduğu Ülker fabrikasında DİSK/Gıda-İş’e üye oldukları için işten atılan 13 işçi, firmanın Topkapı fabrikası önünde direnişe geçti. İşçiler üyesi oldukları sendikayla, kitle örgütlerinin de katılımıyla saat 18.00’de fabrika önünde basın açıklaması yaptı.

‘Ülker, attığı işçileri geri alsın’

Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in örgütlü olduğu Ülker fabrikasında DİSK/Gıda-İş’e üye oldukları için işten atılan 13 işçi, firmanın Topkapı fabrikası önünde direnişe geçti. İşçiler üyesi oldukları sendikayla, kitle örgütlerinin de katılımıyla saat 18.00’de fabrika önünde basın açıklaması yaptı.

Ülker’de yaşadıkları sorunlara sessiz kaldığı için Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’ten istifa ederek DİSK/Gıda-İş’e üye olan 13 işçi işten atıldı. Fabrika önünde basın açıklaması yapan işçiler, atılan işçilerin geri alınmasını istedi.

Açıklamayı okuyan Gıda-İş Sendikası Uzmanı Ergin Ay, işçilerin Öz Gıda-İş’ten ayrıldıktan sonra dayanışma aidatı ödeyerek Toplu İş Sözleşmesinden faydalanmak istemeleriyle kapının önüne koyulduğunu hatırlattı.

'SENDİKA SEÇMEK İŞÇİNİN HAKKI'

İşçilerin istedikleri sendikaya üye olmaları ya da ayrılmalarının anayasal bir hak olduğunu dile getiren Ay, “Ülker patronu ve ortağı gibi davranan Öz Gıda-İş Sendikası burada suç işlemektedir. Ülker patronun da Öz Gıda-İş Sendikası’nın da tek suçu bu değildir” dedi.

İşçilerin çalışma koşullarını da anlatan Ay şunları söyledi: “Yasalarımızda ‘gece çalışması 7,5 saatten fazla olamaz’ denmesine rağmen işçilerimiz 12 saat çalıştırılmaktadır. Bayram seyran demeden ve işçinin rızasına bakılmaksızın yıllık 270 saat olan fazla mesai süreleri de aşılmakta ve işçilerimizin çoğunda meslek hastalıkları görülmektedir. Çalışma koşulları ağır, ücretler düşüktür. İşçilerimizin yıllık izinlerini kullanmalarına dahi izin verilmemektedir. Ve işçilerin sendikası olduğunu iddia eden Öz Gıda-İş Sendikası, yetkili olduğu her yerde olduğu gibi burada da kraldan çok kralcı gibi davranmakta ve patron savunuculuğu yapmaktadır. 15-20 yıllık işçilerin 1000-2000 lira ücretle çalıştırıldığı bu işletme dünyadaki gıda devleri arasındadır” dedi.

‘DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

İşçilerin, kendi iradelerini hiçe sayan, işçiye söz hakkı tanımayan, şeffaf ve demokratik olmayan bir sendika değil, gerçekten hakları için mücadele edebileceği bir sendika istediğini ifade eden Ay, işçilerin sendika seçme özgürlüğüne kimsenin engel olamayacağını söyledi. İşçilerin hukuksuz bir şekilde kapının önüne konulduğunu belirten Ay, “Bunu yapanları insafa, vicdana, bu yanlıştan dönmeye ve bir an önce işçileri işe geri almaya çağırıyoruz. İşçilerimiz işlerine geri dönünceye kadar direneceğiz. Haktan, hukuktan, adaletten yana olan herkesi direnişe çağırıyoruz” dedi.

'TÜRKİYE’NİN EN ZENGİNİ İŞÇİLERİN HALİNİ BİLMİYOR MU?'

Açıklamada Gıda-İş Genel Sekreteri Seyit Aslan da konuştu. Aslan şunları söyledi: “Ülker’in sahibi Murat Ülker 2013 yılında Türkiye’nin en zengin işadamı seçildi. 3 milyar 600 milyonluk servetiyle Türkiye’nin en zengin kişisi Murat Ülker, Ülker’de çalışan işçinin durumunu biliyor mu? İşçiler de Ülker’de günde 12 saat çalışarak ailelerinin, kendilerinin geçimini sağlamak zorunda kalıyorlar. Birçok Ülker işçisi çalışma koşullarından dolayı hastanelerde bel fıtığı, boyun fıtığı tedavisi görüyor. İşçi arkadaşlarımızı, bayram seyran demeden burada kölece çalıştırılıyorlar.

Ülker bir dünya markası, bir dünya devi olmuş. Ülker Amerika’daki şirketleri satın alıyor. Ama işçilerin hayatında değişen bir şey yok. Murat Ülker’in bu serveti nasıl kazandığını biz biliyoruz. İşçilerin kanı üzerinden, işçilerin canı üzerinden, işçilerin emekleri üzerinden servetine servet katıyor. Ama söz konusu işçiler olunca, onların ücretlerini artırmaya gelince, demokratik olarak sendikal haklarını kullanmaya gelince de ‘Siz itaatsizlik ettiniz’ diyorlar. ‘Siz bizim kurallarımıza karşı çıktınız’ diyorlar. Karşı çıktığımız kurallar onların bu kapitalist sistemidir. Onların bu köhnemiş düzenidir. Biz buna her zaman karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bilsinler ki işçiler Ülker’de sendikal haklarını kendi özgür iradeleriyle kullanacaklar. Sonunda sendikamız Ülker’de örgütlenecektir. Bunun böyle bilinmesini istiyoruz.

Bugün ülkenin dört bir tarafında sendikalaşan işçiler kapının önüne konuyor. Hem işten atmalarda, hem iş cinayetlerinde bir tek patron yargılanmış, ceza almış değil. Çünkü bu yasalar patronların yasası. Bu yasalar sermayenin, kapitalist sistemin yasası. Biz de diyoruz ki onların uymadıkları yasalara biz de uymayacağız.

KARAMAN’I UNUTMADI

Aslan, Karaman’da Has Şekerler Madencilik'e ait kömür ocağındaki göçükte mahsur kalan işçileri de unutmadı. Aslan, “18 tane işçi kardeşimiz halen göçük altında. Buradan ailelerine sabır diliyoruz. Umuyoruz ki Soma’daki gibi bir cinayetle karşılaşmayız. Umuyoruz ki Torunlar Center’daki gibi bir cinayetle karşılaşmayız. Umuyoruz ki arkadaşlarımız o cehennemden sağ çıkarlar ve ailelerine kavuşurlar. Karaman’daki işçi kardeşlerimiz de bizler gibi evlerine bir avuç ekmek götürmek için girdiler oraya. İşte Türkiye’deki işçi sınıfının yaşadığı sorunlar bu kadar gerçek” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et