En tatlı sabahlar hakkımızı alınca başlar
Kendilerine her şeyin farklı anlatılması nedeniyle işçilerin söylediklerine çok şaşırmışlar. Yaptıkları çikolatalardan dahi yiyemeyen, sosyal yaşantısı olmayan, 14 saat çalışmalarının karşılığında asgari ücret alan işçiler
Funda Eylem
SANCARBARLAZ
İSTANBUL
Esenyurt’tan liseli arkadaşlarımla birlikte Ülker işçilerinin yanında olmak amacıyla direniş alanını ziyaret ettik. Gittiğimiz sıcak direniş ortamında, işçi abilerimizin başından geçen olayı bizzat dinleme imkanı bulduk. Bakkaldan gelen aşure, sıcak çay ve ateş eşliğinde abilerimizle karşılıklı sohbete başladık. İşçilerin baskı altında 14 saat çalıştıklarını, 15-20 yıl emek verdikleri fabrikadan sırf işe yaramaz sendikalarını değiştirdikleri için çeşitli bahaneyle nasıl postalandıklarını dinledik.
İşçiler yılmayıp direnişe geçtiler ve başlattıkları direnişin 21. gününe gelmiş bulunmaktalar. Vazgeçmeye, boyun eğmeye hiç niyetleri yok. 8 tane işçiden ne olacağını göstermek artık boyun eğip susmamak için orada direniyorlar. Ailelerine ayıramadıkları vakitlerinin, sohbet edemeyişlerinin, insanca muamele göremeyişlerinin hesabını sormak için oradalar ve orada olmaya devam edecekler…
Bizden seslerini daha da yükseltmemizi, facebook twitter gibi sosyal medyada kendilerinden bahsetmemizi istediler. Zira o çok muazzam kanallarımız, Ülker işçilerin sesini duymuyor duyurmuyorlar, adeta direniş karşısında 3 maymunu istiyorlar. Liseli arkadaşlarımla birlikte ilk kez bir işçi direnişini ziyaret ettik. Görüşlerimizi birbirimizle paylaştık…
HAYATIMIZIN HER YERİNDE ÜLKER
Halil Akkanat Lisesi’nden Aysun giriyor söze. O gün ilk defa işten çıkan bir insanın cesur ve umutlu gözlerine bakmış ve umut görmüş işçilerin gözünde. Susmayan, haksızlık karşısında başını eğmeyen insanlar. O da o an, “Evet biz halk olarak istediklerimizi yaptırabiliriz.” diye düşünmüş. Direnişlerinde onlara destek verdiği için oldukça mutlu Aysun. “Onların sesine kulak vermeli ve onlar gibi biz de hakkımızı savunabilmeliyiz.”diyerek bitiriyor sözlerini.
Esenyurt Lisesi’nden Yasemin, Ülker ürünlerinin hayatımızda ne kadar fazla yer kapladığını söylüyor önce. Ona göre Ülker, sadece yapılan reklamlarda, sponsor olan insanların adı altında bir marka olmamalı, çalışan insanların emekleri bir çırpıda kenara atılmamalı. Medyanın tutumunu eleştiriyor o da. Kendilerine her şeyin farklı anlatılması nedeniyle işçilerin söylediklerine çok şaşırmışlar. Yaptıkları çikolatalardan dahi yiyemeyen, sosyal yaşantısı olmayan, 14 saat çalışmalarının karşılığında asgari ücret alan işçiler. İşçi abilerinin yaptıkları direnişin sonuna kadar arkasında olacak o da.
İşte ilk kez bir direnişe şahit olmamıza rağmen, işçilerin sorunlarını sıkıntılarını dinlerken anlıyoruz emektar abilerimizi. Reklamlarda 70. yılları kutlanılırken, atılan işçilerin mutsuzlukları göz ardı ediliyor olsa gerek. O mutluluğu veren işçilerdir, emektir, terdir ama gün gelir hakkını aradığında 70 yıldır mutluluk, emek veren işçiler gözü kapalı kapının önüne konur. İşte bu yüzden işçiler haklı mücadelelerine sonuna kadar devam edecekler. Onların da dediği gibi en tatlı sabahlar hakkımızı alınca başlar!
ÇÜNKÜ UMUTLARI VAR
Halil Akkanat Lisesi’nden Cansu konuşuyor bu kez. Onun en çok etkilendiği işçilerin birlik ve beraberliği olmuş. Küçük bir topluluk olmalarına rağmen birbirlerine kenetlenmelerinden ve kendileri için, aileleri için direnmelerinden bahsediyor. Çocuklarının daha iyi bir eğitim görmesi için haklarını arıyorlar. İşçi abilerin taleplerinden bahsediyor. Seslerini duyurmak istiyorlar. 15-20 yıllık emeklerini kaybetmek istemiyorlar. Yüzleri gülüyor işçilerin çünkü umutları var. Umutları kırılmamalı ve onlara destek olmalıyız diyor son olarak.