Alibeyköy Deresi’nden yükselen koku halkı bıktırdı
İstanbul’un Eyüp İlçesi Silahtarağa Mahallesi’nin içinden geçerek Haliç’e akan ve her yağmur yağdığında su taşkınları ile gündeme gelen Alibeyköy Deresi’ndeki kirlilik, çevrede yaşayan yurttaşları canından bezdirdi. Kirliliğe ilişkin yurttaşların gösterdiği tepki ve yaptığı şikayetler üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) bağlı Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürlüğü (İSKİ), bir süre önce kurduğu Silahtarağa Terfi Merkezi ile derede ıslah çalışmaları başlattı. Ancak ıslah çalışmaları bugüne kadar herhangi bir sonuç vermedi. Özellikle yaz mevsimi ile birlikte, derede biriken çamurlu sulardan kaynaklı oluşan koku, derenin çevresinde yaşayan yurttaşlar için dayanılmaz bir noktaya ulaştı.
‘KARADENİZ’DEN SU GELECEKMİŞ DERE TEMİZLENECEKMİŞ’
Yaklaşık 60 yıldır aynı mahallede ikamet eden Mustafa Şen, eskiden yüzüp, balık tuttuğu derenin şimdi yanından bile geçmekten büyük üzüntü duyduğunu söylüyor. Yapılan ıslah çalışmaları kapsamında derenin ilaçlandığını, ancak kirlilik ve koku konusunda hiçbir değişiklik olmadığını ifade eden Şen, günün belirli saatlerinde dereye kirli atık boşaltıldığını kaydetti. Kirliliğe son vermek için yetkililerin “Karadeniz’den su getireceğiz, dereyi temizleyeceğiz” yönündeki açıklamalarını inandırıcı bulmadığını dile getiren Şen, tepkisini “Karadeniz’den su gelecekmiş, dere temizlenecekmiş. Oraya bu pislikler aktıkça bu dere temizlenmez” sözleriyle gösterdi.
Deredeki kirlilikten şikayet edenlerden biri de derenin yanı başında iş yeri bulunan Tolga İskender. “Kanalizasyon kapaklarını açıyorlar. Su yükseliyor derenin üstü kapkara oluyor. Sabahtan akşama kadar böyle” diyen İskender, 2 sene önce de dereyi ıslah etmek için bir grup Alman’ın dereyi temizlemek için getirildiğini, ancak sonucun değişmediğini aktardı. İskender, “Şimdi de derenin kokmaması için çalışmalar yapıyorlar, ama bize inandırıcı gelmiyor” diye konuştu.
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI: ISLAH ÇALIŞMALARI YETERSİZ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sema Ocak ise, deredeki kirliliğin giderilmesi konusunda, taşkınların da hesaba katılarak ‘taşkın alanı’ bırakılması gerektiğinin altını çizdi. Ancak uygulamada bunun tersi şekilde dere yatağına yapı yapılmasının sorgulanmaması ve derenin beton yollar içine hapsedilmesi yoluyla ıslah çalışmalarına şahit olduklarını aktaran Ocak, “Yaşanan sel felaketleri suları beton yapılara hapsederek değil, alt yapı sistemlerinde kanalizasyon ve yağmur sularının ayrı toplanması ve derelere atık su girişinin engellenmesi ile önlenebilir” önerisinde bulundu. Ocak, atık suların dereye dökülmesi engellenmedikçe ıslah çalışmalarının yetersiz kalacağını ve sorunun çözülemeyeceğini söyledi.
DENETİMSİZLİK DOĞA KATLİAMLARINI ARTTIRABİLİR
Yerel yönetimlerin politikasızlığına ve denetimsizliğine de işaret eden Ocak, şunları söyledi: “Tuzla’da gömülü bulunan zehirli atık varilleri, Dilovası’na bırakılan atık çamurlar, havza alanlarına hafriyat dökümleri, Alibeyköy Barajı’na İSKİ tesisinden verilen atık su ve son olarak Ayamama Deresine atık su deşarjı, yerel yönetimlerin politikasızlığı ve denetimsizliği sonucu yaşanan doğa katliamlarına sayabildiğimiz örneklerdir. Açıktır ki, mevcut koruma faaliyetlerinin yetersizliği ve göstermelik denetim mekanizması devam ettikçe bu örneklere yenileri de eklenecektir”. (İstanbul/DİHA)
Evrensel'i Takip Et