Yunanistan neden seçime gidiyor?
AB ve İMF politikalarının uygulanmasının tek yol olduğunu savunan koalisyon hükümeti yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle erken seçime doğru ilk adımı atmak zorunda kaldı. Hükümet, cumhurbaşkanlığı seçiminin 17 Aralıkta yapılacağını açıkladı.
Seyit ALDOĞAN
Atina
Yunanistan'da Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas’ın görev süresi yakında bitiyor. Yunan Anayasası cumhurbaşkanının seçilememesi durumunda erken seçimi öngörüyor. Söz konusu madde 300 kişilik mecliste ilk ve ikinci etapta 200, üçüncü etapta ise 180 oyu gerekli görüyor. Üçüncü etap seçimleri ise 29 aralıkta yapılacak.
Koalisyon hükümeti uzun süreden beridir erken seçim taleplerine kulak tıkıyor ve milletvekili seçimlerinin hükümetin görev süresinin bitmesi ile normal periyodu içinde yapılacağını söylüyordu.
HÜKÜMET PARTİLERİ TABAN KAYBEDİYOR
Öncelikle bir çok neden bulunduğunu belirtmek gerekiyor. Bunun başında AB ve IMF politikalarında ısrar eden, yoksulluk ve sefaleti dayatan hükümet partilerinin gün geçtikçe taban kaybetmesinden kaynaklanıyor. Aylardan beridir AB ve IMF ile yapılan “kriz programlarının ve anlaşmalarının” bitmek üzere olduğu ve Yunanistan’ın para piyasalarına çıkmaya başlayacağı panayır havası içinde ilan edilmişti. Kriz sürecinden çıkıldığı, ve kalkınma dönemine girildiği propagandalarının yoğun olarak gündeme getirildiği son süreçte AB ve IMF “Yunan ekonomisinin iyiye doğru” gittiği ancak bunun kriz politikalarının sonu anlamına gelmediği açıklamasında bulundu. Arkasından programlanmış borç diliminin serbest bırakılması için milyarlarca dolarlık yeni vergi ve ekonomik baskı önlemlerini içeren yeni anlaşma masaya getirildi. Ekonomi Bakanı Gikas Harduvalos’un kamuoyuna yaptığı iyimser açıklamaların ardında yeni kölelik anlaşmalarının yattığı deşifre oldu.
AB VE İMF GÖRÜŞMELERİ ERTELENMİŞTİ
Koalisyon partileri yüzde 30’un altında bulunan oy oranlarının daha da düşeceğini ve ana muhalefet partisi SİRİZA’nın güçlü bir biçimde hükümete geleceğini hesap ederek cumhurbaşkanlığı seçimlerini öne aldı. En son iki gün önce Yunan hükümeti AB ve İMF ile yapılan görüşmelerin iki ay ertelendiğini açıkladı. Oysa bütün maddelerde anlaşıldığı ve pürüz kalmadığı yetkililerin ağzından getirilmişti. Anlaşmanın ertelenmesi AB, İMF ve Yunan hükümeti arasında “şike” üzerinde anlaşıldığını ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz pazar günü yapılan bütçe oylamasını 155 oyla meclisten geçiren hükümet bağımsız milletvekillerinin de desteğini alarak (Medya da bağımsızların oylarının kirli vaat ve oyunlarla kazanılmaya çalışıldığı yönünde çok sayıda kanıt yayınlandı) cumhurbaşkanını seçmeye ve dolayısıyla erken seçimden kurtulmaya çalışıyor.
Ancak ana muhalefet ve diğer partiler hiçbir isim üzerinde anlaşmayacaklarını ve hükümetin gitmesi gerektiğini belirtiyorlar. Yani hükümetin devam etmesi ancak alaveredalavereye kalmış görünüyor.
KILIÇLAR ÇEKİLDİ
Kuşkusuz işçi ve emekçilerin, genel olarak ezilen tüm toplumsal kesimlerin sokaklara dökülen muhalefetinin yanında, başta anayasanın ayaklar altına alınması (troyka anlaşmaları, AB, IMF denetimi vb.) demokratik hak ve özgürlüklerin gasbedilmesi ya da kısıtlanması, her türlü hükümet politikasını tartışmalı duruma getirmiş bulunuyor. Halkın öfkesinin seçim sandıklarına yansıması ve güçlü bir AB-IMF karşıtlığının ortaya çıkması sermaye sınıfını da, kuruluşlarını da korkutuyor. Uluslararası sermaye kuruluşlarının her yönüyle tam bir fırsata çevirdikleri kriz politikalarının Yunan cephesinden yarılmasının önüne geçmek AB ve IMF açısından büyük öneme sahip. Kısacası kılıçların çekildiği bir süreç yaşanıyor. Daha şimdiden özellikle AB ve IMF kaynaklı “Ulusal uzlaşma hükümetinden” bahsediliyor. Eğitimden, sağlığa, sosyal güvenlikten ücretlere kadar açılan cephelerin kapatılması mümkün değil. AB ve IMF’nin müdahalelerinin Yunan halkının açıkça tehdit edilmesine dayanacağı açık. “AB den atılırsınız, avro kuşağından çıkınca açlık başlar” temelindeki söylemlere ağırlık verilecek görünüyor.