Bizi her gün öldüren politikalara karşı birleşmekten başka yol yok
Bölgede hemen her evde mevsimlik tarım işinde çalışan kadınlar olduğunu; bazı evlerden 3, bazısından 5 kadının bu işte çalıştığını öğreniyoruz. Kırk yıldır bu şekilde çalıştığını söyleyen bir kadın, “gitmeyip ne yapacağım ki” sorusunu odanın ortasına bırakıyor.

Aylin AKÇAY
KESK kadın sekreteri ve bağlı sendikaların merkez yöneticisi kadınlarının bulunduğu bir heyetle Konya’nın Akşehir ilçesine doğru yola düşüyoruz. AKP’nin adaletinden, paylarına ölüm düşen 17 mevsimlik tarım işçisi kadının ailelerine taziye ziyaretinde bulunmak, acılarına ortak olduğumuzu paylaşmak derdiyle.
Ailelerin evlerine gittiğimizde bizi karşılayan, bazen eşleri, bazen anneleri, bazen kayınvalideleriydi. Bir de, henüz ne olup bittiğini anlayamadıkları gözlerinden belli olan küçücük çocuklardı. Dile gelen her sözse, 17 kadının ölümünün nasıl göz göre göre olduğunu bir kez daha ispatlıyordu. Kaza olduğunda 27 kişilik serviste 45 kişinin balık istifi gibi taşınıyor olduğunu biliyorduk. Konuştuğumuz kadınlarsa, bu sayınının bazen 72, hatta daha fazla olduğunu söyledi. Daha az servisle daha çok kişiyi taşımak için kurulmuş bir düzen bu. Herkesin bildiği, gördüğü, koruduğu düzen …
Bölgede hemen her evde mevsimlik tarım işinde çalışan kadınlar olduğunu; bazı evlerden 3, bazısından 5 kadının bu işte çalıştığını öğreniyoruz. Kırk yıldır bu şekilde çalıştığını söyleyen bir kadın, “gitmeyip ne yapacağım ki” sorusunu odanın ortasına bırakıyor. Bir diğeri önce “düşman oldu bu iş bize, artık gitmeyiz” diyor öfkeyle. Bir süre sonra “ekmek parası, gitmek zorundayız” cümlesi ekleniyor geleceğe dair.
TAKDİRİN ÖNÜNE TEDBİR GEÇER
Bir an “hiç karşı çıkmadınız mı servislere böyle binmeye” diye soruyor birimiz, cevabını bildiğimiz halde. Zaten yılın belirli zamanlarında gidilen bu iş, çoğunun ekmek parası; itiraz etmeyi engelleyen ise tekrar çağırılmama, işi kaybetme korkusu... Herkesin ortak olarak söylediği şeyse, servislerin denetiminin yeterince yapılmadığı, cezaların da yeterli olmadığı.
Ölen kadınlardan birinin eşi, “takdirin önüne hiçbir şey geçemez” diyor duygularını anlatırken. Önce canım sıkılıyor, artık duymaktan midemiz bulanan “fıtrat” aklıma geliyor bir an. Ama “takdirin önüne geçecek tek şey tedbirdir, ama burada da tedbir falan yok” diye devam edince cümle, kaderle fıtratla cinayetlerin üstünü kapatmanın AKP için artık o kadar kolay olmadığını daha iyi anlıyorum.
DAHA GÜÇLÜ DAHA ÖRGÜTLÜ
İkinci kez Yalvaç’a gidişimiz ise, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü programını ölen mevsimlik tarım işçisi kadınların anısına Yalvaç’tan, kadınların hayattan koparıldığı yerden başlatmak için oluyor. Kadınların yol kenarında dağın yamacına savrulmuş eşyaları, kopmuş saç telleri, ceplerinden düşmüş bozuk paralar, dağın yamacına çakılı kalmış tek ayakkabı öfkemizi artırırken, bizi her gün öldüren politikalar karşısında daha güçlü, daha örgütlü olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
AKP’nin her alanda biz kadınları eşitlemek istediği koşullar yoksulluk, şiddet, güvencesiz, kayıtsız düşük ücretlere kölelik koşullarında çalışmak, sağlığımızı kaybetmek ve ölüm. Kadınların eşitliği, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini bir tarafa bırakalım, kadın ölümleri bile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının gündemine boşanma oranları kadar giremiyor. 2015 bütçe görüşmelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesinin düşürülmesi de, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bütçesinin azaltılması da, AKP’nin kadın emekçilere daha ağır koşullar hazırladığının işareti. Hiç birimizin azade olmadığı bu koşullar karşısında birleşmekten, her alanda örgütlenmekten başka yolumuz yok.
Evrensel'i Takip Et