Acılara kurban olmadan kardeşleşmeliyiz artık
Savaşın ne kadar kötü olduğunu ta ilkokul sıralarında öğrenmiştik. Bugün yaşayarak öğreniyoruz. Ülkemize sığınan Arap, Ezidi, Kürt kadınlar Ankara’nın göbeğinde dilenciliğe, çeşitli ucuz işlerde çalışmaya, yersiz yurtsuz olarak çocuklarıyla beraber bir dilim ekmeğe muhtaç bırakılıyor. Hani devletin merhametli elleri onları korumak için kollarını açmıştı?

Siz hiç hastanede Suriyeli kadınlara ve çocuklara rastladınız mı? Ben rastladım. Suriyeli bir ailenin tek erkek çocuğuna sokakta oynarken araba çarpıyor. Bütün aile hastanenin acil bölümünde bağırıp ağlıyorlar. Dil bilmiyorlar. Acildeki insanlar söyleniyor. “Ne işi var bunların. Burada bizim açlarımız yetmezmiş gibi bir de bunlar çıktı”gibi cümleler dökülüyor ağızlardan. Suriyeli insanlar ise çaresiz oraya buraya gidiyorlar. Çocukların ağızları burunları kan içinde. Görevliler yaklaşıyor, yardım etmeye çalışıyorlar. Bazı görevliler dil bilmediğinden derdini anlatamayan kadınlara bağırıyor. Yaşlı bir Kürt kadın (yaralanan çocuğun ninesi olsa gerek) yardım eden görevlinin elini öpüyor. Yalvaran gözlerle bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bu insanlar ülkelerini sevmedikleri için mi terk edip başka insanların vicdanına kendilerini bırakıyorlar? Bazı doktorlar “Nereden geldiler, gitsinler kendi ülkelerine. Hem bizim zamanımızı alıyorlar. Dilleri de anlaşılmıyor” diye söyleniyor. Oysa Hipokrat yemini herkese geçerli değil mi?
Hastanelerde de bahsettiğim ırkçı tavırları gördükten sonra donup kalıyorum. Hani kardeşlik, barış, vicdan, hani insanlık diyesim geliyor içimden. Ama ders oluyor bu durum bana. Hem sağlık sisteminin ne hale geldiğini gösteriyor hem de biz emekçi kadınların dilleri farklı olsa da bakışlarımızın, haykırışlarımızın, öfkemizin, sorunlarımızın aynı olduğunu görüyorum. Bu kadar aynıyız madem, o zaman neden daha fazla bir araya gelmiyoruz? Şengal’deki Ezidi kadının yarasıyla, Ankara’da sokak ortasında dövülen kadının yarası aynı değil midir? İstanbul’da, Hatay’da, Konya’da öldürülen kadınların anıları ortak değil midir? Tüm bunların yaşanmasına sebep olan aynı emperyalist ve erkek egemen sistem değil midir? Yaralarımızı birlikte sarmalıyız. Acılara kurban olmadan kardeşleşmeliyiz artık, yoldaşı olmalıyız birbirimizin.
Ankara’dan bir taşeron işçi
Evrensel'i Takip Et