28 Kasım 2014 10:32

On, yüz, bin, milyon yaşam

Balkonda tüttürdüğü bir sigarayı düşünüyordu şimdi de.İnsan babasına yakalanırdı da, kocaman Ortadoğu liderine yakalanır mıydı sigara içerken?

Paylaş

Deniz KAR
 Gaziantep

Önce birkaç damlası göründü, sonra bir yerden sızdığı anlaşıldı. Yavaş yavaş yükseliyordu kömür lekeli sular. Önce ayaklarını geçti, sonra beline ulaştı. Bakındı çevresine, umursamazca. Belki de umursuyordu 100 metre ileride gözüne çarpan servis arkadaşının neler düşündüğünü ama bakındı sadece. Sular saçını ıslatmaya başladığında çoktan kavramıştı işin ciddiyetini. Sanki su değildi saçındaki. 28 kiloluk kum torbasının kafasına isabet etmesi sonucu saçlarının arasından sızan kum taneleriydi. Belki de saçında hiçbir problem yoktu.

Henüz bu sabah bakmıştı aynaya, bakarken yüzünde bir panik hali belirmişti. Çok iyi anımsıyordu saat 7 olmuş muydu, kesin beklemezdi yüzünü görmekten sıkıldığı, her gün 30 arkadaşıyla 90 dakika yolculuk yapmasına vesile olan şoför. Gerçi beklerdi, kaç akşam evine götürmüş, tuzunu ekmeğini yedirmişti. Haksızlık yapmamalıydı, şoför de kendisini evine misafir etmişti sonuçta.

Belki de ortada ayna ya da şoför de yoktu.
Her gün yürüyerek gidiyordu yüzünü ekmek parasına boyayan kara alana. 15 dakikalık yola 4 sigara sığdırdığı aklına geldi birden. Aşağıda içemezdi ki, tutuşmaya hazır simsiyah tozlar uçuşuyordu sonuçta. Bunlar aklına nasıl gelmişti, pes doğrusu. 3-4 saniyelik öksürük, boğaz yanması ve ardından gelen bilinç kaybı sırasında içtiği sigaraları düşünüyordu.

BELKİ DE...

Ne kadar da bencildi. Yoo hiç de bencil değildi. O sıra aynı belirtileri gösteren 300 arkadaşını düşünürken buldu kendini. Bir tanesinin karısı hamileydi. Bir tanesinin 3 kardeşi daha çalışıyordu burada. Bir anda 4 kayıp çok ağır gelirdi yukarıdakilere. Birisi daha 12 yaşındaydı, utanıp sıkılıyordu yanlarında, yaşıtlarını özlüyordu belki de. Ama bir tanesi vardı ki anlaşamamışlardı bir türlü. Hayır hayır tartışma falan geçmemişti aralarında. Ortak kullandıkları bir dil yoktu sadece, o kadar. Ah, bir anlasalardı birbirlerini, neler neler konuşurlardı. Birisi kahvenin çok şekerli içildiğini iddia eder, diğeri şekersiz olduğu konusunda ısrarcı davranırdı.

Birisi yanında jöle taşımanın faydalarını anlatır, diğeri kafasında saç olmadığını hatırlatıp dururdu. Savaştan kaçıp gelmişti dilsiz (kendi tabirince). Fırsat bu fırsat deyip karın açlığına işe almışlardı onu.
Aslında bakarsanız sigara kullanmıyordu. Hiç görmemişti uçuşan siyah tozları. Saçları da gür siyah… Saçında hissettiği tek şeyse rüzgardı. Yüzünde de hissediyordu aynısını. Ceketinin kenarları kendisinden yukarıda kalmıştı. Çocukken kurduğu hayaller gerçekleşiyordu şimdi. İlk uçuş denemesiydi, aslında uçuş falan değil hızlı bir düşüştü ama kendini inandırmıştı uçtuğuna. Belki böyle uçarı hayalleri yoktu, belki korku kaplamıştı her yanını, belki ardında bıraktıklarını düşünüyordu telaşla. O olmadan bir hiç olduklarını düşünmüştü birden. Belki ortada düşüş falan da yoktu. Belki evde aç karnına oturmak yerine açlığını hissettirmeyecek bir uğraş bulmuştu kendine.

SONRA YİNE DÜŞÜNDÜ

Aklına yine olmadık şeyler geliyordu. Balkonda tüttürdüğü bir sigarayı düşünüyordu şimdi de.İnsan babasına yakalanırdı da, kocaman Ortadoğu liderine yakalanır mıydı sigara içerken? Bir sürü azar işitmişti,
‘Terbiyesiz, hala içmeye devam ediyor.’ diye. Nereden gelmişti aklına, niye moralini bozuyordu ki şimdi. Doyasıya gülmesi gerekti şu an. Derken, aklına 1.5 milyar lira değerinde 1000 odalı hane geldi. Hane denemezdi, düpedüz saraydı bu. 1.5 milyar yaşamaya dair olsaydı, sular boyunu hiç geçmeyecekti aslında, saçından kum taneleri ayıklanmayacak, boğaz yanması ardından gelen bilinç kaybı yaşanmayacaktı. Yer çekimi kendisini alt edemeyecek, hiç görmediği bir adam için ter dökmeyecekti. Nice sıfırlamalar görülmüştü de; hiçbir şey, hiçbir yerde bu paranın sıfırladığı kadar olay sıfırlayamamıştı.
Düşündü kendi kendine, şimdi vıcık vıcık balçığın altındaydı, 10 gün olmuştu. 10 gündür ne gelen ne giden, üstelik bu kadar boş durmaya alışık değildi. Düşündü yine, bedeni durağanlaşmış, kendini yenileyemez olmuştu, balçık da iyice katılaşmış, vücudunu sarmıştı. Sonra düşündü yine, aslında düşünmüyordu.

ÖNCEKİ HABER

Çelişkin yeterince derin mi?*

SONRAKİ HABER

Topkapı alt geçitte yangın çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa