Seyit Rıza, Berkin’in mezarında!
Alevilik üzerine çalışmalarıyla tanınan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, AKP’nin “Alevi açılımı” ve “Dersim özrü” tartışmalarını gazetemize değerlendirdi.
Tamer Arda ERŞİN
Okan DEMİRPEHLİVAN
Ankara
Alevilik üzerine çalışmalarıyla tanınan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, AKP’nin “Alevi açılımı” ve “Dersim özrü” tartışmalarını gazetemize değerlendirdi. AKP’nin katliamla yüzleşme iddiasına yanıt veren Yalçınkaya, “AKP daha Roboskî, Gezi katliamlarını hesabını vermeden Dersim’in hesabını sormaya çalışıyor. Seyit Rıza’nın mezarını bulup müze yapacaklarmış. Çok aramalarına gerek yok. Seyit Rıza, annesi yuhalatılan Berkin’in mezarında yatıyor” dedi.
Başbakan Davutoğlu, bugün yeni “Alevi açılımı”yla ilgili yapacaklarını duyurmak için Dersim’e gidiyor. Alevilerin talepleri, AKP’nin “Alevi açılımı” ve Dersim katliamı üzerine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya sorularımızı yanıtladı.
Aleviliği nasıl tanımlamak gerekir, Alevilik din mi, inanç mı yoksa bir mezhep midir?
Öncelikle, Aleviliğin nasıl tanımlanacağı ya da tanımlanmayacağının Alevilerin haklarıyla ilgisi yok. Türkiye’de basının da artık bu tanım işinden vazgeçmesi gerekiyor. İster mezhep, ister inanç, isterse de soğanı tanrı bellemiş bir grup olsun, bizi ilgilendirmez. Kimsenin haddine de düşmez. Kim kendini Alevi olarak hissediyorsa, istediği gibi kendisini tanımlayabilir. Nihayetinde Alevi olarak kendisini gören bir topluluk var ve onların haklarıyla ilgili meselede tanım gibi bir şey söz konusu olamaz. Hükümet, ‘Biz Aleviliği tanımlamak istemiyoruz ama Aleviler kendi kendisini tanımlasın’ diyor. Yani ‘Kendilerini tanımlasınlar, karşımıza kalıp çıkarsınlar, biz de ona göre adım atalım’ diye düşünüyor. Bir hak talebi karşısında böyle bir şart koşulamaz, bunun meşruiyeti nerede? Alevilerin içinde kendisini mezhep, tarikat, İslam dışı olarak görenler ve kendisini öz ve öz Müslüman sayanlar olabilir. Hatta doğrudan materyalist olan olabilir. Aleviliği tanımlayın demek, ‘Hükümet olarak biz kendi anlayışımıza uygun sizden bir tanım istiyoruz. Biz devlet olarak Sünnileri nasıl tek tipleştirip homojenleştirdiysek, Alevilere de aynı muameleyi çekmek istiyoruz’ demektir.
Diyanetin ‘Aleviliği tanımlayamayız, o teolojinin konusu’ demesini neye bağlıyorsunuz?
Diyanetin ‘Aleviliği tanımlayamayız’ demesi doğru değil. Biz Diyanetin kendince birçok tanım yaptığını biliyoruz. Kaldı ki madem teolojinin konusu Aleviliği teolojiden dıştalayan da Diyanet. Kendileri sözüm ona olumlu bir şey söylüyormuş gibi görünüyor, aslında söylenilen şu ‘Alevilik öyle bir parçalı inanç ki teolojinin konusu bile olamıyor, çünkü bir teolojisi yok’ bunların zihniyeti bu. Ama Aleviliğin bir teolojisi vardır ancak onların baktığı yerden bakılınca yok gibi gözüküyor. Dahası bu meseleyi teologların halletmesini istemek, imam hatipten çıkan Sünnilere, Aleviliği tanımlatmak demektir. Çünkü teologların hepsi imam hatiplerden çıkıyor.
Aleviliğin ritüelleri nelerdir, ibadet yeri olarak nereyi görmektedirler?
Aleviliğin ritüelleri çoktur ve ‘cem’ bunun aslını oluşturur. Bunların hepsini saymaya gerek yok aslında. Mesele cemevleriyle ilgili olan tartışma. Aleviler, Sünnilerden farklı olarak ibadet ettikleri yeri kutsal görmemişlerdir, onların kutsal gördüğü ibadetin yani ‘cem’in kendisidir. Örneğin Sünniler için camiye girmek için özel bir hazırlık gerektirir. Ancak Alevilerde kutsal olan mekan değil, o mekanı kutsal kılan ibadetin kendisidir. Örnek verecek olursak köyde bir ahır cemevi olabilir. Önce burası temizlenir ve ibadet edecek hale getirilir, ibadet edildikten sonra da yeniden ahır olarak kullanılabilir, yani ihtiyaca göre mekan kullanılır. Nerede cem yapıyorsa o yer ibadethanedir ve ibadet süresince kutsaldır. Cemevleri, Aleviler için 24 saat yaşayan yerlerdir. Cemevleri ‘kültür merkezi’ gibi isimler adı altında Davutoğlu’nun açıklayacağını ilan ettiği pakette yer alıyor. Cemevini ibadethane olarak değil, kültür merkezi olarak görüyor. İbadethane statüsünü asla vermeyecekler. Hani Aleviliğin tanımından bahsetmiştik ya zaten cemevini kültür merkezi olarak tanımlamakla, Aleviliği de tanımlamış oluyorlar ve Aleviliği din olarak görmediklerini açıklamış oluyorlar. Aleviler cemevini ibadethane olarak görüyor ve devlete ‘Sen gölge etme yeter. Bana yapacağın tek şey onları imar planında ibadethane olarak tanımla ki ben tapusunu alabileyim’ diyor.