18 Temmuz 2011 09:58

‘Bir vicdan örneği: Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi’

‘Bir vicdan örneği: Lice  Kaymakamı Hüseyin Nesimi’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Lice (Şirişa, Holuris’ten gelerek daha sonra İllirisis, İlice) geçmişten beri Kürtlerin Ermeniler ile birlikte yaşadığı kasabalardan biri. en büyük Kürt kenti olan Diyarbakır’ın bir kazası. 22 ekim 1993 günü Diyarbakır jandarma bölge komutanı tuğgeneral bahtiyar Lice’de, jitem tarafından öldürüldü. Daha sonra askeri birlikler kent içinde sivil hedeflere saldırdı. 22 ekim 1993’teki olaylarda, resmi rakamlara göre, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yaşayan 15 sivil kurşunlanarak ya da yakılarak öldürüldü, onlarca kişi yaralandı. Ayrıca olaylarda 400 konut ile 250 işyeri de yakılıp yıkılarak kullanılmayacak derecede tahrip oldu.”. Ordu, basının, siyasetçilerin ve insan hakları örgütlerinin kentte inceleme yapmasına izin vermedi. (AİHM) Türkiye aleyhine ilk toplu dava özelliği taşıyan Lice olaylarında ‘dostane çözüme’ ulaşıldı. Dava karar aşamasına gelmişken sürpriz bir girişimle dostane çözüm öneren Türkiye, 247 Liceli mağdura toplam 2 milyon 500 bin sterlin (4 trilyon 160 milyar lira) ödemeyi kabul etti. Bu rakam, Türkiye’ye verilen en yüksek para cezası oldu. 1991-96 yılları arasında oluşturulan ve başbakan Çiller tarafından doğrulanan Kara Listede yer alan birçok Kürt iş adamı ve aydını, suikastler sonucunda öldürüldü. Bunlar arasında Liceli işadamı Behçet Cantürk de vardı. Cantürk’ün annesi Lice’de sağ kalmayı başaran Ermeni yetimlerinden biriydi.
Lice adını bugün orada yaşayan Ermeni yurttaşların hayatını kurtarmaya çalışan ve bu uğurda yaşamını yitiren dürüst bir kaymakam nedeniyle hatırlıyoruz.
Kaymakam Hüseyin Nesimi kimdir:
1868 yılında Girit Hanya kazasının Kastelİçkale Tekkesi Şeyhi Fatinzade Ahmet Ata Efendi’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Hanya İbtidaisi’nde ilk ve orta, Mekteb-i Sultani’de bir yıl ve Mülkiye’nin İdadi kısmında 2 yıl okuduktan sonra lise öğrenimini tamamladı. Yüksek kısımdan mezuniyetinin ardından 4 Temmuz 1890’da Cemiyet-i Rusummiye Kalemi Kâtipliği’ne tayin edilerek devlet hizmetine girdi. 7 Temmuz 1885’te daha Mülkiye’de öğrenciyken İstanbul’dan Girit-Hanya’da Vakit gazetesindeki yazısıyla Giritli Müslümanları öğretime teşvik ettiği devlet kayıtlarına işlenmişti.
Buradan 1893’te Girit Vilayeti Muhasebe Kâtipliği’ne gönderildi. Aynı zamanda Hanya İdadisi muallimliğini de üstlendi. Bu arada Girit siyasi tarihinde önemli rol oynayan Muhibb-i İnsaniyet (Hümanistler) Cemiyeti’ni kurdu, genel sekreterliğini üzerine aldı. 1899’da Hanya Belediyesi Bâşkatipliği’ne getirildi.
1901’de İstanbul’a gelerek II. Sultan Abdülhamid’e bir “ıslahat layihası” (REFORM projesi) verdi. Bunun üzerine Mülkiye öğrencisi iken bir gece mektepte çıkarılan ve saraya akseden bir olay sebebiyle kaldırılan “idare amiri olma hakkı” iade edildi. Ancak Ağustos 1901’de Palu (Elaziz) Kazası Kaymakamlığı’na sürgün edildi. 1902’de bu görevden istifa ederek ayrıldı ve İstanbul’a geldi. 2. Meşrutiyet’in ilanına kadar serbest çalıştı. , Mayıs 1911’de Kiğı, Temmuz 1912’de Vilçetrin, Nisan 1913’te Premedi, aynı yıl Avlonya, Nisan 1914’te Savur, 13 Ocak 1915’te Lice kazaları kaymakamlıklarına atandı. Son kaymakamlık makamı olan Lice’de katledildi. Oğlu Abidin Nesimi’nin ifadesine göre, “...İttihat ve Terakki Partisi’nin politikasıyla bağdaşamadığından, faili bulunamayan bir Teşkilat-ı Mahsusa çetesini taarruzuna uğrayarak 1915’te şehit edildi.
Abidin Nesimi’yi 1976 yılında Gözlem yayınları idarehanesinde tanımıştım. Babasının hümanist görüşü ile sosyalist düşünceleri bağdaştıran bir insandı ve Türkiye’nin kendine özgü yapısını marksist açıdan ilk değerlendiren aydınlar arasındaydı.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa