Öğrenciler olarak ne olursa olsun aramızdaki ayrılıklara engel olmalı, fakülte fark etmeksizin kayyum yönetime karşı direnmeliyiz.
Atölyemizde bir hak olarak ana dilde eğitimi ele alacağız. Farklı dilleri ve kültürleri yok sayan antidemokratik uygulamalara cevabımızı yine farklı dil ve kültürlerle vereceğiz.
Biz eğitimde fırsat eşitliği istiyoruz. Birlik olup mücadele edersek her şeyi başarabiliriz zira düzen siyasetine oy vermekle bir şey değişmiyor.
ODTÜ’nün tüm bileşenlerin iradeleri göz önünde bulundurularak yönetilmesi ve tek adam yönetiminin baskısı altında kalmaması için tüm ODTÜ’lüler olarak birlikte mücadele etmeliyiz.
Gençlik Yaz Kampı, “hayaller” ve “hayatlar” arasındaki, “gelecek” ve “şimdi” arasındaki o güçlü bağı inşa etmeye, “gelecekten gün çalma”ya çağırıyor tüm Türkiye gençliğini.
Siyasetin halkın yararına yürütülmediği ve daha da önemlisi halk tarafından yürütülmediği bir düzende “kapalı kapılar siyaseti” sürmeye devam edecektir.
Öğrencilerin kurduğu birliktelikler ne denli genişlerse ODTÜ’deki diğer bileşenler o denli bir araya geliyor, birbirine güveniyor, verilen mücadele o denli güçleniyor.
Her ne kadar burjuva muhalefetin dışında üçüncü bir seçenek arayışı henüz somut bir biçimde kristalize olmamış olsa da gençler; demokratik, barışçıl bir seçeneği olumlu karşılıyor.
Kendimize bir dayanak bulmak için illa uzak coğrafyalara, eski tarihlere mi gitmemiz gerekir? Derken 89’ Bahar Eylemleri ve sonrasında yaşananlar bir parantez açtı zihnimde.
Ne zamanki “kendi bugünlerimiz” yerine, “hepimizin yarınları” için bir çabada ortaklaşırız, işte o zaman bugün kısmen vazgeçmek zorunda kaldığımız eğitim hakkımızı alabiliriz.
Tercih listelerimizin en başına mücadeleyi eklemek gibi bir sorumluluğumuz olmalı, çünkü biliyoruz ki hayalini kurduğumuz üniversiteleri bizzat biz ellerimizde yükselteceğiz.
Nedense “kamuculuk” suçlamalarını, KYK faizlerinin silinmesinin maliyetinin 13 katından fazlası Türkiye sermayesine “vergi indirimi” adı altında feda edildiğinde göremiyoruz.
Grev hak, yasak hukuka aykırı
ABD emperyalizminin Suriye’ye karşı uzun savaşı
Başarısız devletin yıkılışı mı, yeni bir felaketin başlangıcı mı?
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, MESS'in anayasa aykırı grev yasağına dayanarak işçilerin grevi bırakmalarını istediğini belirterek "Bir tek metal işçisini bile teslim alamayacaklar" dedi.
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, genel kurulda yaptığı konuşmada, metal işçilerinin grevlerinin yasaklanmasına tepki gösterdi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi görüşülürken, 58 yaşında ve engelli olan Adnan Kale sokakta ölü bulundu. Kale, dün kendisini kaydeden kişiye 'Engelliyim, gidecek yerim yok' demişti.
TOKİ mağdurları, "Zamanında yetiştiremediğiniz evleri, ekonomik şartlar diye dar gelirliye fatura edemezsiniz" diyerek Bakan Murat Kurum'a tepki gösterdi.
Ankara'da insanca yaşam ve güvenceli çalışma talebiyle TBMM'ye yürümek isteyen Hakkımı Ver Platformu üyeleri polis tarafından darbedilerek gözaltına alındı.
Suriye Demokratik Güçleri, Ürdün'deki Suriye zirvesindeki mesajları, Mesut Barzani ise HTŞ lideri Colani’nin Kürtlerle ilgili açıklamalarını olumlu karşıladı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı 45 bine dayandı. Gazze'deki Tıbbi Yardım Örgütü Sorumlusu Muhammed Afeş "Cadde ve sokaklarda ulaşılamayan çok ceset var" dedi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye'de HTŞ yönetimiyle askeri eğitim ve iş birliği için "Birçok ülkeyle anlaşmamız bulunuyor. Yeni yönetimin talebi durumunda destek sağlamaya hazırız" dedi.