47 dakikalık bir teneffüs: Ben Olsaydım...
Cuma günlerinin eğlencesi, bol muhabbet, şaka... Hepsi bu programda... Hayat TV ekranlarının yeni sezon programı Ben Olsaydım ‘nefes almak için’ ideal. Programın sunucusu Ayşen Aksakal’a neden izleyelim sizi diye sorduk bakın ne yanıtlar verdi.

Çağrı SARI
İstanbul
Cuma günlerinin eğlencesi, bol muhabbet, şaka... Hepsi bu programda... Hayat TV ekranlarının yeni sezon programı Ben Olsaydım ‘nefes almak için’ ideal. Programın sunucusu Ayşen Aksakal’a neden izleyelim sizi diye sorduk bakın ne yanıt verdi: Valla işte gülünsün eğlenilsin diye bir program yapıyoruz, topuklu ayakkabı ile koşan adamların yarışmasını izlemekten utanan ve kraldan çok kralcı adamların ekranda her işe bir kulp bulma tartışmaları izlemekten içi kuruyan kim varsa hedef kitlemiz onlardır. Onlara gündemden tam da kopmadan ama dramını biraz geride bırakıp, 47 dakikalık bir teneffüs olalım istiyoruz.
Bol kahkaha garantili ben olsaydım Cuma akşamları 23.00’te sizleri bekliyor...
Yanlış bilmiyorsam televizyonda bu konsept yok. Gülse Birsel’in Gag ‘ına benziyor
Böyle bir program fikri Mustafa Kara, Ayşen Güven ve benden çıktı. Şöyle ki hep oturup sohbet ettiğimizde genelde ben sosyal medyada, İnternet’te güldüğüm komik paylaşımları, videoları ve efsane tweetleri anlatıyordum ballandıra ballandıra. İşim gereği akşama kadar İnternet’te fink atıyorum çünkü. Bunları biz kendi aramızda konuşurken çok eğleniyoruz, televizyonda yapsak da herkes eğlense mi acaba? diye düşündük. Sonra ben tabii gecelerce ‘Ya eğlenmezlerse?’ diye uyku uyumadım o ayrı. Aklımızda aslında daha farklı formatlar da vardı telefonla bağlanabilsin, arada konuk getireyim gibi, çok esnek bir program yapısı. Daha 3 bölüm oldu ama ben içerik ayıklayamıyorum; her hafta konuya dair anlatabileceğimden çok şey çıkıyor. Kıyamıyorum da hiç birini elemeye. Şimdilik gag’a yakın oldu. Bakalım kervan yolda ne hale gelecek? Bakalım kahramanlarımızı ileride ne maceralar bekliyor?
Ben iyi yorumlar alıyorum. Tepkiler sana nasıl geliyor?
Sosyal medya’dan güzel dönüşler geliyor, eş dosttan da iyi geri bildirim var ama adı üzerinde eş dost ya, ne kadar objektifler bilemiyorum Bana iyi geliyor ama, 1 saate yakın nefessiz konuşuyorum. Konuşmazsam ben içimde patlıyorum çünkü. İzleyenler eğleniyor mu bilmiyorum da ben kendi kendime eğleniyorum anlatırken.
ÇOK BİLİRİMCİLİK HİCVİ
Bir düşündüm de o kadar çok ben olsaydım diyoruz ki... Neden ben olsaydım?
Ömrümüz ukdelerle geçiyor, orada biz olsak lafı gediğine koyardık, o hatayı biz olsaydık hayatta yapmazdık diye diye bakıyoruz ekranlara. Ben Olsaydım’ın içinde hem biraz empati yapma çabası var; “O duruma ben düşseydim ne yapardım?” şeklinde, hem de aklımızdan hep geçip de söyleyemediğimiz ukdeleri dile getirme çabası.
Bir de toplumsal bir “çok bilirimcilik” var ya bizde, biraz da onun hicvi aslında.
Ben olsaydım kralını yapardım demek kolay, olamıyoruz da yapamıyoruz da ama en azından söyleyiverelim bari.
Ne kadar özendirici bir taraftan da çalışırken eğlenmek... Nasıl bu kadar malzeme toparlayabiliyorsunuz?
Her şeyden tabii ki haberim yok ama google var Hayatım program sayesinde tam da “Arif’in Manchester’e attığı golü ararken Songül Karlı videosuna denk gelmek” modunda geçiyor. 1 dk’lık iyi içerik için saatlerce araştırma gerekiyor.
Mesela? Saatlerce arıyorsun içeriği nasıl belirliyorsun programın konusunu...
Taşıyıcı ana video ya da Tweet’imiz oluyor aklımızda; çatıyı oraya kuruyoruz. O hafta gündemini çeken malzeme etrafına örüyoruz. Konuyu o çatıya göre netleştirince de araştırma safhası başlıyor.
Herhalde kasıntı bir televizyon sunucusundan eğlenceli bir program ortaya çıkmaz.
Öyleyimdir diye umuyorum. Kameramanlar eğlenince ben çok daha fazla eğleniyorum. İzleyenleri düşününce insan kılıç yutmuşa dönüyor. Ben direk kameramanlara ve rejiye oynuyorum.
Biraz da ekibe gelelim. Tek başına değilsin. İşin arka planında kimler var?
Yarı normal yarı çılgın bir ekiple çalışıyorum. Gecenin o saati geyik yapıp gülebilen insanlar tamamen normal olamaz zaten. Millet uykuda 2. reme geçtiğinde biz hâlâ youtube’a video yüklüyor oluyoruz. En büyük şansım editörlüğümü Ayşen Güven’in yapıyor oluşu. Gördüğüm en rahat gülen kadınlardan. Editörü güldürebiliyorsam daha coşkuluyum. Rejiden kameramanlara aramızda da ilk provadan oluşmuş bir güven ilişkisi var. Bu da insanı rahatlatıyor yoksa iki kameraya bakıp kendi kendine gülüp eğlenmek valla kolay değil.
SOSYAL MEDYA REZİL DE EDER VEZİR DE
Televizyon dışında da bu videolarla, sosyal medya ile haşır neşirsin zannediyorum?
Benim işim sosyal medya, dijital dünya. Ekmeğimi oradan kazanıyorum. Artık sosyal medya insanları şöyle etkiliyor böyle etkiliyor deme şansımız yok. Bu mecralar var ve artık gelişerek de artacak. Yeni dünya böyle bir yer. Bunu bilip onunla yaşamayı öğrenmek lazım. İnsanın rezil de vezir de olabileceği, kendi dinamikleri olan bir dünya. Bunu bilip doğru yönetebildiğiniz sürece olumlu, güzel dönüşler alabilir cidden faydalı şeyler ortaya çıkarabilirsiniz. Sosyal medya insanları sokağa çıkarabilen, örgütleyebilen bir güç olabildiği sürece kıymetli ama sokağa çıkmak yerine yazıp çekilmek için iç rahatlatıcı pasifize edici bir mecra olarak kullanılırsa işlevsiz hatta tehlikeli. Biz aslında şakasını yaparken, tehlikeli kullanımını da göstermiş oluyoruz aralarda.
UTANAN SIKILAN HERKESİN PROGRAMI
‘Programımız şu kesime hitap ediyor’ diye bir anlayışın var mı?
Programımız cuma gecesini evde geçiren ve ana akım medya eğlencesinden hoşlanmayan herkese hitap ediyor. Ama özellikle İnternet’te vakit geçiren kesim için daha kolay takip edilebilir. Öte yandan İnternet’i takip etmeyenler için de güzel bir geçmiş özeti oluyor sanki.
Valla işte gülünsün eğlenilsin diye bir program yapıyoruz, topuklu ayakkabı ile koşan adamların yarışmasını izlemekten utanan ve kraldan çok kralcı adamların ekranda her işe bir kulp bulma tartışmaları izlemekten içi kuruyan kim varsa hedef kitlemiz onlardır. Onlara gündemden tam da kopmadan ama dramını biraz geride bırakıp, 47 dakikalık bir teneffüs olalım istiyoruz.
47 dakika az bir zaman gibi ama epey dolu geçiyor program. Ciddi bir hazırlık lazım.
Ciddi hazırlanamıyoruz, gülüyoruz hazırlanırken biz Memleket sağ olsun hangi başlığı istesen hakkında gülünecek materyal çok. İşin zoru ayıklamak. 47 dakikaya sığdırmak. Söyleyemediğim şeyler için program çıkışı editörümün beynini yiyorum. Beraber “Ay aslında keşke şunu da alıp bunu da deseydik” diye diye konuşurken, gece eve varışımız 03.00’leri buluyor.
Evrensel'i Takip Et