Tutuklu Gazete, hafta sonu gazetenizin eki olarak bayilerde

TGS’nin kuruluş yıldönümü olan 10 Temmuz tarihinde gerçekleştirdiğimiz “Tutuklu ve hükümlü gazeteci yakınlarıyla dayanışma gününden” sonra sıra Tutuklu Gazete’nin yayımlanmasına geldi.
Sendikal kadrolarımız geceli gündüzlü yoğun bir çalışma süreci geçirdiler. Cezaevlerindeki 70 gazeteciye mektuplar gönderildi. Bunlardan 9’u çeşitli nedenlerle iade oldu. 40 meslektaşımız ise Tutuklu Gazete’de yayımlanmak üzere yazılar yazdılar. El yazısıyla gelen bu mektuplar, sendika personelimiz tarafından bilgisayar ortamında kullanılmak üzere yeniden yazıldı, yazım hataları gözden geçirildi. Bütün yazı ve resimler, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin yayın organı Bizim Gazete’nin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Safa Köktener’in ellerine emanet edildi. Genel Sekreterimiz Muhittin Doğan’ın titiz çalışmaları sonucunda defalarca değişiklikler ve düzeltmeler yapıldı.
Ve ortaya 12 sayfalık siyah-beyaz bir Tutuklu Gazete çıktı. Tutuklu Gazete, Sansüre Direnişin 103’üncü yıldönümü olan 24 Temmuz tarihinde, günlük gazetelerin eki olarak okuyucuya ulaşacak.
Tutuklu Gazete’nin tüm yazarları cezaevinde…
Tutuklu Gazete’nin ilk sayısının konuk yazarı ise Hicri İzgören.
Tutuklu Gazete’yi, hafta sonunda, gazetenizin eki olarak bayilerinizden almayı unutmayın.
***
Bu arada, cezaevlerindeki 70 gazeteciden 61’ine gönderdiğimiz mektuplar ellerine ulaştığı halde, Adalet Bakanlığı, cezaevlerindeki gazetecilerin sayısını belirlemekte zorlanıyor.
Son olarak, 10 Temmuz Dayanışma Günü’nde yaptığımız açıklamada kullandığımız “70 gazeteci cezaevinde, 2009 yılı başından bu yana cezaevine girip çıkan ve tutuksuz yargılanan 41 gazeteci daha var” ifademiz, Adalet Bakanlığının dikkatini çekmiş; isimleri bildirmemizi istiyorlar.
Etkinliklerimizin Adalet Bakanlığı tarafından yakından takip edildiğini böylece öğrenmiş olduk. Biz de, Adalet Bakanlığının, yargılanan gazetecilerle ilgili çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Bu konuda, örneğin, ilk derece mahkemelerden istedikleri bilgilerin sonuçlarını merak ediyoruz.
İki kurum olarak birbirimizi yakından izliyoruz da bir türlü aramızdaki diyalogu geliştiremiyoruz. Karşılıklı oturulsa, her iki taraf da ellerindeki tüm bilgiyi masaya koysa, cezaevlerindeki gazeteci sayısı isim isim üzerinden geçilerek belirlense, gazetecilerin tutuklanmalarına ve yargılanmalarına dayanak oluşturan kanun hükümleri tartışılsa, sorunların sebebi araştırılsa, birlikte çözüm yolları aransa daha iyi olmaz mı?
***
Silivri Cezaevindeki 15 gazeteci tutuklu olarak yargılanıyor. Gazetecilere Özgürlük Platformu heyeti, Adalet Bakanlığından izin alarak, 4 Mayıs tarihinde Silivri Cezaevindeki 15 gazeteciyle açık görüş yaptı. Adalet Bakanlığı, Silivri Cezaevindeki 15 gazetecinin isimlerini biliyor olmalı.
Diyarbakır Cezaevindeki 7 gazetecinin isimlerini bildirerek yaptığımız görüşme talebimiz ise Adalet Bakanlığınca uygun görülmedi.
Ankara 1 No’lu F Tipi Cezaevindeki 7 gazetecinin, Ankara Kadın Kapalı Cezaevindeki 2 gazetecinin isimlerini bildirerek yaptığımız görüşme talebimiz de Adalet Bakanlığınca reddedildi.
Diğer illerdeki cezaevlerinde bulunan meslektaşlarımızı da ziyaret etmek için başvurularımız olacak… Ama önce Adalet Bakanlığının Diyarbakır ve Ankara’daki cezaevlerinde bulunan gazetecileri ziyaret etme talebimize neden olumsuz yanıt verdiğini öğrenmek istiyoruz.
Adalet Bakanlığının bizden istediği bilgileri elbette göndereceğiz ama iki kurum arasındaki diyaloğu geliştirme ihtiyacımızın yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi çeşitli sebepleri var. Bu konuda da anlayış bekliyoruz.