İzmir’i nereye taşıyalım?
İzmir İl Özel İdaresinin Efemçukuru köyünde TÜPRAG Şirketi tarafından işletilmek istenen altın madeni için 1 yıllık deneme izni verdiği ortaya çıktı. Altın madenciliği yapılacak yer Türkiye’nin üçüncü büyük ilinin içme ve kullanma sularının toplandığı barajlar havzasında. İzmir B&uum
EFELERİN YATAĞIYDI
Efemçukuru Köyü İzmir’e kuş uçuşu 20 kilometre uzaklıkta. Menderes İlçesinin dağlık ve ormanlık bir yerinde olan köy adı ‘çukur’ olmasına rağmen denizden 700 metre yükseklikte. Adını Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılara karşı direnen Efelerin burayı mesken tutmasından almış. Bir zamanlar direnişçi efeleri saklayan köy, Kanadalı TÜPRAG altın şirketinin altın madeni çalışmalarına uzun süre karşı koyamadı.
Alfons tipi üzümleri ile ünlü köyde yapılmak istenen altın işletmeciliğine ilk başlarda şiddetle karşı çıkan köy, zamanla devletin bütün kurumları ile altıncıların yanında olması ve şirketin maden alanındaki üzüm bağlarına astronomik fiyatlar vermesi nedeniyle direnişten vazgeçti. Direnişi kırmak için Bakanlar Kurulunun köydeki 35 parsel arazi için TÜPRAG lehine ‘acele kamulaştırma kararı’ çıkardığını da ekleyelim. Köyde arazisini satmayan Ahmet Karaçam adlı tek bir köylü kaldı.
ÇAMLI BARAJI NEDEN YAPILAMIYOR?
Efemçukuru’nu ünlü üzümleri, ormanlar içindeki doğal güzelliği, efelerin yatağı olmaktan öte önemli kılan en önemli özellik ise İzmir’in içme ve kullanma sularının bulunduğu barajların su toplama havzasının içinde ya da sınırında olması. Kentin içme suyunun yüzde 35’ini tek başına sağlayan Tahtalı Barajı’nın su toplama havzasında bulunan köy, 200 bin kişinin ihtiyacı için yapımı planlanan Çamlı Barajı’nın ise ‘mutlak koruma alanı’nda. DSİ’nin yöredeki altın madeni çalışmaları ile eş zamanlı bir şekilde Çamlı Barajı’nın yapımından vazgeçmesi(!)ne rağmen, İzmir Büyükşehir Belediyesi “Kent için yaşamsal önemde” diye nitelediği barajın yapımını kendi öz kaynakları ile yapmaya girişmiş durumda. Devletten bir kuruş almadan baraj yapmak için kolları sıvayan büyükşehir belediyesinin önüne bakanlıklar bin türlü zorluk çıkarmada birbiri ile yarışır durumdalar. Baraja ÇED izni vermeyen bakanlık, yıllar önce tamamlanmış baraj fizibilite çalışmalarının tekrarlanmasını istiyor. Bu arada ne hikmetse bu işi yapacak olan Ankara merkezli hiçbir şirket fizibilite ihalesine katılmıyor, süreç devamlı uzuyor.
Efemçukuru’ndaki altın madeni için “Bu maden çalışırsa İzmir’in yerini değiştirmek zorunda kalırız” diye net ifadeler kullanan Büyükşehir Belediye Başkanı, köyde yapılan üzüm festivalinde daha da ileri giderek, “Bu maden burada çalışmayacak. Namus şeref sözü veriyorum” demişti.
YAŞAMI DEĞİL ALTINI TERCİH ETTİLER
Kocaoğlu’nun bu çıkışlarına rağmen şirket çalışmalarına devam etmiş, işletme için gerekli bütün tesislerini tamamlayarak hazır hale getirmişti. Nitekim geçtiğimiz ayın sonunda, 30 Haziranda Şirketin CEO’su Paul N. Wright’ın “Efemçukuru altın madenine ilişkin gerekli izinleri aldık. Bu yılın sonunda üretime başlayacağız açıklamasını yapmıştı” Wright’ın bu açıklamasının ardından İzmir İl Özel İdaresine başvuran Efemçukuru köylülerinin avukatı Arif Ali Cangı’nın dilekçesine gelen yanıtta, “İdaremiz tarafından söz konusu işletmeye, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 20. Maddesi gereğince, 01.06.2012 tarihine kadar geçerli olmak kaydıyla 1(bir) yıl süreli deneme izni verilmiştir” denildi. Cangı, hâlâ dava konusu olan işletme ile ilgili mahkeme aşaması sonuçlanmadan verilen bu izni “Efemçukuru konusundaki tercih ya İzmir’in suyunun korunmasından yana, ya da altıncı şirketin çıkarlarından yana olacaktı. İzmir İl Özel İdaresi tercihini İzmir’in yaşamından, geleceğinden yana değil, altıncı şirketin çıkarlarından yana kullanmıştır. diye yorumladı. Efemçukuru’nda yaşanacak her tehlikeden, oluşacak her türlü kirlenmeden ve bozulmadan, şirkete her türlü kolaylığı sağlayan AKP Hükümetinin ve İzmir Valisi M.Cahit Kıraç’ın sorumlu olacağını belirten Cangı, kentin su kaynaklarını korumakla görevli olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu da ‘basiretsiz’ davranmakla suçladı.
Altın madenine verilen bu iznin tartışması bir süre daha devam edecek gibi görünürken, bilim insanları tarafından “Ağır metaller açısından son derece zengin” bir yerde yapılacak olan bu faaliyetin ardından önümüzdeki günlerin tartışma konusu herhalde “İzmir’i nereye taşıyalım?” olacak. İzmir’in zaten arsenikli olan içme sularını iyice kullanılmaz hale getirecek olan bu faaliyete izin verenleri, 27 ton altın için 3.5 milyonluk kenti gözden çıkaranları, tarih nasıl yazacak acaba? (İzmir/EVRENSEL)