Almanya’da holiganlar ve selefiler

Erdal GÜNGÖR

Hannes Ostendorf, Köln tren istasyonu önünde toplananlara “Arkadaşlar sakin olun bugün barış içinde eylem yapacağız”  diye sesleniyor. Hannes, geçtiğimiz hafta sonu Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen “HoGeSa”  (Holiganlar Selefilere karşı) yürüyüşünü organize eden Neo-Nazi çevresinin lideri. İki haftadır büyük çabayla Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde farklı renklere gönül vermiş tüm holigan gruplarını bir çatı altında toplayıp organizasyonu gerçekleştiren karanlık bir şahsiyet Ostendorf.

NAZİLERİN TRİBÜNE SIZMA GİRİŞİMLERİ...

Almanya’nın nur topu gibi yeni bir krizi oldu. İki radikal grup, Selefiler ve Neo-Nazi eğilimli holiganlar karşı karşıya. Neo-Nazilerin esas hedefi göçmen Müslüman toplumu! Selefilerin hedefi ise kendi deyimleriyle, kendilerinden olmayan.
Geçtiğimiz 3 yılda Neo-Naziler tribünlere sızarak sözde siyaseti futboldan uzak tutma amaçlı eylemleri ile dikkat çekmeye çalışsalar da ultra gruplarının büyük direnişine karşı pek başarılı olamadılar. Neo-Naziler bu tarz eylemlerle, halka kendilerini iyi göstererek, prim yapma peşindeler. Neyse ki Almanya, birinci dünya savaşı sonrası weimar cumhuriyeti dönemi yaşamıyor. Ekonomi sağlam, neredeyse sıfır enflasyon, okuma seviyesi %99,9 aydın bir topluluk. Peki bu nefret kime?

ŞİDDETE EĞİLİMLİ İKİ KARŞIT TARAF

25 ekim günü Köln’de düzenlenen yürüyüş ile birlikte Neo-Naziler ürettikleri sinsi komplo teorilerinin meyvelerini topladılar. Şiddet eğilimli holigan grupları bu tür şizofren teorilere biçilmiş kaftan. Farklı tribün gruplarından oluşan 2000 holigan topluluk aşırı alkol alarak kentte terör estirdi. Selefiler karşı yürüyüşte 1500 kişi ile cevap verdiler ve şiddet açısından holiganlardan tek farkları alkollü olmamalarıydı.

Polis olayları klasik yöntemlerle kontrol altında tutmaya çalıştı. Cop, biber gazı, TOMA. Köln Kuniben semti geçen sene İstanbul gezi parkı eylemlerini andırıyordu. Fakat burada demokrasi ve özgürlük mücadelesi yerine İslam düşmanlığı, milli birlik kavgası pekiştirildi. Organize edenler barışçıl yürüyüş olacağını defalarca dile getirdiler hatta içlerinde biri çıkıp eyleme Afrika’dan “Zenciler” katılacağını söyledi. Fakat ortada tek siyah görüntü damalı haçlardı.

Son yaşanan olaylar Almanya’yı yeni bir radikal akımın içine sürüklediği kesin. Suçlu siyasetçiler ve ana akım medya. Tribünlerde sol eğilimli ultra oluşumlarını durdurabilme niyetiyle Neo-Nazi akıma göz yuman kulüp yöneticilerini unutmamalı. Ultra oluşumları uzun süredir gelen tehlikeyi gördü ve uyardılar. Hatırlarsanız geçmişte Evrensel’de hazırladığımız LaVitaCurva sayfamızda Almanya’da sol eğilimli Braunschweig, Aachen, Duisburg Ultra tribün gruplarının Neo-Nazilerin saldırılarına uğradığını yazmıştık. Aldıkları ağır darbelere boyun eğmeyen ultralar maalesef o günlerde seslerini duyuramamıştı. Üstelik gönül verdikleri kulüplerin yöneticilerinin hışmına uğradılar. Kulüp yöneticiler Neo-Nazi gruplara taviz göstererek ultraları tribünlerden kovdurmalarının bedelinin ağır olduğunu şimdi anlamışlardır!