25 Aralık 1990’da 300 bin lira olan ücretlerinin 1 milyon liraya çıkarılması için 280 işyerinde 120 bin metal işçisi greve çıktı. 32 gün süren grev, Irak İşgali nedeniyle kesintiye uğradı, Bakanlar Kurulu 2 ay grev erteleme kararı aldı.
Her ne kadar Danıştay’dan grev ertelemeye yürütmeyi durdurma kararı çıksa da 1 Mart’ta MESS ile masaya oturan metal işçisi, sözleşmeye imza attı.
O günlerde MESS’in başkanlık koltuğunda Bahri Ersöz oturuyor, Türk Metal Sendikası’nın başında ise Mustafa Özbek bulunuyordu. Aynı günlerde maden işçileri de büyük Ankara yürüyüşü ile tarihe geçiyordu.
21 yıl sonra, yine Aralık ayında, Birleşik Metal İş üyesi 15 bin işçi, MESS ile Türk Metal Sendikası arasında imzalanan sözleşmeyi kabul etmeyeceğini açıkladı. İşçiler yüzde 5,35 olan ve saat başı ücretlerinde sadece 20 kuruşluk artış öngören toplusözleşmeye karşı grev kararı aldı. 33 işyerinde oylama yapıldı, 21 işyerinde işçiler ‘grev’ dedi. Metalde 21 yıldır suskunluğunu koruyan işçiler ilk kez grev kararlarını işyerlerine astı ve ilk grev tarihi olan 22 Mart’ı beklemeye koyuldu.
İlk grev, 22 Mart’ta Eskişehir’de bulunan İtalyan ortaklı Süsler Doruk fabrikasında yapıldı. Ardından Gebze’deki Standard Depo ve Arfesan fabrikası geldi. Diğer fabrikalarda patronlar grev yapılmasına bile gerek olmadan MESS’ten bağımsız olarak Birleşik Metal-İş ile anlaşmalara vardı. Süsler Doruk’ta grevin 11’inci, Standard Depo’da ise grevin ilk haftasında anlaşmaya varan Birleşik Metal-İş Arfesan’da da grevin 8’inci gününde anlaşmayı imzaladı.
Toplusözleşmede önerilen yüzde 5,35’lik zammı yüzde 10-11’lere çıkararak yüzde 100’e varan artış yaptıran metal işçisi sosyal haklarında da yüzde 110’lara varan iyileştirme aldı. Ayrıca işçiler esnek çalışmayı da fabrikalarından uzak tuttu.
Emek ile sermaye arasındaki mücadelenin en önemli alanlarından biri olan metal iş kolu, ekonomide kapsadığı alan ve işlevselliği nedeniyle grup toplu iş sözleşmeleri işkolunun kapsadığı alanın çok üzerinde bir etkiye; doğru müdahaleler ve koşulların uygun olmasıyla birlikte bu ekonomik mücadele sınırlarını aşarak siyasi etkiler yaratacak niteliğe sahip. Yani, metal işkolunda kazanılan ya da kaybedilen haklar tüm ülkedeki emek sermaye ilişkisini belirler. Bu alan, uluslararası yabancı büyük tekellerin hakimiyetinde olduğu için de kapsamlı etkiler yaratır. Bu nedenle, sermayenin en çok korktuğu ve saldırılarını en çok yoğunlaştırdığı alandır.
Patron sendikası MESS ile metal sendikaları arasındaki toplu iş sözleşmesi, 150 binin üzerinde üyesi olan Türk Metal ve 10 bin üyesi bulunan Çelik-İş tarafından Aralık ayı ortalarında imzalandı. 15 bin üyesi olan Birleşik Metal-İş ise iki sendika sözleşmeyi imzaladıktan sonra tüm işyeri kurulları ile bir araya gelerek ortaya çıkan durumu tartıştı. Önce 18 Aralık tarihinde yapılan Merkez TİS Kurulu toplantısında, ardından 10 Ocak tarihinde yapılan Merkez TİS Kurulu toplantısında işyerlerinden gelen temsilciler MESS’in sunduğu teklifi değerlendirdi ve “ödenecek bedel ne olursa olsun” dayatmaların kabul edilmemesi ve greve çıkılması yönünde görüş bildirdiler.
Birleşik Metal-İş Genel Yönetim Kurulu da bu eğilim doğrultusunda karar aldı. 29 Ocak’ta greve gidecek olan Birleşik Metal-İş Sendikası’nın bu dönem en çok öne çıkardığı başlık, düşük ücretli işçilere iyileştirme yapılması. Çünkü, işyerlerinde aynı işi yapan işçilerin ücretleri arasında hiçbir şeyle açıklanamayacak kadar büyük uçurum oluşmuş durumda. MESS ise imzaladığı sözleşmelerle ücretler arasındaki makası daraltmak yerine iyice açtı. Bununla da yetinmeyen MESS, 6 zammın 5’inde yüzdeli zam yöntemi kullanarak makasın daha da açılmasına neden oldu. Düşük ücretliler miktar olarak daha az; yüksek ücretliler miktar olarak daha fazla zam aldıkları için ve düşük ücretliler toplam çalışanların yüzde 70’lerine yaklaştıkları için, ucuz işçilik sistemini iyice kökleştirdi. Bunlara ek olarak, toplu sözleşme sürecini 2 yıldan 3 yıla uzatarak, enflasyona dayalı zammı dayattı.
10 kent ve 22 fabrikada 15 bin metal işçisinin grevi başladı. DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş'in MESS dayatmasını kabul etmeyerek aldığı grev kararı ilk olarak İstanbul'da kurulu bulunan Ejot Tezmak'ta hayata geçti. Fabrikalardan dakika dakika gelişmeleri bu sayfadan takip edebilirsiniz. haberin devamı...
MESS dayatmasını kabul etmeyen Birleşik Metal-İş, örgütlü olduğu 22 fabrikada greve çıktı. Greve çıkan fabrikalardan ilk fotoğraflar... haberin devamı...
İzmir’de ilk grev Serbest Bölge'de bulunan Mahle Metal fabrikasında başladı. Sabah saatlerinde fabrika önünde toplanan işçiler grevi coşkuyla karşıladı. haberin devamı...
Birleşik Metal-İş Sendikasının aldığı karar gereği MESS’e bağlı 42 işyerinden 22’sinde grev 29 Ocak'ta başlayacak. Osmaniye, Hatay, Mersin, Konya, Kocaeli, Bursa, İzmir, Bilecik, İstanbul ve Gebze’deki fabrikalarda başlayan grev 19 Şubat’ta tüm işyerlerini kapsayacak. haberin devamı...
Metal patronları Birleşik Metal-İş'in 29 Ocak'ta başlayacak grevini engellemek için son çare olarak grev oylamalarına başvururken ilk grev oylaması Alstom'da yapıldı. 670 evet 180 hayır oyuyla greve çıkılması kabul edildi. haberin devamı...
Sendikal haklar tarihsel olarak yasaklanmış, baskılanmış ve yine büyük mücadelelerle toplu pazarlık ve grev haklarını da kapsayan bütünlüklü bir ‘hak’ olma niteliği kazanabilmiştir.
Metal sektöründe 41 işyerinde örgütlü, yaklaşık 15 bin metal işçisini temsil eden Birleşik Metal-İş ise işveren sendikası MESS’in bu teklifini kabul etmedi ve greve hazırlanıyor.
TİS’in “üç yıllık” ve “hedeflenen enflasyona bağlanmış” olmasına tepki gösteren Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, kendi sendikalarının yöneticilerine de “Bizi greve götürün!” diye seslendi!
İşçi sınıfının en etkili mücadele yöntemi olan grevin unutturulmak üzere olduğu bir dönemde metal işçilerinin 29 Ocak’ta greve çıkacak olmaları Türkiye sınıf tarihi için son derece önemli bir eşik olacaktır.
Bu grev 2015 haziran seçimlerinin birlik mayasıdır. Gerçekten tabandan bir birlik, 29 Ocak’taki metal greviyle başlayacaktır. Seçime girecek güçler açısından da birliğin kurulacağı yer grev çadırları olacaktır!
Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin bugüne kadar gösterdiği grev kararlılığı, sendikal mücadeleden ümidini kesmek üzere olan işçiler ve etkisini giderek yitiren sendikalar açısından yeni bir umut, yeni bir başlangıcın ilk adımı olabilir.