Ağzı tamamen kapalı
Kadın yanındaki kadınla birlikte bir soru sormak istedi kadın Bakan’a. “Kadınlar niye öldürülüyor” diyecekti. Kadın bakan kadının kadınlar hakkındaki sorusunu duymak istemedi. Kadın güvenlikler soru sahibi kadını etkisiz hale getirdi. Kadının ağzı tamamen kapalı.

Arte MİSİA*
Olayın bütün kahramanları kadındı. Bakan kadın, dinleyiciler kadın, baskının görünen yüzü güvenlik güçleri kadın. Erkek yoktu. Yok muydu gerçekten? Küçük dünyasını yaratmış bir tanrı gibi koyduğu kurallarıyla, istediği an solutmaktan vazgeçtiği havasıyla öylesine oradaydı ki… Kadının fiziksel varlığı opaklaşıyor erilin yüzü çıkıyordu karşımıza. Kadın yanındaki kadınla birlikte bir soru sormak istedi kadın Bakan’a. “Kadınlar niye öldürülüyor” diyecekti. Kadın bakan kadının kadınlar hakkındaki sorusunu duymak istemedi. Kadın güvenlikler soru sahibi kadını etkisiz hale getirdi. Kadının ağzı tamamen kapalı.
…
Kadın, içinden bir “illallah” türküsü tutturmuş, evin bitmek tükenmek bilmez işinden şişmiş elleriyle pişirdiği yemeği tepsiye, tepsiyi kocasının önüne koydu. Kocası böyle televizyonun karşısında yemek yemeyi seviyordu. “Su da getir” artık beklenmeyen bir teşekkürün yarattığı boşluğa kaya gibi oturdu, gelmeyen bardaktaki suyu taşırdı. Kadın türküsünün nakaratını taşıyan suyun seli aldı gitti…. Yarın mahalledeki komşuların hepsi toplanıyordu, yeni gelinin evine ziyarete gidilecekti. Ama gelinin evi uzaktı. Bir minibüs mesafesi. Yalnız minibüs parasını değil minibüse binme iznini de kocasından alması gerekiyordu. Tepsiyi itti adam. Adamın ellerine baktı kadın. Yanağında ve sırtındaki eski sızıları bastıramadı içindeki türküsü. Kadının ağzı tamamen kapalı.
…
Kadın gençliğinin heyecanını kahkahasından taşırıyor, saçının boyasına, eteğinin rengine bulaştırıyordu. Siyah beyazların dünyasında gökkuşağı seli olma savaşı falan verdiği yoktu. Tartışma götürmeyecek kadar basitti, düzdü. Onlar siyahtı (varsın gömülsünlerdi kendi karalarına) o renk cümbüşü. “Olmaz” dedi karşısındaki adam tanrıdan ödünç aldığı kudretle. “Bu kadar renk olmaz, burada olmaz, bu şekilde olmaz.” Adam hem babasıydı, hem sevgilisi, hem abisi. Belki patronuydu hatta saf iyi niyetten yapılma komşusu muydu? Feodalizmin yolları iyi niyet taşlarıyla döşenmişti. Şanslıydı “siyah beyaz ol” demiyordu. Yok caaanıııım o kadar da değil artık. Gri vardı. Gri neyine yetmiyordu genç kadının? Kadın kahkahasını yuttu, eteğini çekiştirdi, saçını topladı. Çeki düzen, düzenin onu çekiştire çekiştire kendine getirmesiydi. Kadının ağzı tamamen kapalı.
…
Kadın kelimelerini oyuncak etmiş oynuyordu. Kendini hemcinslerinin her birinin yerine tek tek koymuş kadınlığın yük çuvalını boşaltıyordu. Birlikte koymuyorlar mıydı bu dünyanın yükünün altına ellerini, birlikte atacaklardı sırtlarından taşları tek tek. Söylemişlerdi de o anlamamıştı: Sözünü sakınmalıydı. Kem gözlerden filan değil. “Toplum bunu sorun eder” diye diye sorun çıkaranlardan oluşan o toplumcuktan. Daha toplum ağzını açamadan “ben değil de toplum ne der” sayıklamalarının sahiplerinden. Kadın “cinsel bir şeyler” dedi çattılar kaşlarını, ‘özgürlük falan’ dedi fena ters baktılar. Yazdı sildi, yazdı sildi. Sözünü sakındı en sonunda. Sözünü kendinden sakındı, sözü onun sözü olmaktan çıktı. Kadının ağzı tamamen kapalı.
…
Kayınvalidesi yüksek perdeden konuşuyordu, ne de çok biliyordu. Gelinken susturulduklarını mı döküyordu hep, kim bilir. Kayınpederinin bıraktığı sözü kaynı tamamlıyordu, kocasının başlattığını büyük oğlu bitiriyordu. “Sen?” diyen yoktu. Bütün gün patates toplarken toprak bir de bebeğinin bezinin boku dolmuştu tırnaklarına. Yavrusu ısırıverdi memesini emzirirken, sızlayan ayaklarını ovalıyordu. Sırtı yorgunluktan ağrıyordu. Beli kopmuştu. Seslerden başı ağrımıştı. Ağzı? Ağzına götürdü elini. Ağzı yoktu. Kadının ağzı tamamen kapalı.
…
Stiletto ayakkabılarının kalem eteğiyle kombini işinin bir parçası olan, PR departmanın son dakika çıkardığı toplantıyı, son yediği azardan sonra, patronuna nasıl söyleyeceğini bilemeyen sekreter-değil-kişisel- asistant kadın, adet kanını birini öldürmüşçesine, hayat memat meselesi gibi herkesten saklayıp, ağrıları nedeniyle ustabaşından izin alamayan kadın, umutlarını büyütemeden bebek büyütmesi beklenen istismar evliliği mağduru çocuk kadın… İşte kadın bakanın kadınlara kadınların ağzını kapattırdığı toplantıdan sonra açamadı ağzını. Kadının ağzı tamamen kapalı.
Liste uzar. Sana da gelir bana da… Birileri benim de ağzımı tamamen kapatmadan son sözümü diyeyim: Fıtratımın tersiyle bir çarparııımmmmmm…
* Çünkü bazen kafandan geçenleri yazıp paylaşmak, gemiler dolusu bir orduyu yönetmek kadar zor olabilir. Sevgiler sayın okur.
Evrensel'i Takip Et