Kara tren gecikir
Harmanlı, Haskovo derken Plovdiv’e kadar geliyorum. Dediğim gibi buralar hep Türk, çok Türk, biraz Bulgar... Plovdiv’i yolda denk geldiğim insanlar çok övüyor.

Can BEYDOĞAN
Bulgaristan/Sofya
Harmanlı, Haskovo derken Plovdiv’e kadar geliyorum. Dediğim gibi buralar hep Türk, çok Türk, biraz Bulgar...
Plovdiv’i yolda denk geldiğim insanlar çok övüyor. Merak ediyorum haliyle. Ama şehre girişimle hayal kırıklığı yaşıyorum. Sofya’yı görmek istiyorum. Ama nereden baksan 170 kilometre var. Hemen tren istasyonunu soruşturuyorum. Biletimi alıyorum 11 levaya. -Bulgar parası-
Hadi canım sende! Hani bisiklet turuydu bu, diyenleri duyar gibiyim. Üzgünüm, keyfinize göre davranamadığım için. Ben hikayemi yaşamaya çıktım yola, hikayenizi değil. Keyfimin istediği gibi de yaşıyorum bunu. Şşt, tren geliyor.
Hıphızlı bir tren beklerken kara tren yaklaşıyor, gümbür gümbür. Muhtemelen ‘komünizm döneminden’ kalma. Buralar sanırım hâlâ sermayesini yiyor o devrin. 3 saatlik takır tukurdan sonra iniyorum. İnmemle şok geçirmem bir oluyor.
SOFYA BİR BAŞKA YAHU...
Sofya tren garı biraz şehrin yukarısında. Hemen atıyorum boşa, iniyorum merkeze. Biraz gezindikten sonra hostel aramaya başlıyorum. Az ilerde taksicileri görüyorum. İngilizcede soruyorum tabii ki ama amcalar Türk çıkınca kendimi zor tutuyorum. Söylediğimi anlamıyor, arada Türkçe yağdırıyor, hemen yanındakine soruyor. Ben ısrarla devam ediyorum İngilizceye. Az bir Türkçe çıksa ağzımdan, beni oraya gömerler herhalde, bizi ne diye uğraştırıyorsun diye. İşte böyle. Fukaranın fukaraya yaptığı zulüm gibisi yok!
Hosteli bulup yerleşiyorum. Kimin eli kimin cebinde, hobaa... Ben Türk’üm arkadaş. Mezhebim bu kadar geniş değil!
Duşumu alıp insana benzedikten sonra fotoğraf makinemi alıp gezinmeye başlıyorum Sofya’yı. Ha bu arada warmshowers denilen bir siteden birini bulup not etmiştim, Teodor diye. Kelek yaptı. Ne aradı ne sordu! Paşa paşa 10 avroyu kaptırdık hostel teyzeye.
İnsanlar rahat yahu burada. Bunlar olmuş. Yani Avrupalı olmuş. Caddeler ışıl ışıl. Binalar ciddi anlamda bakımlı,sokaklarda... kızlarını zaten hiç demiyorum, torna misali. Ama güzellik kavramı bir başkadır bak. Bunlar bakımlı olanlarından. Erkeklerde torna misali, tamam tamam, kabul.
Sofya hatunları böyle kavruk tenli, kabasakal kılıklı, parlak şortlu, parmak arası terlikli bir tip görünce bakmadan edemediler. Elimde değil. Malzeme bu. Malatya-Muş karışımı. Daha iyisine canım feda.
İnsanlar diyorum. Gayet rahatlar. Bu sapkınlık, sapıklık anlamında değil elbette. Dilediğini giyinebilen, gönlünce gülebilen, gayet de saygılı insanlar şehriydi Sofya. Tüm o ön yargılarımı kırıp geçirdi. Meğer ne de meraklıymışız dar kalıplarımıza gömmeye insanları. Fersah fersah ötedeler. Kim barbar, kim medeni tartışadurun, ben Üsküp’e yol alayım.
Haftaya yola Üsküp’ten devam edeceğiz...
Evrensel'i Takip Et