İsyan ve Alsancak
Stadın yıkılması ve yerine AVM yapılması sadece İzmir’deki kısıtlı spor alanlarından birinin daha yok edilmesi değil, Alsancak esnafının mağdur edilmesi ve sınırlı afet toplanma alanlarından birinin daha yok edilmesi anlamına gelecekti
uniA
Üniversiteli Altaylılar
İzmirlilere Alsancak sorulduğunda akıllarına pek çok farklı şey gelebilir. Kimisi için pasaport, kimisi için fuar, kimisi için de Atatürk Lisesi’dir Alsancak. Fakat Alsancak denince İzmir’deki tüm tribün emekçilerinin aklına ilk gelen şey şüphesiz ki Altay Alsancak Stadı’dır. Futbol ülkesi olduğunu iddia edip futbola neredeyse hiçbir yatırım yapmayan Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’de, neredeyse var olan tüm kulüplerin yükünü çekmiştir Altay Alsancak Stadı. Yeri geldiğinde sarı-kırmızı, yeri geldiğinde yeşil-kırmızı, çoğunlukla siyah-beyaz, bazen lacivert-kırmızı, bazen lacivert-beyaz, hatta lacivert-sarı. Roma’ların, Atletico Madrid’lerin tarih sayfasında yerini aldığı, Panionios’tan Altay’a miras kalan kıymetli stadımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
ALSANCAK TARİHTİR YOK EDİLEMEZ
100 yılı aşkın süredir futbol sahası olarak kullanılan Altay Alsancak Stadı’nın ölüm kalım mücadelesi 2012 yılının
Ocak ayında başladı. Dönemin Spor Bakanı Suat Kılıç, stadın TOKİ’ye devredileceği yönünde bir basın açıklamasında bulundu. Başını Altaylı taraftarların çektiği ‘Alsancak Tarihtir Yok Edilemez Platformu’ konuya hızla bir tepki verdi. Bu sırada Gürsel Aksel Tesisleri’nin üzerinde bulunduğu arazinin de Göztepe’ye yapılacak bir stat karşılığında TOKİ’ye devredilmesi gündeme geldi. İnternet üzerinden ve kurulan standlarla stadın yıkılmaması için imzalar toplandı. 9 Haziran 2012 Cumartesi günü tüm İzmir tribünlerinin katılımıyla büyük bir yürüyüş organize edildi. Stadın yıkılması ve yerine AVM yapılması sadece İzmir’deki kısıtlı spor alanlarından birinin daha yok edilmesi değil, Alsancak esnafının mağdur edilmesi ve sınırlı afet toplanma alanlarından birinin daha yok edilmesi anlamına gelecekti. Sonuç itibariyle Hükümet geri adım atar gibi gözüktü ve stadın her zaman spor alanı olarak korunacağını taahhüt etti. Ancak çalışmalara gizli bir şekilde devam edildi.
RANTTA SIRA STADYUMLARDA
Verilen sözler ve vaatlerin sonunda 2014-2015 sezonunun hemen başında Altay Alsancak Stadı’nın kapısına kilit vuruldu. Göztepe ve Altay, Atatürk Stadı’na gönderildi. Altınordu Manisa’ya, Karşıyaka da Buca’ya sürüldü. Yaklaşmakta olan Passolig tehlikesi de bu uygulamaların tuzu biberi oldu. Göztepe ve Karşıyaka’ya yapılacak statlar 2012’de konuşulan yerlerden ve büyüklükten oldukça uzak. Bu durumdan maddi ve manevi olarak en çok zararlı çıkan kulüp şüphesiz ki Altay oldu.
Bütün sponsorluk anlaşmaları ve gelirleri bir anda elinden alınan kulübümüzün maddi açıdan zor günler geçirdiğini söylemek için finans uzmanı olmaya gerek yok. Ancak tüm bunların ötesinde, rant uğruna Altay Alsancak Stadı arazisinin TOKİ’ye peşkeş çekilmeye çalışmasına devam edilmesi tüm kamuoyunun gözleri önünde oluyor. 2014’te yaşanan gelişmeler üzerine Altay Taraftarlar Derneği, Yalı, Karşıyaka Çarşı gibi grupların birleşmesiyle tekrar bir eylem organize edildi. İzmir’deki tüm taraftar kitleleri bu etkinliğe katılım sağlarken, ulusal ve bölgesel otoriteler tribün emekçilerinin seslerine yine kulak asmadılar. Bu sırada tribünler de bu durumun suçlusunu ararken kendi aralarında ihtilafa düştüler. Bütün Hükümet politikalarına karşı çıkmayı duruş olarak benimsemiş ana muhalefet partisi mi, yoksa rant uğruna insan hayatını bile hiçe sayan Hükümetin vurdumduymaz politikaları mı suçluydu? Şüphesiz bunun cevabı ileriki günlerde yaşanacak süreçte belli olacak.
Üniversiteli Altaylılar olarak bizler, Altay Taraftarlar Derneği çatısı altında evimiz olarak bildiğimiz stadımız için sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.