3 Kasım 2014 15:29

Şiirin perisi Sennur Sezer

“İçimizden birisi Sennur Hanım. Böyle etkinliklerin devamını çok istiyoruz. Bulaşık, çamaşır, çocuk, iş derken kendimize zaman ayıramıyoruz. Nefes alıyoruz böle etkinliklerde.”

Şiirin perisi Sennur Sezer

Merve YILDIRIM
Bursa Nilüfer Belediyesi Şiir Kütüphanesi Müdürü Şafak Palanın katkılarıyla düzenlenen “1300 kitap 1300 kadın” etkinliğinde buluştuk Sennur ablayla... Ve kilitli kapılar ardında dışarı çıkarılmayı bekleyen 1300 kadınla... 50 kadın ile çıktıkları bu yolda, kadınları dağıttıkları kitapların yazarlarıyla tanıştırmayı amaç edinen Nilüfer Belediyesi, 1300 kadına ulaşmış ve ilk kez bir şair ile buluşmuş kadınların, belki de bazılarının ilk kez şiirle tanışmasına vesile oluyorlar.
Nasıl da seviyorlar şiiri, şiir okumayı, Sennur ablayı... Can kulağıyla dinliyorlar; bir şiir daha, bir şiir daha ve bir şiir daha... Karşılıklı okumaya başlıyorlar sonra. Bir Sennur abla okuyor, bir onlar. Ellerindeki “Akşam Haberleri” kitabını karıştırıyorlar; kendilerine en çok uyan, en çok hoşlarına giden bir şiiri seçip bizlerle paylaşıyorlar. Sonra arkalardan bir ses türkü söylüyor, mest oluyoruz... Şiirlerle devam ediyoruz. “Soluğumuz maviydi, buzla çiçeklenirdi penceremiz.” Alkış kopuyor salonda, öyle işlemişti “Ana” şiiri içimize. Merhemi oluyordu şiirler kadınların. Oğlu askerde, korkuyordu dönememesinden. Kızı gurbette, gelin hasretlik çekiyordu, kendi gelin gelmiş buralara “Boşnak gelini” şiirini okuyordu Sennur ablaya, salondaki kadınlara... Her şiirin ardından “İyi ki geldiniz, iyi ki tanıdık sizi” cümlesi geliyordu. Sonra en arkalardan bir ses, “Sennur abla, 5 kadın işçi... Fabrika işçisi... Kilitli kapılar ardında can verdi. Cinayete kurban gitti... Onları analım bir şiir okuyalım onlara” diyor. İçimiz de bir titreme, salonda büyük bir uğultu ve çığlık çığlığa: “Vay vay buz çiçekleri pencerelerin. Vay iplik fabrikası vay. Vay dil bilmez işçileri fabrikanın. Vay sözcüsü işçilerin.
Vay direnişçiler. Fabrikanın dili anam. Fabrika analardır.”

‘DÜNYA KADINLA GÜZELLEŞİYOR’
Savaşı, işçi kadınları, gurbetçi kadınları, memleketi, Metin Göktepe’yi konuşuyoruz. “Esmerdi. Güleçti. Oğlumuzdu. Emekçiydi. Kattı terini harcına örülen duvarın.”, “Gülen yüzünü hatırlıyorum Metin’in.” diyor Sennur abla. Sızlıyoruz yine en kanayan yerimizden...
İçimizdeki büyük boşluğu doldurarak çıkıyoruz salondan; umutla, tekrar buluşma arzusuyla... Sennur abladan bir imza alabilmek için sıraya giriyor kadınlar. Aralarında “Çok iyi, çok samimi kadın” diye konuştuklarına şahit oluyoruz. Sonra sohbet etmeye başlıyoruz onlarla ve etrafımızı saran diğer kadınlarla. Etkinliği nasıl bulduklarını, Sennur ablayı, şiiri soruyoruz onlara... “Sennur Hanımı çok beğendim. Böyle etkinliklerin daha sık yapılmasını isterim, çok faydalıydı.” diyor Hafize Yılmaz. Konuşmayı bal ile kesiyor Ulviye Tali, “Erkeklere ihtiyacımız yok. Adamla öbür dünyaya senet mi yaptım? Tabi ki hayata en çok katkıyı kadınlar sunuyor. Sanatta da kadınlar olmalı.” diye ekliyor, gülüşüyoruz... Hak veriyor kadınlar: “Doğru söylüyor vallahi, çok haklı biz olmasak ne olurdu halleri, dünya bizimle güzelleşiyor”.

BİRBİRİNİ ANLAYABİLMENİN ÖNEMİ
Özlüce Kadın Derneği’nden Özlem Başaran ile devam ediyoruz sohbete... “Kadın etkinliklerine her zaman katılıyoruz. Birçok şair ve edebiyatçıyla tanışıyoruz ve şiirin perisi Sennur Sezer ile tanışmaktan da çok mutlu olduk” diyor.
Sevil Duran’a soruyoruz aynı soruları. “Sennur hanımı ilk kez dinledik, çok beğendik. 20 kadın katıldık. Ayda bir düzenlenmeli bu etkinlikler diye düşünüyorum. Kadınların birbirine dokunması, aynı duyguları paylaşması, her kesimden kadını bir araya getirmesi çok anlamlı ve önemli.”
Heyecan ve mutluluğu bir arada yaşıyordu kadınlar. Kime yanaşsak, kendinden emin ve çok içten cevaplarla karşılaşıyorduk. “Birbirine dokunabilmek, birbirini anlayabilmek” kadınların dilinden düşmeyen en anlamlı cümleydi belki de... Kezban Yücel’in, “Çok güzeldi. Böyle etkinliklerin devamını çok isteriz. Hiç kitap okumadım ama bu kitabı okuyacağım, çok memnun kaldım, hep geleceğim” cümlelerinin ardına sığınan memnuniyet gülümsemesinden hissediyoruz böyle olduğunu.
“İçimizden birisi Sennur Hanım. Böyle etkinliklerin devamını çok istiyoruz. Bulaşık, çamaşır, çocuk, iş derken kendimize zaman ayıramıyoruz. Nefes alıyoruz böle etkinliklerde.” Diyerek, ne kadar memnun olduğunu ve bizimle görüşmeye devam etmek istediğini dile getiriyor Yeter Osmanoğlu...
Herkes memnun ve etkinlik boyunca hiç eksilmeyen gülümsemeleriyle ayrıldı salondan. Arkalarında bıraktıkları “gülümseme” salonun ve içimizin güneşi olarak parlamaya devam edecek kuşkusuz. Teşekkürler kadınlar, teşekkürler Sennur Sezer, teşekkürler Nilüfer Belediyesi...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi

Yağma iklimi

Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan: Dünya bir imtihan yeridir, ekonomik zorluklar gelip geçer.

Evrensel'i Takip Et